Bu hafta büyük merkez bankaları haftasıydı. Amerikan Merkez Bankası Fed, Çarşamba günü (13.12.2023) hem faiz kararını açıkladı hem de ekonomik öngörülerini bizlerle paylaştı. Perşembe günü ise İngiltere Merkez Bankası BoE ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) kararlarını karşıladık.
İçeride TCMB faiz kararı ise bir sonraki haftanın temel konuşulacak konusu olacak. Böylece 2023 yılını bitireceğiz.
Fed faiz kararı öncesinde piyasalarda Fed’in önümüzdeki yıl 1. çeyrek sonu itibariyle faiz indirimine başlayacağına dair aşırı iyimser bir hava hakimdi. Hatta bununla da kalınmayıp 2024 yılında faiz indiriminin 125 ila 150 puan arasında olacağını savunanlar bile var.
Tüketici enflasyonu beklentileri ABD’de geriliyor. Çekirdek enflasyon ve hizmetler sektörü enflasyonundaki katılık ise hala devam ediyor. ABD ÜFE verilerine baktığımızda nihai hizmet talebi, nihai mal talebi ve nihai toplam talep neredeyse yatayda devam ediyor. Faiz indirimi için mevcuttan daha iyiye hızlı bir gidiş yok. İyileşme zaman alacak gibi duruyor. Talep hala kuvvetli.
İşte bu şartlar altında Fed beklendiği gibi faiz artışına gitmedi. Son Çeyrek Projeksiyonlarında 2026 yılına ilişkin öngörüleri de gördük. 2023 yılı sonu ABD Büyümesi %2,1’den %2,6’a yükseltilmiş. Oldukça sert bir revizyon. İşsizlik oranı beklentisi %3,8 ile aynen korunmuş. Enflasyon beklentisi ise %3,3’ten %2,8’e çekilmiş. Enflasyonda hala %2 hedefinden uzak bir ABD ekonomisi ile karşı karşıyayız. %2 hedefine ancak 2026 yılına ulaşılacağı öngörülmüş. Büyümenin 2024 yılında %1,4 olacağı öngörülmüş. Eylül öngörüsünde %1,5 idi. Önemli bir revizyon olmadığı için bu da pozitif.
Faiz tavanı ise %5,1’den %4,6’a çekilmiş. 3 veya daha fazla faiz indirimi 2024 yılında olası. Faiz indirimi bekleyenler için güzel haber. Güvercin denebilecek bir projeksiyon seti ile karşı karşıyayız. Artık daha net gözüküyor: ABD ekonomisi açısından resesyon riski düşük bir ihtimal.
İçeride ise bu hafta önemli verileri karşıladık.
Bunlardan biri Perakende Satış Hacmi ve Perakende Ciro Verileri idi. Merkez Bankası’nın sıkı para politikası etkisini hem perakende satış hacminde hem de perakende ciro da gösteriyor. Yıllık bazda perakende satış hacmi ılımlı bir şekilde azalmaya devam ediyor. Sert bir iniş olmaması ekonominin bir anda durgunluğa girme ihtimalini ortadan kaldırıyor. Aşırı ısınan ekonominin yavaşlıyor olması gereken bir süreçti ve şimdi bu yaşanıyor. Ancak aylık bazda Ekim 2023’de perakende satış hacmi artmaya devam etmiş. Sanırım ekonomi yönetimi açısından burası dikkatle izlenmesi gereken bir yer. İç talep hala canlı ve zig zag çizen grafiği bundan sonraki aylarda da göreceğiz gibi duruyor. Yeni yılla birlikte gelecek ücret artışları ve seçim dönemi uygulanacak genişleyici politika merkez bankası sıkılaştırmasına karşı en önemli meydan okumalardan biri.
İç talebin hala canlı olduğunun bir diğer göstergesi ise Dış Ticaret Endeksleri üzerinden gözümüze çarpıyor. İthalat miktar endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre (Ekim 2022’e göre) %15,3 oranında artmış. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ithalat miktar endeksi de bir önceki aya göre (Eylül ayı) % 6,4 oranında artış göstermiş. Özetle iç talep hala canlı. Bu kötü bir haber…
İhracat miktar endeksi ise bir önceki yılın aynı ayına göre (Ekim 2022’e göre) %7,2 artmış. Fakat mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat miktar endeksi; Ekim 2023’te bir önceki aya göre (Eylül ayı) %4,1 oranında azalmış. Bu da kötü hanesine yazılabilecek bir veri. Zira büyümenin ihracat üzerinden gelmesi bekleniyor. Dış talep koşulları maalesef pek iç açıcı değil.
Bütün bunlara karşılık dış ticaret endekslerinde gözüken en önemli pozitif sonuç ithalat birim değer endeksinin Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %12,7 oranında azalmış olması. Maliyet enflasyonu açısından bu önemli bir çıkarım. Dışarıdan gelen enflasyonist baskıdan artık söz etmek mümkün değil. Kurlar mevcut seviyesinden zıplamadığı sürece talebi daha kontrol edilebilir hale getirdiğimizde enflasyonla mücadelede çok daha iyi sonuçlara ulaşacağımız gözüküyor artık. Tünelin ucunda az da olsa ışık belirmeye başladı.
Sıkı para politikası Merkez Bankası özelinde gerçekçi politikalarla devam ederken, enflasyonla mücadele adına para politikasına destek olacak Maliye politikasında aynı cesur adımları maalesef göremiyoruz.
Kamu kurumlarının harcama konusunda belirli bir disipline kavuşturulması, kamu kurumlarından tasarrufu hangi alanlarda yapılacaklarının açık olarak belirlemelerinin istenmesi ve ay bazında bu programa ne kadar uyduklarının hem denetlenmesi hem de şeffaflık adına kamuya açıklanması bir gereklilik.
Enflasyonla mücadeleyi sadece Merkez Bankasının üzerine yani para politikasına bırakmak, enflasyonun düşeceğine toplumun tüm bireylerini ikna etmek açısından yetersiz bir çaba. Kamu harcamaya devam ediyor ve göründüğü kadarıyla da bir disiplin altında değil.
Otomobil alımlarında TOGG u tercih edin demek de tasarruf adına inandırıcı değil. Eylem olmadıktan sonra söylem çok inandırıcı olmuyor. Ancak illa eylem yerine söylemde ısrarcı olunacaksa, artık burada başka bir söylem bulmak lazım.
Israrlı söylüyorum, kamunun tasarruf etmesi, hesapsızca harcama alışkanlığından vazgeçmesi şart.
Tünelin ucunda ışık gözüküyor ama o ışığı gölgeleyen tasarrufa yönelik bir politikanın hala hayata geçmemiş olması