Veri takviminin az yoğun olduğu haftanın en önemli gelişmesi ‘İhracatçılar adına atılan önemli bir adım’ın olmasıydı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredileri günlük limitlerini 3 milyar TL’den 4 milyar TL’ye yükseltti.
Reeskont Kredisi’nin ne olduğunu bilmeyenler için küçük bir hatırlatma yapalım. Mal ve döviz kazandırıcı hizmet ihracatında bulunan firmalar için uygun maliyetli finansman sağlanması amacıyla, TCMB ile işbirliği içerisinde, Eximbank’a tanınan limit çerçevesinde kullandırılan TL/Döviz Kredisi programına ‘Reeskont Kredisi’ adını veriyoruz.
Reeskont kredilerinde faiz tutarı, kullandırım bedelinden iskonto ediliyor ve kalan tutar TL olarak firma hesabına aktarılıyor. Kredi geri ödemesi ise, vade gününde, tek seferde, kullandırılan para birimi üzerinden yapılıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de 09 Ekim.2024 tarihli X Paylaşımında;
‘2023 yılı Mayıs ayında 300 milyon TL olan reeskont kredileri günlük limitini 4 milyar TL’ye çıkarttık. Eximbank’ın sermayesini 21,9 milyar TL artırarak 35,7 miyar TL’ye yükselttik.
Reeskont faizine yüzde 25,9 seviyesinde üst sınır getirdik ve reeskont kredisi kullanımında yüzde 30 ilave ihracat bedeli satış koşulunu kaldırdık.
Hizmet ihracatı gelirlerinde vergi istisnasını 30 puan artırarak yüzde 80’e çıkarttık.
Eximbank'ın uluslararası kuruluşlardan sağladığı kredilere yaklaşık 1,1 milyar dolar hazine geri ödeme garantisi ve karşı garanti sağladık.
Yüksek teknolojili ve katma değerli üretime reeskont kredileriyle daha fazla imkân sağlayacak yeni bir modele de 2025 yılında geçeceğiz.
Dengeli ve sürdürülebilir yüksek büyüme hedefimize ulaşmak için kritik önemdeki ihracata güçlü desteklerimiz devam edecek.’ diyerek bu yükseltimin hükümetin bir tasarrufu olduğunu belirtti.
İhracatçı firmalar açısından önemli bir kredi türüdür Reeskont Kredisi.
Burada Sayın Bakanın belirttiği konunun en dikkat çekici olanı ise ‘Yüksek teknolojili ve katma değerli üretime reeskont kredileriyle daha fazla imkân sağlayacak yeni bir modele de 2025 yılında geçeceğiz’ diyerek yeni modelin sinyalini de bize vermesi oldu.
Ancak bu sinyal Sayın Bakandan daha önce Bloomberg HT’nin haberi ile verilmişti.
Habere göre;
Reeskont kredileri uygulamasında esas alınan net ihracatçılık koşulu yerine katma değerli ihracatı öne çıkaran firmaların skorlanmasına dayalı yeni bir modele geçilecek. Veri temelli ve analitik bir yapıya sahip yeni modelde firmaların net ihracatçılık durumlarına ilave olarak, ihraç edilen ürün ve destinasyon çeşitliliği, ihraç edilen ürünlerin teknolojik düzeyi ve firma ölçeği gibi değişkenlerin farklı ağırlıklarda dikkate alınması suretiyle yapılan bir hesaplama ile her bir firma için bir ihracatçı skoru belirlenecek. Firmaların yeni uygulamaya uyumları için yeni modele geçiş için 3 aylık bir süre öngörülmüş.
Uygulama 13 Ocak 2025 tarihinde başlayacak. Ayrıca ihracat skorları düşük firmalara, finansman planlamalarını yapabilmeleri için 2025 yılı sonuna kadar vadesi gelecek reeskont kredilerini yenileyebilme hakkı tanınmış.
Yeni skorlama modeli ile amaçlanan; reeskont kredilerinin daha hedefli kullandırılmasının temin edilmesi ve bu suretle kredilerden yüksek teknolojili ve katma değerli üretim yapan firmaların daha fazla yararlanmalarının sağlanması.
Bu başarı kısa sürede gelir mi bilemem ancak benim de uzun zamandır önerdiğim; ihracatta katma değer yaratan firmalara ve verilen teşviklerle ihracatını artırmayı başarmış firmalara yeni kredi temininde öncelik sağlanması hususunun bu kez hükümet uygulamasına girmiş olması sevindirici.
Yeni bir model dendiğinde hep korkarım. Yaşadığımız ‘Türkiye Ekonomi Modeli ya da bilinen adıyla Nas Ekonomisi’ sonrasında artık bu konu bende travmaya dönüştü.
Yeni modelin detaylarını hiç bilmiyoruz.
Burada dikkat edilmesi gereken birkaç husus var:
Birincisi; bu skorlama nasıl yapılacak? Merkez Bankası mı, Eximbank mı? Ticaret Bakanlığı mı? Hazine ve Maliye Bakanlığı mı işin içinde olacak? Ya da hepsi birden mi rol üstlenecek? Örneğin Reel Sektör temsilcileri, Oda Temsilcileri olacak mı? Hakem heyeti düşünülüyor mu? Skorlaması düşük firmaların itirazı değerlendirilecek mi?
Bunlar neden önemli? Çünkü eğer bu yeni model başından doğru kurulmazsa, teşvik mekanizmasında siyasallaşmayı kolaylıkla görürüz. Hükümete yakın olan, olmayı başaranlar reeskont kredilerini alırken, diğerlerinin dışarıda bırakıldığı ‘yeni bir yapı’yı görebiliriz.
İkincisi; Bakan Şimşek ‘Yüksek Teknolojili ve Katma Değerli Üretim’ dediği zaman burada sadece birkaç firma olduğunu görüyoruz. Yeni model ile bunlara doğrudan teşvik vermenin yolu mu açılıyor? Türkiye mevcut hükümet öncülüğünde yaklaşık 23 yıl geçirdi. Bu geçen sürede düşük teknolojili ihracattan yüksek teknolojili ihracata geçişi başaramadık. Kaldı ki bu öyle çok kolay bir iş de değil.
Burada hedef düşük teknolojiden orta düşük teknolojiye, oradan orta yüksek teknolojiye ve en sonunda da yüksek teknolojiye geçiş olmalı. Bir anda bu dönüşümü yapabilen ülkeler yok. Aslında dönüşüm de eğitim ile bütünleşik bir yapı. Eğer yeni reeskont uygulaması ile örneğin düşük teknolojiden orta düşük teknolojiye geçmiş ancak orta yüksek teknolojiye geçiş için destek bekleyen firmalar ihmal edilirse beklenen fayda sağlanmayacaktır. Acaba bu konu düşünüldü mü?
Üçüncüsü yüksek teknolojiye adanmış bir eğitim sistemi olmadan yüksek teknolojiye geçiş olmuyor. Mevcut eğitim sistemi, ilkokulundan yükseköğretimine kadar bilimi öncelikleyen bir yapıdan çıkmış durumda. Hangi insan kaynağı ile yüksek teknolojinin sağlanacağı konusu kafalarda soru işareti.
Adını ne koyarsak koyalım, şeffaf, hakkaniyetli, etki ve sonuçlarının belirli aralıklarla toplumla paylaşıldığı bir sistem kurmadan ihracatta dönüşümü sağlamak mümkün gözükmüyor.