Süleyman KISAK
Vergi Müfettişi
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun(VUK) 328’inci maddesinde amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satış bedeli ile defter değeri arasında oluşan kar veya zarar dönem kazancının tespit edilmesinde dikkate alınacağı yönünde düzenleme yer almaktadır.
Ancak 7338 sayılı kanun ile ilgili maddeye yönelik bazı değişiklikler getirildi. Bu yapılan değişikliklerden önce uygulamanın önceki halinden bahsetmek gerekmektedir. VUK 328’inci maddesinin önceki halinde “satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül edilen kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu karlar o yılın matrahına eklenir.
Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kar, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.”
7338 sayılı kanunun 36’ncı maddesinde yer alan yenileme fonuna ilişkin yapılan değişikliklerin yer aldığı kanun maddesi aşağıda yer aldığı gibidir:
“Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce;
a) Satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan doğan kâr, satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilir. Bu süre içinde, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir.
b) Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, finansal kiralama yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlarına mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.
c) Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, satışı yapılan iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu fazlalık, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir.
ç) Satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr o yılın kâr ve zarar hesabına eklenir.
Yeni düzenleme ile getirilen yenilikler başlıklar halinde aşağıda sırasıyla ele alınmıştır.
3 Yıllık Sürenin Ne Zaman Başlayacağı
Maliye idaresi ve yargı 3 yılık sürecin başlangıcı konusunda farklı görüş vermekteydi. 2019 yılında satılan bir iktisadi kıymete ilişkin elde edilen kazançtan yenileme fonuna alınan tutarın hangi yıldan başlanarak yeni alınan iktisadi kıymetin amortisman tutarından itfa edileceği belirsizliği mevcuttu.
Yapılan yasal düzenleme ile üç yıllık sürenin başlangıcı satış yapılan yılı takip eden yıl olarak dikkate alınacaktır. Yani 2019 yılında satış yapılmışsa üç yıllık süre 2020 yılı itibariyle başlayacak ve 2022 yılı sonunda bitecek ve 2022 yılı sonu itibariyle yenileme fonunda herhangi bir tutar kalırsa kazanç olarak beyan edilecektir.
Benzer Mahiyetteki İktisadi Kıymetlerin İktisabı
Eski düzenlemede mükellefler açısından kısıtlayıcı olan bir diğer konu ise yenileme fonunda yer alan tutarın yeni alınacak iktisadi kıymetin amortisman bedelinden düşürülmesi için satılan iktisadi kıymet ile yeni alınan iktisadi kıymetin aynı olması gerektiğiydi. Yeni düzenlemede benzer ibaresi yer almaktadır. Eski düzenlemede inşaat faaliyeti ile uğraşan bir mükellefin inşaat işlerinde kullandığı kamyonetin satışını yapması durumunda mükellefin aynı özellikte kamyonet alması gerekirdi. Kamyonet yerine inşaat işlerinde kullanılacak vinç alması durumunda söz konusu yenileme fonunda yer alan tutarı alınan aracın amortisman bedelinden düşemezdi. Yapılan düzenleme ile benzer ifadesinden yola çıkılarak mükellefler inşaat işlerinde kullanıp sattığı kamyonet yerine inşaat işlerinde kullanabileceği vinç alabilmesine yeni düzenlemede engel bir durum görülmektedir.
Birden Fazla İktisadi Kıymetin Alınması
Ayrıca, yenileme işleminde, satılan bir iktisadi kıymetin yerine yine sadece bir adet değil, birden fazla aynı veya benzer iktisadi kıymet alınmışsa bunun da yenileme fonu uygulamasına engel olmadığına kanun maddesinde yer verilmiştir.
Yeni Düzenlemeden Önce Yenileme Fonu Ayıranların Durumu
Maliye idaresi getirilen düzenleme ile mükellefler lehine karar vermiştir. Ancak önceki yıllarda söz konusu kanun hükmünden yararlanıp yenileme fonu ayırıp halen hakkı devam edenler için ne olacağı konusunda belirsizlik vardır. Örneğin, 2018 yılında iktisadi kıymetini satıp yenileme fonu ayıran mükellefin eski düzenlemeye tabi olduğunu düşünürsek 2018 yılından başlayıp 2020 yılının sonuna kadar yenileme fonunda yer alan tutarı yeni alınan iktisadi kıymetin amortisman tutarından tenzil etmesi, arta kalan bir tutar olursa onunda 2020 yılına ilişkin kazanca dahil edilmesi gerekirdi.
Ancak yeni çıkan düzenlemeden önce yenileme amacıyla özel fon ayıran ve fonun tamamını itfa edemeyen mükelleflerinde söz konusu düzenleme ile getirilen 3 yıllık süre başlangıcı avantajından faydalanmaları gerektiği düşüncesindeyim. Konuya ilişkin yukarıda yer verilen örnek üzerinden devam etmek gerekirse; 2018 yılında iktisadi kıymet satışında bulunup, özel fonlar hesabında yenileme amacıyla fon tutan mükelleflerin hakkaniyet açısından yeni düzenleme ile 2021 yılına kadar indirim haklarının uzaması gerektiği kanaatindeyim.