Dünya üzerindeki ülke ya da toplumların gelecekteki konumlarını öngörmek için nereye bakıyorsunuz; fiber uzunluğu, veri merkezleri ya da Sanayi X.0 yatırımlarına mı? Chip ekosisteminin yeni gösterge haline geldiğini görmemiz gerekiyor.
Ülkelerin hangi araçlarla kendilerini ileriye taşıyacaklarını iyi hesaplayabilmeleri, kendi uygarlıklarını yaratabilmelerinin temelini oluşturuyor. Bizim bu konuda çizdiğimiz tablo, inşaat temelli ve inşaat dışındaki alanları da bu temel belirliyor.
Türkiye’yi bir imalat üssü haline getirecek inşaatları yapmaya odaklanıyoruz. Bunun içini doldurmak için de dünyada ne kadar yüksek enerji ve su tüketimi olan üretim varsa Türkiye’ye getirmeyi bir marifet görüyoruz. Bunu yaparken farklı bir noktaya ulaşıp kalkınma helezonunun daha ileri bir noktasına sıçrama gibi bir bakışımız da bulunmuyor.
Startup işini bile yap-satçılığa dönüştürmemizin kökeninde bu yatıyor. Yüksek fiyatla startup satmaya ve bununla övünmeye çalışırken bu startupları kendimiz kullanmaya çalışmıyoruz. Teknoparklarda üretim yapılamaması nedeniyle, ülkenin kalkınmasını sağlayacak yenilikçi teknolojileri üreten startup’lar ile sanayi arasında bir köprü kurup startup işini bizi ileriye taşıyacak Ar-Ge ve Ür-Ge işine çevirme vizyonumuz yok.
Kadıköy/Söğütlüçeşme’de viyadük adı altında başlayan inşaatın önünde her trafiğe takıldığımda bunları düşünüyorum. Çaktırmadan AVM yapmadaki başarımız, bizi dünya teknoloji ya da refah sıralamasında nereye taşıyacak acaba?
Bu tür sıkışmaların iyi yanı ise, günlük koşturmaca içinde bakıp geçtiğiniz şeylere biraz daha iyi bakabilme fırsatını bulmanız oluyor. Benim de ARM CEO’su Rene Haas’ın 21 Şubat’ta Intel etkinliğinde sahne almasını görüp biraz derinlemesine araştırmam bu sayede mümkün oldu.
Bilmeyenler için ARM, chip dünyasında bir zamanların tartışmasız lideri olan Intel’in x86 olarak bilinen mimarisine şah çeken bir teknoloji şirketi. Intel’in mobil ve iliştirilmiş cihazlarda tek seçenek olmasını engelleyen ARM, daha verimli mimarisi ile bir süredir Intel’in dizüstü bilgisayarlardan veri merkezlerine kadar uzanan alandaki pozisyonunu da tehdit ediyor.
Intel CEO’su Pat Gelsinger’ın Intel’in iş modeline “dökümhane” yaklaşımını eklemeye çalışmasında, bu denge değişiminin rolü büyük. Üstelik bu sadece bir yaklaşım değil, ciddi miktarda yatırımla desteklenen bir strateji. Aralık 2023’te İsrail’in güneyinde 25 milyar dolarlık yatırımla bir chip üretim tesisi kurma planlarını açıklayan Intel için bu, İsrail’de tarihinin en büyük yatırımını oluşturuyor. Karşılaştırma açısından, Intel’in İsrail’e son 50 yılda yaptığı yatırımın 50 milyar olduğunu ve şirketin İsrail’de 11 bin 700 çalışanının bulunduğunu not düşeyim.
2023’te planlar yeniden yapıldı
Intel, İsrailli chip üreticisi Tower’ı 5,4 milyar dolara satın alma planlarını Eylül 2023’te iptal ederken bu firmaya destek vermeyi sürdüreceğini açıklamıştı. Açıklandığında, Intel’in Intel Foundry modelinin önemli bacaklarından biri olarak görülen bu satın almanın iptal edilmesinde Çin’in etkisi olduğu spekülasyonu da yapıldı. İsrail şirketi dememe bakmayın; ABD’de San Antonio, Texas, Newport Beach ve California’da fabrikaları bulunan Tower’ın Japonya ve Israil’de fabrikaları bulunuyor. Şirket 2021’de Avrupalı yarıiletken üreticisi STMicroelectronics ile İtalya’daki bir silikon levha fabrikasını paylaşmak için anlaşma yapıyor.
Intel’in Alman hükümetinin finansal desteğini de alarak Magdeburg’da 33 milyar dolarlık bir chip üretim tesisi yapma anlaşmasını imzalaması da Haziran 2023’e denk geliyor. Tesiste üretimin başlamasının ise bu tarihten itibaren dört ila beş yıl alacağı ifade ediliyor.
Dökümhaneye yakınlık önem taşıyor
Yıllar önce Tayvan hükümetinin davetlisi olarak Tayvan’a gittiğimde ARM, bu ülkeye chip tasarım tesisi yatırımı yapıyordu. Özellikle tasarımda değişiklik yaparken üretime yakın olmanın ve piyasaya çıkma süresini kontrol etmenin önemi üzerine konuşmuştuk. Bu deneyim, sürekli ısıtılan Çin-Tayvan gerilimi ile birlikte düşündüğümde bana tedarik zincirinin değiştirilmesi için önemli ve uzun vadeli bir karar olarak görülüyor. Bu arada Yemen’deki Husilerin eylemlerinin Uzakdoğu’dan Avrupa’ya giden zinciri aksattığını okuyoruz. Bu nedenle yeni tedarik zincirini anlamak için chip ekosistemine bakmanızı tavsiye ediyorum.