Finansmana erişim zorlukları, konkordato haberleri, karşılıksız çek istatistikleri ve zombi şirket yorumlarıyla giderek daha sık karşılaşıyoruz. Mali sıkıntı yaşayan şirketlerimiz yeniden yapılandırmada nasıl başarılı olabilir? Beş başlıkla konuşalım.
TÜRKONFED’in Finansmana Erişim Anketi 3. Çeyrek Sonuçları’na göre “her 10 işletmeden 7’si, finansmana erişimin genel olarak zorlaştığını söylüyor’. Aynı çalışmaya göre ‘kredi limit artışı yetersizliği nedeniyle kredi kullanamayanların oranı yüzde 21’den yüzde 28’e çıkmış’.
Gazetemizde yayınlanan bir haber, ‘2023 yılında konkordatoya başvuran şirket sayısı 519’a çıkarken, tasfiyeler de yüzde 28 arttı’ bilgisini veriyor. Risk Merkezi’nin çek istatistikleri de benzer bir tabloya işaret ediyor. 2023 yılında bankalara ibra edilen çek sayısı sabit kalmış, TL tutarı ise yüzde 72.8 artmış. Halbuki karşılıksız işlemi yapılan çek sayısı yüzde 18.7, TL tutarı ise yüzde 176.4 artmış!
Bankalara olan yüklü borcunu operasyonlarından sağladığı nakitle ödemesi mümkün gözükmeyen, ancak bir şekilde yüzdürülen ‘zombi’ şirketleri de unutmayalım. Belli ki 2024/ 2025 yıllarında yeniden yapılandırma haberleriyle de daha sık karşılaşacağız.
Peki, başarılı bir yeniden yapılandırma için ne lazım?
Birincisi, şirketin meselesiyle dürüstçe yüzleşmek lazım: nakit sıkışıklığı mı, sermaye açığı mı, yoksa artık o işe piyasada yer olmaması mı? Problemi teşhisiniz, yapacağınız tedaviyi belirleyecek. Muhtelif ülkelerde 20 seneyi geçen iş hayatımda “batıyorum” veya “sermaye açığım var” diyen pek kimseyle karşılaşmadım. Zor durumdaki her şirket ‘geçici nakit sıkışıklığı’ yaşadığını ve ‘varlıklarının borçlarının çok üzerinde olduğunu’ iddia etti. Hiç birinin düşük karlılık, nakit yaratamama veya büyüklüğüne göre çok az (hiç kalmamış) sermaye gibi sorunları yoktu (!).
İkincisi, yeni bir yönetim ekibi (hatta tercihen hissedar) lazım. Zira, Einstein’in meşhur sözündeki gibi, problemleri onlara sebep olan yaklaşımlarla çözemeyiz. Üstelik, şirketin zor duruma girmesinde sorumluluğu olan ekibin paydaşlar (bankalar, tedarikçiler, müşteriler, çalışanlar) nezdinde güven ve itibar tesis etmesi çok zor olur.
Üçüncüsü, taze ve yeterli kaynak lazım. Öncelikle, işlerin yürümesi için gereken ‘can suyu’nun şirkete gelmesi şart. Zor durumdaki bir firma olarak artık kimse size vade açmayacak.; pek çok şeyi peşin almanız gerekecek. Üstelik, borçlarınızı orta/ uzun vadeye yayma müzakerelerinde kısmi bir ödeme yapmayı önermeniz çok daha makul bir yapılandırma imkanı sunacak. Unutmayın: ne kadar kaynağa ihtiyaç duyduğunuzu hesapladıysanız, kesinlikle daha fazlasına ihtiyaç duyacaksınız. Bu yüzden, finansman planınızda ‘yedek akçeler’ olmasına dikkat edin.
Dördüncüsü, hızla hareket edebilecek bir kararlılık lazım. Rutin işleyişte oluşan konfor alanlarının, uzun değerlendirmelerin, ‘bekleyelim görelim’ tembelliklerinin yeniden yapılandırma dünyasında yeri yok. Hızlı ve net kararlar alıp yürümeniz şart. Elbette bunların hepsi doğru olmayacak, ancak zaman israfı lüksünüz yok.
Beşincisi, hakkaniyet lazım. Bazı yapılandırmalar şirketi yağmalamaya, paydaşları dolandırmaya yahut firmanın göz göre göre yok olmasına yol açabiliyor. Ancak iyi niyetli, çözüm arayan ve makul sürede çıkışı hedefleyen yapılandırmalar gerçek anlamda başarılı olabiliyor. Bunu amaçlayan herkese başarılar diliyorum.