Yeni Ekonomi Modeli olarak adlandırılan modelin ne biçim bir şey olduğu pek açıklanmadı. Zaman zaman söylenenlerden çıkarsamalar yapmaya çalıştık. Söylenenler sıklıkla U-dönüşü içerince, çıkarsama işi bayağı zahmetli bir iş haline gelmişti. Çok şükür artık bu zahmete katlanmaya gerek kalmadı. Sonuçlara bakarak Yeni Ekonomi Modelinin ne olduğunu açıklamak mümkün artık: “Durgunluk-yüksek enflasyon-yüksek cari açık-bozulan gelir dağılımı” modeli olarak tanımlayabiliriz yeni modeli.
Dün üçüncü çeyrek GSYH verisi açıklandı. Beklendiği gibi bir çeyrek öncesine kıyasla GSYH yüzde 0.1 oranında azaldı. Öncü göstergeler son çeyrekte de bu eğilimin sürdüğünü gösteriyorlar. Dördüncü çeyrekte üçüncü çeyreğe kıyasla yüzde 0.4 civarında bir küçülme şaşırtıcı olmayacak. Dolayısıyla, GSYH’nin yılın ikinci yarısında yerinde saydığı anlaşılıyor (Grafik 1). Durgunluktan kasıt bu.
GSYH’den bir gün önce açıklanan Ekim ayı dış ticaret verisi, dış ticaret açığının rekora koştuğunu gösteriyor. Son on iki ayda tam 103 milyar dolara ulaştı. Dolayısıyla da cari açık artmaya devam ediyor. Enflasyonun yüksekliği malum; Aralık ve Ocak ayında geçen yılın yüksek enflasyonları çakacak ve bu nedenle yıllık enflasyon yüzde 50’lere düşecek diye seviniyoruz. Oysa yüzde 50 enflasyon da çok yüksek bir enflasyon. Gelir dağılımında bozulma ise açık: GSYH’den işgücünün aldığı payda azalma sürüyor.
İkinci çeyrekte aldıkları değerlere kıyasla GSYH’nin bazı alt kalemlerinde dikkat çeken noktalar da şunlar: Yatırımlarda küçülme var. Ancak bu küçülme makine-teçhizat alt kaleminde değil, inşaat yatırımlarında. Bu kadar eksi reel faizle krediye erişebilenlerin makine ve teçhizat yatırımlarını artırmalarından doğal bir şey yok. Yüksek riske ve belirsizliğe karşın. Sonuçta işlerin eninde sonunda toparlanacağı düşüncesi ile ‘sakın ha kaçırmayın’ faizi birleşince böyle oluyor. Üçüncü çeyrekte kamu tüketiminde çok yüksek bir artış var. Uzun yıllardır görülmemiş düzeyde bu yükseliş. Seçimler yaklaşıyorken bu eğilimin artarak sürmesi beklenir. Elbette döviz kuruna yukarıya doğru önlenemez bir baskı olmazsa bu bekleyiş geçerli. İhracat ise azalmış. Ne yazık ki bu eğilimin de sürmesi beklenir; Avrupa’da işler yolunda gitmiyor çünkü. Büyümeye katkı olarak bakıldığında ise, özel ve kamu tüketimi harcamalarının büyümeyi yukarıya çektiği, buna karşılık yatırımların, stok azalmasının ve ihracatın büyümeyi aşağıya ittiği belirleniyor.