Dünya ekonomiyi yeniden kurguluyor. Tüm bu bütünsel değişim içinde Türkiye de kendine yeni bir çıkış yolu arıyor. Kısaca dünyadaki değişim içinde Türkiye’de kendi değişiminin peşinde… Ama bunların ortak kaynakları var. Dünyada toplumlardaki değişimin de farkında olmak gerekli. O zaman gittiğimiz adresi daha rahat görebiliriz…
Aslında evrensel ekonomideki- siyasetteki değişimde yine hareket tabandan geliyor ama biraz farklı bir biçimde… Sosyal medya, iletişim, teknolojideki gelişmeler, dünyadaki bu kurguyu yukarı taşıyor ve siyaseti de yeniden tasarlamaya başladı. Yapay zekâ modelleri, pazarlama, iletişim her şeyi neredeyse değiştiriyor. Farkında olmamak, ya da içinde olmamak neredeyse mümkün değil…
Dünyada ekonominin hızlı dönüşümü dijitalleşme ve yeni gerçekler, buna cevap veremeyen siyasetin ve oradaki yapılanmanın da değişimini gerektiriyor. Aslında hep söyleniyor ama gerçekten kartlar yeniden dağıtılıyor ve yapay zekanın gölgesinde farklı dünya yapısı oluşuyor. Bunun altında da artık yeni gerçekler var. Görünen şu, toplumlar bu yeni düzende ayrışmaya başlayacak. Bu yeni dünyanın önemli unsurlarından biri ‘kollektif’ akıl. Hiçbir konu tek başına halledilecek kadar basit değil artık. Tüm sorunlara, çözümlere tüm tarafl arı dahil etmek bu yeni koşullarda mümkün görünüyor.
Türkiye’de yaşanan olaylara bakalım. Önümüzde canlı yaşanan değişimin farkına varalım. İyi Parti Lideri Meral Akşener örneğinden yola çıkarsak, masadan kalkan Akşener’i tekrar masaya oturtabilecek kadar güçlü bir baskı yaratabiliyor bu yeni ortam. Bir anda ‘İyi Parti, Kötü Parti’ haline gelebiliyor. O baskının, bu talebin karşısında durmak için zaten iki yol var: Ya çözüme herkesin ortak yaklaşımıyla ulaşmak ya da baskı altında bir siyaset oluşturmak. Dünya şimdi bu ikilem üzerinde ayrışacak önümüzdeki dönemde…
Şirketlerde de kolektif yönetim
Şirketlerde de böyle aslında güçlü CEO’lardan, güçlü yönetim kurullarına, çalışanların katıldığı kolektif yönetimlere geçiş süreci hızlandı. Bu değişimi fırsata çeviren, ‘birlikte yönetim’i başaranlar gelecekte ayakta kalacak. Daha mutlu, daha huzurlu vatandaşlar, daha mutlu huzurlu şirketler ve aynı şekilde mutlu toplumlar… Bunun nasıl şekil alacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Teknolojinin, yapay zekanın hegemonyası yaşanır mı? Yaşanabilir… Siyasetin, yönetimlerin, çeşitli güç odaklarının bunu lehine manipüle etmesi de mümkün olabilir. Ama diğer taraftan bakarsak aklı selim ya da bu iletişim ortamında insanların kendi iradelerini, yönetimlere yansıtması teknolojinin farklı modelleriyle de gerçekleşebilir. Önümüzdeki dönemde yönetimler için de, toplumlar için de yol ayrımının yaşanacağı günleri göreceğiz. Bunu tahmin etmek için astrolog olmaya da gerek yok!
Bilinç ancak inançla değişir
Belki siz Türkiye’ye çok da inanmıyor olabilirsiniz ama Türkiye’nin genç nüfusu teknolojiye yaklaşma biçimi ve dinamikliğiyle dönüşümlerin önder ülkelerinden biri olabilir. Eğer bilinç dönüşümlerini gerçekleştirebilirse bunu yapabilir. Bilinç dönüşümü konusunda geçtiğimiz haftalarda bir yazı kaleme almıştım. Peki bilinç nasıl değişir? Hemen söyleyim inançla değişir. Eğer herkes iyiye, güzele, rasyonel gerçeklere inanmaya başlar ve onları takip ederse bilinç tüm toplumda gelişmeye başlar. Bu örnekleri ortaya koyacak, inanan insanlar bu konuda rehberlik ederler. Nasıl kötüye bakarak kötü olunursa, iyi örneklere bakarak da iyi ve doğru bilince bakarak da dönüşümler gerçekleşir. Bu fırsatlar yakalamak, kullanmak dünyanın yeni gerçekleri kapsamında daha da mümkün hale gelir.