Cumartesi günü ekonomistlerle yapılan toplantıda Hazine ve Maliye Bakanı “politika faizinin önemi kalmadı, devreden çıkardık” demiş. Para politikasına ilişkin olarak bir de 3, 6 ve 12 ay vadeli repo penceresi çalışması yapılacağını belirtmiş. Bakan’ın konuşmasının basına yansıyan kısmından dikkatimi çeken bir başka nokta ise kredi faizlerin enflasyonun oldukça altında seyretmesini (reel faizlerin negatif olmasını) çok olumlu bir gelişme olarak nitelendirmesi oldu.
Öte yandan, hem 2022 Yılında Para ve Kur Politikası Raporu’nda hem de son PPK kararı metninde TCMB bize yeni bir para politikası çerçevesine geçme ihtimalinden söz ediyor. Şu satırlar son PPK kararı metninden: “Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında Türk lirasını öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir.”
Parasallaşma tarafında da ilginç gelişmeler yaşanıyor. Hazine’nin TCMB’deki mevduat hesabında çok önemli bir düşüş var. Aralık başında 158 milyar lira olan TL mevduat 19 Ocak tarihinde 24 milyar lira düzeyine inmişti. Şubat başında yapılacak Genel Kurul toplantısı sonrasında TCMB Hazine’ye önemli tutarda kâr aktaracak. Açık Piyasa İşlemleri yoluyla bankalara aktarılan fon tutarı 19 Ocak tarihinde 382 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Para tabanının yüzde 70’ine denk geliyor. Bu tutar Aralık sonuna doğru çok daha yüksek düzeydeydi.
Bütün bunları alt alta topladığınızda bambaşka bir para politikası rejimine doğru süratle yol aldığımız ortaya çıkıyor. Elbette şu soruları da beraberinde getiriyor bu seyahat: TCMB’nin yeni hedefi (hedefleri) ne olacak? Temel politika aracı ne olacak? Başka hangi politika araçları kullanılacak? Enflasyon raporunun yayınlanması sürdürülecek mi yoksa yeni bir rapor mu (mesela büyüme-kredi raporu gibi bir şey) kamuoyu ile paylaşılacak? Umarım kendi içinde tutarlı bir çerçeve üzerinde çalışılıyordur. Hiç olmazsa, enflasyon hedeflemesi ile yakında uzaktan ilgisi olmayan bir para politikası uygulayıp, enflasyon hedeflemesi uyguluyor gibi iletişimde bulunmak açmazından kurtulunmuş olunur. Bu arada eski bir merkez bankacı ve para politikasına ilişkin meseleler üzerinde kafa yormaya çalışan birisi olarak bir uyarı yapayım. Bir ülkenin riskinin yüksek düzeylerde seyrettiği bir ortamda yerli paranın değerinin belirgin biçimde düşmesi istenilmiyorsa, riski düşürmek gerekir. Yoksa tersi bir gelişme yaşanır ve yerli paranın değeri eninde sonunda risk ile uyumlu bir noktaya düşer. Yeni para politikası çerçevesi bu sorunu çözecek mi diye mutlaka düşünmek gerekir.