Yeni nesil STA’lar ve küresel ticaret

Prof. Dr. Havva TUNÇ

En il­kel top­lum­lar­da bi­le in­san­lar kıt kay­nak­la­rı, ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­der­mek i­çin or­tak­la­şa kul­lan­mış­lar­dır. Da­ha da ö­nem­li­si da­ha faz­la mal ve hiz­me­te sa­hip o­la­bil­mek i­çin iş­bir­li­ği i­çin­de ü­re­tim yap­ma­nın ö­nem­li ve ge­rek­li ol­du­ğu­nu an­la­mış­lar­dır. İş­bir­li­ği, or­tak­la­şa kul­lan­ma ü­re­tim­de uz­man­laş­ma­yı sağ­la­mış­tır. Ü­re­tim­de uz­man­laş­ma­nın ger­çek­leş­me­siy­le tü­ke­tim i­çin da­ha faz­la mal ve hiz­met ü­re­ti­lir. Tü­ke­tim ve ü­re­tim­de­ki bu ar­tış ya­şam stan­dar­dı­nı yük­sel­tir. Uz­man­la­şan ü­re­ti­ci ü­re­ti­minin bir kıs­mı­nı ken­di tü­ke­ti­mi i­çin kul­la­nır ve tü­ke­ti­min­den ge­ri­ye ka­la­nı­nı di­ğer mal ve hiz­met ü­re­ti­min­de uz­man­la­şan ü­re­ti­ci­le­rin ü­ret­tik­le­ri mal ve hiz­met­ler­le ta­kas e­der. Uz­man­laş­ma so­nu­cu ü­re­ti­ci­ler a­ra­sın­da ger­çek­le­şen bu mal ve hiz­met de­ği­şi­mi (ta­kas) ti­ca­ret ni­te­li­ğin­de­dir. Ya­pı­lan ti­ca­ret ma­lın mal­la de­ği­şi­mi şek­lin­de ol­du­ğun­dan i­çin­de bu­lu­nulan e­ko­no­mik du­ru­ma “ta­kas e­ko­no­mi­si” ya da “mü­ba­de­le e­ko­no­mi­si” denir. Ve geçerli ekonomik koşullara göre ü­re­tim bi­çi­mi de­ği­şi­me uğ­rar. Di­ğer bir de­yiş­le ü­re­tim ge­çim­lik ekonomiden piyasa ekonomisi odaklı olur.

Ül­ke­ler tek baş­la­rı­na ve­rim­li o­la­maz­lar. Her ül­ke­nin uz­man­laş­ma po­tan­si­ye­li o­lan mal ve hiz­met­le­ri var­dır ve farklıdır. Di­ğer bir de­yiş­le, her bir ül­ke­nin ge­rek sa­hip ol­du­ğu kay­nak­la­rı, ge­rek­se tek­no­lo­jik düzeyi ba­zı mal ve hiz­met­le­ri ü­ret­me­de, di­ğer ül­ke­le­re gö­re da­ha a­van­taj­lıdır. Ya­ni söz konusu mal ve hiz­met­le­rin ü­re­ti­min­de ge­rek ma­li­yet, ge­rek­se ve­rim­li­lik a­çı­sın­dan da­ha a­van­taj­lıdırlar. Her ül­ke uz­man­laş­ma­ya ko­nu olan mal ve hiz­me­ti ü­ret­mek­ten do­la­yı el­de et­ti­ği ü­re­tim faz­la­lık­la­rı­nı di­ğer ül­ke­le­rin uz­man­laş­tık­la­rı mal­la­rın ü­re­tim faz­la­lık­la­rıy­la de­ğiş­ti­rir. Uz­man­laş­ma so­nu­cu ül­ke­le­rin mev­cut ü­re­tim faz­la­lık­la­rı ma­lı ü­re­ten ül­ke­nin ih­ra­ca­tı­ di­ğer ül­ke­nin i­se it­ha­la­tı demektir.

Küresel bağlamda u­lus­la­rın ti­ca­ret­ten el­de e­decekleri ka­zanç­la­r ancak ve ancak dün­ya ti­ca­re­ti­nin li­be­re e­dil­me­siyle olasıdır U­lus­la­ra­ra­sı ti­ca­re­tin li­be­rali­zas­yo­nunu açıklayan i­ki fark­lı yak­la­şımdan biri u­lus­la­ra­ra­sı diğeriyse böl­ge­seldir. U­lus­la­ra­ra­sı yak­la­şı­m dün­ya ti­ca­re­ti­ni li­be­re et­me hakkındadır. Bölgesel yaklaşımsa uluslararası ticaretin serbestliği ül­ke­le­rin ken­di a­ra­la­rın­da ya­ptıkları anlaşmayla ti­ca­re­te ge­ti­ri­len ku­ral­la­rı kapsar.

Uluslararası ticaretin serbestleştirilmesinde ül­ke­le­rin ken­di a­ra­la­rın­da ya­pa­cak­la­rı dü­zen­le­me­ler­le ti­ca­re­te ge­ti­ri­len ku­ral­la­r sa­vu­nan dü­şün­ce­ “böl­ge­sel yak­la­şımı” tem­sil et­mek­te­dir. Av­ru­pa Bir­li­ği gümrük birliği düzenlemesi böl­ge­sel yak­la­şı­mın ilk örneklerinden biridir. Av­ru­pa Bir­li­ği’ne ü­ye ül­ke­le­rin ken­di a­ra­la­rın­da yap­tık­la­rı dü­zen­le­me­ler­le bir­lik i­çin­de ti­ca­ret­te ser­best­li­ğin ger­çek­leş­me­si­ne kar­şı­lık bir­lik dı­şın­da­ki ül­ke­le­re (bir­li­ğe ü­ye ol­ma­yan ül­ke­ler) ko­nu­lan tah­dit­ler, ver­gi­ler ve sı­nır­la­ma­larla birlik pazarı korunur.

Taraflar arasında yapılan serbest ticaret anlaşmaları (STA) sadece malların serbest dolaşımını kapsamaktadır. Geçtiğimiz son on yılda yeni nesil olarak adlandırılan serbest ticaret anlaşmaları tercih edilir oldu. Bu anlaşmaların özelliği sadece mallar ile sınırlı olmayıp hizmetler, yatırım, kamu alımları, fikri mülkiyet hakları ve standardizasyonu gibi birçok konuyu kapsamasıdır. Diğer bir deyişle, yeni nesil serbest ticaret anlaşması mal serbestisine ilaveten hizmetleri ve yatırımları ve de telif/yayın haklarını kapsayacak şekilde düzenlenmesidir. Aslında yeni nesil serbest ticaret anlaşması kapsamına hizmet sektörü dahil edilerek yeni bir düzen getirilmektedir. Ve hizmet, yatırım ve ticaret birlikte değerlendirilmektedir.

Gümrük Birliği anlaşmalarında yer alan menşei ülke kuralı serbest ticaret anlaşmalarında da yer almaktadır. Taraflar arasındaki yapılacak ticarette ihracatçı ülkenin ihracatına konu olan malın üretiminde kullanılan “girdilerin ithal malı olmaması” rekabet avantajı açısından üzerinde durulmakta olup oldukça önemlidir.

Çin ve Japonya başta olmak üzere on beş Asya–Pasifik ülkesi arasında yapılan “bölgesel kapsamlı ekonomik ortaklık, (RCEP)” anlaşması bölgesel yak­la­şı­ma bir örnektir. Bunun yanı sıra, Türkiye ile İngiltere arasında yapıla yeni nesil serbest ticaret anlaşması da bölgesel yaklaşıma örnektir. Türkiye-İngiltere arasında imzalan yeni nesil serbest ticaret anlaşması sadece mal hareketlerini kapsamakta olup ilerleyen dönemlerde anlaşma, tarım sektörü ve hizmet hareketlerini kapsayacak şekilde genişletilecektir.

21. yüzyılda iktisadi ve sosyal krizlerin ülke ekonomileri üzerindeki sarsıcı ve yıkıcı etkilerine karşı korumacı ve müdahaleci politikalar uygulanmaktadır. Ve post-kolonyal sistemin yapılanmasında korumacılığın serbest ticaretin yerine almasıyla yeni nesil ticaret anlaşmaları taraflara mallara ilaveten hizmetlerde serbestlik sağlaması nedeniyle tercih edilmektedir.

Taraflar arasında ticaret anlaşması imzalandıktan sonra anlaşmaya dahil olan ülkelerde üretilen ve tüketilen mal ve hizmet demetleri anlaşma öncesine göre farklılaşmaktadır. Serbest ticaret anlaşmasına taraf olan ülkeler arasında kaldırılan tarife ve kotalar gibi her türlü kısıtlayıcı önlemler taraflar arasında serbest ticareti doğurur. Serbest ticaret anlaşması dışında kalan ülkelere karşı ortak bir vergi ve/veya tarife sistemi uygulanır. Dolayısıyla serbest ticaret anlaşmasında, serbest ticaret ve koruma iç içedir.

Nihayetinde, ser­best ti­ca­ret dün­ya re­fa­hın­da (iktisadi kalkınma) i­yi­leş­me sağ­layacaktır. Ve serbest ticaret anlaşması dı­şı­nda kalan ülkelere uy­gu­la­nan ta­ri­fe­ler, ticaret anlaşmasına dahil olan ül­ke­le­r arasındaki ti­ca­ret hac­mi­ni artıracaktır. Kısacası serbest ticaret anlaşmasına taraf olan taraflar arasında ser­best ti­ca­re­t dün­ya re­fa­hı­nı mak­si­mi­ze e­de­ce­ktir.

Yeni nesil serbest ticaret anlaşmaları kapsamında hizmet ticaretinin serbestleştirilmesinin yolunun açılmasına büyük önem verilmektedir. Bu kapsamda tarafların şirketleri için hizmet pazarlarına erişimin kolaylaştırılmasına yönelik önlemler alınıyor ve diğer tarafa hizmet sağlayanlar için çeşitli kolaylıklar sağlanıyor (şube açma, vize kolaylıkları gibi). Yeni nesil serbest ticaret anlaşması hizmet sektörünü kapsamasıyla muhasebe, mühendislik telekomünikasyon, ulaştırma, inşaat, mali ve finansal danışmanlık hizmetleri alanında çalışan şirketlere yeni pazara erişim sağlamaktadır. Yeni nesil serbest ticaret anlaşmasının ileri aşamalarında yatırım ve fikri mülkiyet haklarının korunmasın içeren hükümlerde konmaktadır. 

Değişen ve gelişen dünyada bu değişim içinde ülkelerin liderliği kaybetme kaygısı, para ve finansman politikasında değişime yol açtı. Bu değişim ve gelişim üretim faktörlerinin ülke ekonomileri arasındaki rol paylaşımı, “ticaret savaşları” olarak yansıma buldu. Ticaret savaşlarının nedeni, değişen dünyada değişen dengeler içinde gücün el değişimini kabul etmeyen ülkenin, eski gücünü elde etmek için, refah ve zenginliğin ifadesi olan dünya ticaretini silah olarak kullanmasından başka bir şey değildir. Her savaşta olduğu gibi ticaret savaşlarının da kazanan ve kaybeden tarafları olacağından kaybeden tarafta yer almamak için ülkeler birbirleriyle yeni nesil serbest ticaret anlaşması yapma yarışına girmiş bulunmaktadırlar.

Teknolojik ilerlemenin, yapay zekâ ve robotik yaşamın siyasi, sosyal ve ekonomik hayatı yapılandırdığı günümüzde ticaret savaşları post kolonyal bir yapı olarak dünya devletlerini etkisi altına aldı. Ne zaman kimin liderliği küresel piyasalarca onaylanırsa, o zaman bu savaş son bulacaktır. Kanımca, bu sonlanma yeni bir iktisadi savaşın başlangıcı olacaktır. Küresel finansallaşmada yerini alamayan ekonomiler sermaye birikimini gerçekleştiremediğinden reel piyasaları gelişemez. Gelişmişlik derecelerine bakılmaksızın ülkelerin dünya ticaretinden pay alma kavgasıyla ticaret savaşlarının gerisinde yatan temel neden süper güç olma sevdasıdır.

Tüm yazılarını göster