Türkiye’nin turizmdeki en önemli avantajlarının başında fiyat/kalite dengesi geliyor. Buna bir de konaklama tesislerinin yeni olmasını eklemek gerekir. İspanya dahil Akdeniz bölgesindeki rakipler arasında en genç tesisler Türkiye’dedir. Bu, Türkiye’ye uluslararası rekabette üstünlük sağlıyor. Bunun zayıflamaması gerekir. Bunun için de tesisler uluslararası standartlara göre yenilenmeli. Ama bu konuda bir zaaf var. Bunu da teşvik belgesine bağlanan yatırım projelerinde görüyoruz. Türkiye’de yılda ortalama 20 bin yatak kapasitelik yeni tesis daha hizmete giriyor. Yatırımın devam etmesi iyi. Ama yatırım yalnız komple yeni tesislere değil faaliyette olanların yenilenmesi için de yapılmalı. Son dönemde bu yönde olumlu gelişmeler var.
Bu yılın sekiz aylık döneminde (Ocak-Ağustos) yapılacak yatırıma teşvik belgesi almak için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na sunulan 192 projeden 108’i komple yeni otel yatırımını öngörürken 84’ü yenileme yatırımı amaçlı. Yalnız Ağustos ayında yatırım teşvik belgesine bağlanan toplam 33 projeden 18’i yenileme amaçlı. Yenileme amaçlı yatırım projeleri komple yeni otel yatırım projelerinden daha çok.
Bu, olması gereken bir şeydir. Umalım devam eder. Yatak kapasitesinin 2 milyonu aştığı Türkiye’de bugün yeni otelden önce otellerin yenilenmesine gereksinim var. Bunu sektör temsilcileri gündeme getirmeli kamu yönetimi de komple yeni otelden önce işletmedeki otellerin yenilenmesini özendirmeli. Bu kapsamda bakanlık işletmeci ve yatırımcıları yenileme yatırımı yapmaya özendiren düzenlemeler getirmeli.
Öte yandan bu yıl bir miktar artmasına rağmen otellerin fiyatları rakip ülkelere göre düşük. İşletmelerin bu fiyatlarla elde ettiği gelir ile ancak çarkı döndürebiliyor, yenileme yatırımına pay ayıramıyor. Bu noktada kamu yönetimi devreye girerek gerekli olan yenilemenin gerektirdiği finansman için kanal açmalıdır. Yenileme yatırımı Türkiye’ye turizmde uluslararası rekabette sağladığı üstünlük yanında ilişkili sektörlere açacağı pazar ile ekonomiye de katkı sağlayacak.
Yenileme yatırımlarının bankalara da önemli bir pazar açacağı dikkate alınarak Kredi Garanti Fonu (KGF) benzeri sübvansiyonlu kredi olanağı için kamu yönetim ve sektörle ortak bir çalışma yapabilir.