İlaç sektöründe 108 yılı geride bırakan Abdi İbrahim, sadece iyi finansal sonuçlar için değil, toplum ve çevre için iyi olanın peşinden koşan ve dünya için fark ve daha önemlisi fayda yaratmak amacıyla çalışan bir şirket olmayı amaçlıyor.
2013 yılından bu yana GRI kriterleriyle iki yılda bir sürdürülebilirlik raporu yayınlayan şirket, 2019’da ardı ardına yaşanan ve genel olarak iklim değişikliğinden kaynaklanan felaketlerin ardından, sürdürülebilirlik çalışmaları çerçevesinde daha iddialı hamleler yapmaya karar verdi. “Uzun süredir önceliklendirdiğimiz sürdürülebilirlik konusunu 2020 yılı itibariyle farklı bir noktaya taşıdık. ‘Hayatı iyileştirmek’ misyonuyla bir asırdan fazladır ülkemize yatırım yapıyoruz. Bu yıl misyonumuzu farklı bir noktaya taşıyarak ‘geleceği iyileştiriyoruz’ dedik” yorumunu yapan Abdi İbrahim Kamu İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü Dr. M. Oğuzcan Bülbül, sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını şöyle anlatıyor:
Toplum ve çevre için pozitif etki
“Kendi içinde oldukça büyük bir mücadele alanı barındıran sürdürülebilirlik, şirketler için titizlikle kurgulanacak bir dizi aksiyonun yanı sıra önemli bir zihinsel dönüşümü de zorunlu kılıyor. Şirketlerin, kurumsal vatandaş kimliği ile değer ve anlam üretmeleri gerektiğine inanıyoruz. Şirket olarak tüm aksiyonlarımızı, sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma ve kurumsal sosyal sorumluluk alanında bir guru olan John Elkington tarafından geliştirilen üç boyutlu bakış açısı (Triple Bottom Line ‘TBL’) ile planlıyoruz. Bu sayede, performansımızı sadece pozitif finansal sonuçlarla değil, bunun yanında toplum ve çevre için yarattığımız pozitif etkileri de dikkate alarak ölçme şansına sahip oluyoruz.”
2030’da sıfır karbon ayak izi
“Sürdürülebilirlik önceliklerimizin içinde paydaşlarımızın en fazla önem verdiği konulardan biri olan iklim değişikliği konusunda, 2020’ye çok güçlü bir adım atarak başladık. Hedefimizi 2030 yılında karbon ayak izimizi sıfırlamak olarak belirledik. Ocak 2020 itibariyle Türkiye’de Esenyurt’ta bulunan üretim kompleksimizde kullanılan elektriğin yüzde 100’ünün yenilenebilir olmasını sağladık. Üretim tesislerinin elektrik ihtiyacının tamamını güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından temin eden ilk Türk ilaç üreticisi olduk. İlk olarak üretimde başlayan yenilenebilir enerji kullanımı uygulamasını, 2030 yılına kadar kademeli olarak, tedarik ve lojistik sürecinden hammadde alımına, pazarlama ve satış aşamasından son tüketiciye kadar devam eden tüm yolculukta uygulayacağız. Lojistik aşamasında elektrik araçlar ve elektrikli tırların kullanımı, ambalaj atıklarının azaltılabilmesi veya doğaya daha az zararlı yeni ambalaj türlerinin geliştirilebilmesi için start-up’larla işbirliği yapacağız. Bunun dışında, CDP ve RE100 gibi oluşumlara üyelik ve orta vadede şirketimize “B Corp Sertifikası” almayı da diğer önemli hedeflerimiz olarak sıralayabilirim. Su verimliliği konusundaki farkındalığımız çerçevesinde ise CEO Water Mandate’nin imzacıları arasında yer alan ilk Türk ilaç şirketi olduk.
Hedef kendi molekülünü geliştiren ilk Türk ilaç şirketi olmak
“İlaç sektörü açısından en önemli sürdürülebilirlik konularından birisi olan Ar- Ge ve inovasyon alanında yatırım yapmaya devam ederek kendi molekülünü geliştiren ilk Türk ilaç şirketi olmak, tüm doğal kaynakların etkin kullanımını sağlamak, atıklarımızın önce kaynağında azaltılıp ayrıştırılmasını sağlamak, plastik içerikli ambalajlar yerine doğaya daha az zararlı ambalaj malzemelerin kullanımını yaygınlaştırmak, ambalaj atıklarımızın geri dönüşüme kazandırılma oranını artırmak ve en uygun yöntemlerle bertaraf edilmesini temin etmek mücadele alanlarımız arasında yer alıyor.”
“Önceliğimiz dünyaya ‘iyi’ iz bırakmak”
Abdi İbrahim, topluma ve içinde yaşadığı dünyaya “iyi” iz bırakmayı öncelik olarak görüyor. Dr. M. Oğuzcan Bülbül bu bağlamda öne çıkan çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Halk sağlığı ve ülke ekonomisi açısından önem taşıyan bilinçsiz ilaç kullanımı konusunda toplumsal farkındalık düzeyini artırmak amacıyla başlattığımız Akılcı İlaç Kullanımı projemizi 2012'den bu yana sürdürüyoruz. Bu yıl projemizi farklı bir boyuta taşıyacağız. 2015 yılında, tıp ve mimari tarihimizin en önemli merkezlerinden biri olan ve 500 yıllık geçmişiyle tarihte önemli bir yer tutan Edirne Dârüşşifası’nı, tarihine ve mimari dokusuna saygı duyarak ve Osmanlı tıbbına dair bilgilerin gün ışığına çıkmasına öncülük ederek yeniledik. Proje kapsamında Edirne Dârüşşifası’nın, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer aldı. Öte yandan, Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı tarafından düzenlenen Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri’nde, “Doğayı İyileştiren Atık Yönetim Sistemi ve Uygulamaları” projemiz ile Yeşil Nokta Sanayi Ödülü’nü kazanan ilk ve tek ilaç firması olduk.”