Yerli teknoloji şirketi kurmak 101

Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Bu hafta tarihteki en büyük şirket satın almalarından biri yaşandı. Slack isimli uygulama 27,7 milyar dolara satıldı. Slack, bir şirket veya çalışma grubu içinde takımların mesajlaşıp beraber iş yapmalarını sağlıyor. Slack’e biçilen neredeyse 28 milyar dolarlık değer uzaktan çalışmanın önemini gösteriyor. COVID-19 krizi ile hepimiz gördük ki mesajlaşma, doküman paylaşımı, video konferans gibi teknolojiler bilgiye dayalı işlerin çoğunu aynı fiziksel mekanda olmadan yapılabilir kılıyormuş. Sadece Mart 2020’ye kadar haberimiz yokmuş. Oysa bir süredir bu teknolojiler şirketlerin coğrafi yerleşimini, zenginlik yaratmanın yöntemlerini ve “yerli ve milli” şirket tanımını etkiliyor.

Careem, Ortadoğu bölgesinin Uber’iydi. Yani araç çağırma uygulaması. Geçen sene 3 milyar dolara satıldı. Şirkete daha yakından bakarsanız, uzaktan çalışma sayesinde nasıl parçalara ayrıldığını görüyorsunuz: Careem’in iş yaptığı, yani sürücülerinin olduğu esas büyük pazarlar Mısır ve Suudi Arabistan’dı. Ar- Ge birimi Pakistan’daydı. Şirketin hükmi şahsiyeti ABD’de kayıtlıydı. Yatırımcılarının çoğu da Suudi Arabistan menşeliydi. Ancak Careem’in merkezi Dubai’de.

Careem’de çalışanlar hızlarını alamayıp bugüne kadar 80’e yakın yeni startup şirket kurmuş. Bunların 25’i Birleşik Arap Emirlikleri’nde, 16’sı Pakistan’da, 11’i Mısır’da, 9’u Suudi Arabistan’da. ABD’de ve Almanya’da iş kuranlar da var. Başarılı bir startup çalışanlarının tecrübelerini kendi start-up’larında değerlendirmeleri sık görülen bir durum. Careem incelendiğinde, bu yeni girişimcilik dalgasının şirketin merkezi olan Dubai ile sınırlı kalmayıp şirketin operasyonu olan tüm ülkelere yayıldığı görülüyor.

Şimdi Careem Dubai şirketi mi, Mısır şirketi mi, Suudi şirketi mi, Pakistan şirketi mi?

Careem Türkiye pazarına da girmişti ama Uber ile beraber kapandı. Eğer kapanmasaydı Arap şirketi derdik. Eğer Careem Dubai’de değil İstanbul’da kurulu bir şirket olsaydı, bu sefer neden Ar-Ge operasyonun Pakistan’da derdik. Ortadoğu’da 1 milyondan fazla nüfusu olan en çok kent Türkiye’de. Demek ki Ortadoğu’da en çok ulaşım sorunu olan ülkelerden biri de biziz. Buna rağmen neden Careem İstanbul’dan çıkmadı da Dubai’den çıktı diye kara kara düşünmemiz lazım.

Düşündüğümüz zaman göreceğiz ki hizmet sektörünün rekabete kapalı olması dışında karşımıza çıkan en önemli faktör, uzaktan çalışma ile ortaya çıkan yeni küresel teknoloji şirketi mimarisini anlamamış olmamız. Bir teknoloji şirketi ne zaman yerli olur? Eğer operasyonları Türkiye’deyse ve kararlar Türkiye’de veriliyorsa, ama şirketin sermayesi yabancıysa veya merkezi yabancı bir ülkedeyse, bu şirket yerli değil midir? Eğer bir teknoloji şirketi ürününü yurtdışında daha uygun maliyetlerle veya daha iyi araştırmacılarla geliştiriyorsa bu şirket milli değil midir?

Yine bu hafta dünyanın en zengin Türk’ü unvanını COVID-19 aşısını bulan Biontech şirketinin sahibi Özlem Türeci ve Uğur Şahin aldı. Daha önce yazdığım gibi, 20. yüzyılın başında dünyanın en zengin adamı olan Kalaust Gülbenkyan da İstanbul’dan çıkıp Londra’da kurduğu petrol işi ile zengin olmuştu. Hatta Gülbenkyan’ın hayatını anlatan kitap ‘Bay Yüzde Beş’ adıyla Türkçe de yayınlanmış. Demek ki yüz yıldır dünyanın en zengin Türk’ü olmak için işinizi Türkiye’de kurmamanız gerekiyor. Bunu değiştirmek için Slack’in neden 27,7 milyar dolar ettiğini ve şirketlerin yeni mimarisiyle nasıl zenginlik yaratıldığını anlamamız lazım.

Tüm yazılarını göster