Yeni ekonomik model, yeni asgari ücret

Mustafa Servet DALTABAN 

Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı

Bildiklerinizi unutun. Artık birçoğumuzun anlamadığı, soru işaretleri ile dolu, bilinmezlerin, endişelerin fazla olduğu bir denklem ile karşı karşıyayız. Nasrettin Hoca misali ya tutarsa deyip bir maceraya başladık. İş dünyası olarak ülkede yaşanan ekonomik gelişmelere baktığımızda; karanlık bir tünele girdiğimizi, bu tünelden çıkarsak önümüzün daha da aydınlanacağını ancak bu karanlık da, her an sert bir cisme toslayama ihtimalimizin de yüksek olduğunu idrak ediyoruz. Görünen o ki; uzun karanlık bir yolda gideceğiz gündüz gece.

İşveren tabiatı gereği ticaretine bakar. Nasıl para kazanırım, işimi nasıl geliştirebilirim, ne zaman, nerede, nereye, nasıl yatırım yaparım ona bakar. İşveren bunları düşünürken piyasaya, ekonomiye ve siyasete de bakar. Onlardan aldığı elektrik, güven önünü aydınlatır veya enerjisini azaltır.

Tacirin yaptığı ticareti, bu dönemde stokçuluk yapılıyor diye lanse etmek, balon benden çıksın da kimde patlasın diye düşünmekten başka bir şey değildir. Çünkü stokçuluk denen, bir sonuçtur.

Bu gün malının değeri 1 lira eden bir kişi, sattığı malı yerine koyamayacaksa, yarın öbür gün aynı ürünü 1,5 liraya satacağını biliyorsa, siz bu tacirden ne yapmasını beklersiniz? 100 kilo gübresi olan tacir malını satıp, bir hafta sonra 50 kilo alabileceğini bilirse ne yapacak? Bu kişinin işi ticaret. Bir hafta, on beş içinde ürüne %50 zam geleceğini duyan hangi tacir, elindeki ürünü bekletmez ki!

Bu stokçuluk diye öne atılan, yem edilen algı, tamamen tacirin ticaretini korumak için geliştirdiği adaptasyondur. Kontrolsüz piyasa hareketlerinin tacirde meydana getirdiği korunma refleksidir. Esasen aynı durum halk için de geçerlidir. Piyasalarda oluşan dalgalanmalar, yatırımları güvenli sağlam limanlara itmeye başladı. Herkes değer kaybeden Türk lirasını; dövize, altına, kripto paralara çevirme derdinde. Bunların hepsi girdiğimiz bu karanlık tünelin, sıkıntılı ekonomik durumun ortaya çıkardığı sonuçlardır. Bu insanlar böyle yapıyor diye ekonomi kötü olmadı. Ekonomi kötü olduğu için bu insanlar böyle davranış sergiliyor.

Yeni dönemde işverenlerin maliyetleri büyük oranda arttı ve artmaya devam ediyor. Bir işletmede, ortalama genel giderleri olan; personel maliyetleri, elektrik, doğalgaz, akaryakıt, kira (v.s) gibi kalemler de ciddi artışlar oldu. Burada en önemlisi personel maliyetleri yani maaşlardır.

2021 yılında asgari ücretin işverene maliyeti 4203 lira iken, 2022’de bu maliyet 5 bin 879 liraya çıkmış oldu. Yani sadece personel giderlerinde %40 civarında bir artış gerçekleşmiş oldu.

Bir yıl içinde, sanayide kullanılan doğalgazda %150 ve sanayi elektriğinde %182 gibi artışlar yaşandı. Geçen yıla oranla akaryakıtta %50 oranında artışlar gerçekleşti. Yine kiralardaki artışların Türkiye ortalamasının, %50 olduğu hesaplanıyor.

Bu arada emtia fiyatlarında yaşanan %100-150 artışları da düşünürsek; Ortalama bir işletmenin sermayesini %100 arttırması gerektiğini ve sabit maliyetlerinin aşağı yukarı %50 oranında arttığını göreceğiz.

Piyasaların bu artışlardan kaynaklı bir para arzına ihtiyacı var. İşletmeler için, duyurusu yapılan KGF kefaletli kredilerin büyük önemi var bu dönemde. Maliyet artışlarından ötürü kısa süreli işten çıkarmalar gerçekleşecektir. Ancak piyasa şartlarına göre yaz dönemi toparlanma sağlanabilir.

Sonuçta zor bir 2022 bizi bekliyor. Bu gün kontrolsüz büyüyen ve değişen kurun ateşi sönse de, 2022’nin ilk yarısında çok ağrımız, sızımız, stresimiz olacak. Ancak 2022’nin yaz aylarında nispeten rahatlama olacağı kanaatindeyim. Bu dert bizi öldürmez biraz süründürür.

Ayağa kalkmak için reformlar şarttır. Her şeye rağmen iş insanının umudu bitmez. Bu gemi yürüyecektir.

Tüm yazılarını göster