Yatırım fonlarına olan ilgi her geçen gün artmaya devam ediyor. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre, yatırımcı sayısı son olarak 5.3 milyona ulaştı. Yılbaşında bu rakam 4.3 milyon civarındaydı, bu da son 10 ayda fonlarda yatırım yapmayı tercih eden 1 milyon yeni yatırımcı anlamına geliyor. Finansal okuryazarlığın uluslararası ortalamaların altında olduğu bir ortamda bu büyüme, birikimlerin daha bilinçli yönetilmesi ve korunması açısından son derece değerli bir gelişme olarak öne çıkıyor.
Yılbaşından bu yana yaşanan bu büyümeyi incelediğimizde, yatırımcı davranışlarını şekillendiren üç önemli eğilim gözlemliyoruz. Bunlardan ilki, kuşkusuz para piyasası fonlarına olan yoğun ilgi. Eski adıyla likit fonlar olarak bilinen bu fonlar, kısa vadeli birikimlerini güvenli bir şekilde değerlendirmek isteyen yatırımcılar için en popüler adres haline geldi. Aynı gün içinde nakde dönebilme özelliği ve düşük riskli yapısıyla, özellikle fon dünyasına yeni adım atan yatırımcıların tercihi oluyor. Bankaların kredi verme iştahının düşük seyretmesi, TL mevduat faizlerinin rekabetçi olmamasına yol açarken, para piyasası fonlarının getirisinin mevduatın üzerinde seyretmesine olanak tanıdı.
Para piyasası fonlarındaki toplam büyüklük 1 trilyon TL’ye yaklaşmış durumda. Yılbaşından bu yana getiriden arındırılmış net büyüme ise yaklaşık 660 milyar TL’ye ulaştı. Yatırımcı sayılarında da benzer bir tabloyla karşılaşıyoruz; yılın başından bu yana en fazla yatırımcı artışı gösteren 10 fondan 6'sı para piyasası fonu ve bu fonlar her biri 50-100 bin yeni yatırımcı kazandı.
Getiriler açısından değerlendirildiğinde, para piyasası fonları aylık ortalama yüzde 4-4,5 getiri sağlıyor. Mayıs-ekim dönemindeki piyasa dalgalanmaları, yatırımcıları bu güvenli limana yönlendirdi. Mevduata denk getiriler ise yüzde 48-52 bandında seyrediyor. Son dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz alımlarıyla piyasadaki likiditenin artması, TLREF oranlarını geriye çekti ve buna bağlı olarak para piyasası fonlarının getirisi yüzde 48 seviyesine geriledi. Ancak mevduat faizlerinde de düşüş gözlemlendiği için yatırımcılar hala bu fonlara yöneliyor. Ayrıca, Borsa İstanbul’da son 2.5 aydır yaşanan olumsuz seyir, hisse senedi fonlarından çıkan yatırımcıların birikimlerini bu fonlara park etmelerine yol açtı. Son 2 ayda 200 milyar TL üzerinde büyüme sağlayan para piyasası fonlarının yaklaşık 10 milyar TL’sinin hisse senedi fonlarından çıkan yatırımcılardan kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Yatırımcıların gözdesi: Hisse senedi fonları
Yılbaşından itibaren öne çıkan bir diğer fon türü, hisse senedi fonları oldu. Özellikle holding iştirakleri (Koç/Sabancı), bankacılık ve temettü ödeyen fonlar yatırımcılar tarafından büyük ilgi gördü. Burada dikkat çekici bir yatırımcı davranışı değişikliği de mevcut. 2022 yılında BIST100 endeksi dışındaki hisselerde yaşanan büyük yükselişleri deneyimleyen yeni yatırımcılar, 2024 yılında bu yükselişlerin devam etmediğini fark etti. Bu da tekil hisse yatırımı yerine, uzman portföy yöneticileri tarafından yönetilen fonlara yönelmelerine neden oldu. Hisse senedi fonlarının, BIST 100 endeksi üzerinde getiri sağlayabildiğini görüyoruz; dönemsel farklılıklar olsa da hisse senedi fonlarının yüzde 70-80'i endeksin üzerinde getiri sundu.
Son dönemde, hisse senetlerindeki geri çekilmelere rağmen mevcut düşük endeks seviyelerinden alım yapan yeni yatırımcılar da dikkat çekiyor. Bu yatırımcılar genellikle bankacılık, BIST 30 ve temettü hisse içerikli fonlara odaklanıyor.
Serbest döviz fonları ve dövizde yeni alternatifler
Yılbaşından itibaren yatırımcı eğilimlerinde öne çıkan üçüncü fon türü ise serbest döviz fonları oldu. Yaklaşık 500 milyar TL büyüklüğe ulaşan bu fonlar, döviz mevduatlarına alternatif olarak öne çıkıyor. Bankaların döviz mevduatlarındaki düşük faiz oranları (%1-3 aralığı), yatırımcıların döviz getirisi sağlayan bu fonlara yönelmesine neden oldu. Bu fonların çoğunluğu, portföylerinin yarısından fazlasını döviz mevduat ya da benzeri sabit getirili varlıklardan oluşturuyor. KKM ve döviz mevduatlarından çıkan bakiyeler de bu fonlara kaydı. Döviz mevduatına göre daha düşük stopaja sahip olan bu fonlar, dolar bazında yüzde 5, Euro bazında ise %3 civarında getiriler sunuyor. Döviz bazında volatilitesinin düşük olması da bu fonların yatırımcılar için cazip hale gelmesini sağlıyor.
Fonlarla yatırımın geleceği
Önümüzdeki dönemde, hem global hem de yerel piyasalarda faiz indirimlerinin öne çıktığı ve hisse senedi, yabancı hisse senedi ve kıymetli madenler gibi varlıklarda pozitif getirilerin oluşabileceği bir süreç yaşanabilir. Bu bağlamda, yatırımcıların fonlarla oluşturdukları portföylerde değişiklikler görmek olası. Yatırımcıların bu dinamik ortamda portföylerini fonlar aracılığıyla çeşitlendirmesi, risk yönetimi ve getiriyi optimize etmek açısından önemli olacaktır.