Yeni nesil savaş; düşmanı içten vurmak...

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

İsrail'in Lübnan'daki Hizbullah unsurlarını ceplerindeki çağrı cihazları üzerinden vurması, yeni dünya düzeninin ana hatlarını da ortaya koydu; Artık savaşlarda kural yok. Devletler de, sivil-asker gözetmeden, terör yönetmelerini kullanmaktan çekinmiyorlar/çekinmeyecekler. Teknolojinin kullanıldığı yeni nesil savaşlarda amaç düşmanı cephede değil, içten vurmak; İsrail'in Lübnan'daki çağrı cihazı operasyonuna yakından bakınca, Hizbullah'ın tüm tedarik zincirinin İsrail tarafından "haritalandırıldığını" görmek mümkün. Sadece bu kadar da değil; sadece tedarik zincirini belirlemekle kalmamış İsrail istihbaratı, aynı zamanda bunu "kopyalamayı" da başarmış. Patlayan cihazların tam olarak kim tarafından üretildiği hala belli değil; Cihazları üreten Tayvanlı şirket, kendilerinden satın alınandan çok daha fazlasının patlatıldığına dikkat çekiyor. Belli ki İsrail Hizbullah'ın satın aldığı cihazları ele geçirip, merdiven altı seri üretimle çoğaltmayı da başarmış.

Hizbullah'ın organizasyon şeması ortaya çıktı 

Üçüncü unsur şu; Hizbullah'ın kullandığı cihazlara az miktarda patlayıcı yerleştiren İsrail istihbaratı, bunu uzaktan patlatmanın yolunu da bulmuş durumda. İsrail'in istihbarat birimleri aracılığıyla gerçekleştirdiği çağrı cihazı saldırısının sonucunda, çok önemli "istihbarat bilgileri" edindiğini ifade etmek yanlış olmaz; Mesela patlayan cihazların yerleri, aynı zamanda Lübnan'da Hizbullah unsurlarının nerelerde bulunduğunu da ortaya koyuyor. Nerede çok patlama yaşandıysa, orasının ileriki dönemde İsrail tarafından "hedef" olarak seçilme ihtimali büyük. Kısacası, Hizbullah'ın Lübnan'daki merkezleri/üslerini, ya da organizasyon şemasını da çıkarmış oldu de İsrail istihbaratı.

Psikolojik etkiler

Çağrı cihazı operasyonun Ortadoğu'daki çatışma üzerinde azımsanmayacak bir psikolojik etki yaratacağını da tahmin etmek güç değil; Saldırı sonrasında Lübnan siyaseti, "Hizbullah'ın karşılık verme hakkı olduğunu" söyleyerek, ilk tepkiyi "dayanışma" olarak gösterdi. Ancak benzer "içten saldırıların" sürmesi halinde, bu dayanışmanın uzun süreli olmayacağını da öngörmek mümkün. Sivillerin de "kim vurduya gittiği" bu tip saldırıların, Lübnan halkında Hizbullah'a yönelik tepkiyi arttırma olasılığı büyük. Lübnan siyasetinde etkin olan Hizbullah'ın rakiplerinin orta ve uzun vadede bunu "koz olarak" kullanacaklarını düşünmek de yanlış olmaz. Nitekim İsrail'in Lübnan'a "nokta saldırılarına" devam etmesi, Beyrut'un ortasında Hizbullah komutanlarının toplantı halinde olduğu bir binayı vurması, "içten saldırıların" süreceğini de gösteriyor.

Hizbullah'ın tepkisi

Hizbullah'ın bu yeni nesil saldırıya ilk tepkisinin ise, beklenenin aksine, oldukça soğukkanlı gerçekleştiğini söylemek mümkün. Hizbullah Lideri Nasrallah'ın yaptığı açıklamada öncelikle İsrail'in çağrı cihazı saldırısının "büyük, ağır ve benzersiz" olduğu ifade edildi. Ancak Nasrallah, İsrail'e benzer saldırılarla karşılık verileceğini de vurgulamaktan kaçınmadı. Bu açıdan, "duymadığınız haberleri duyacaksınız" cümlesi oldukça anlamlı. Nasrallah'ın konuşmasındaki bir diğer kritik unsur ise, İsrail'in saldırılarının sadece Hizbullah'a değil, "tüm Lübnan'a yönelik" olduğunu vurgulamasıydı. Belli ki Hizbullah da İsrail'in Lübnan iç siyasetine oynadığını görmüş ve buna karşılık "el yükseltme" amacında; İsrail'in kuzeyine yönelik saldırıların süreceğini, Yahudi yerleşimcilerin bu bölgeye geri dönmelerini "imkansız kılacakları" mesajını da verdi Nasrallah. Ortadoğu'da geçen yıl 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e saldırıları ile başlayan; İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırıma varan operasyonları ile devam eden çatışma ortamı, birinci yıldönümü yaklaşırken Lübnan'ı da içine almış durumda. Savaşın, Irak'ı, Suriye'yi, İran'ı da kapsayacak şekilde genişleme ihtimali ise büyük. Türkiye buna karşılık ne yapıyor, bir planı var mı? Orası en büyük muamma...

Tüm yazılarını göster