Dünyada faiz indirimlerinin öne çıkacağı önümüzdeki dönemde bizim piyasada oyunun adı “carry trade” olacak.
“Carry trade” düşük faize sahip herhangi bir para biriminden borçlanarak, bu parayı yüksek faiz getiren başka bir ülkenin enstrümanlarına yatırarak yapılan ticarettir. Mesela faizin yüzde 2 dolayında olduğu Japon piyasalarından borçlanıp bu parayı yüzde 30-40’lı getiriler elde edilebilen TL tahvillere yatırmak bir carry trade örneğidir.
Alan memnun, veren memnundur. Yabancı yatırımcı başka bir piyasada bulamayacağı kadar yüksek bir getiriyi yakalamıştır. Biz ise ihtiyacımız olan dövizi bulmuşuzdur. Bana göre carry trade döviz ihtiyacı ve bağımlılığı olan bir ülkenin “taşıma su ile değirmeni döndürmesidir.”
Türkiye “carry trade”ciler için iyi bir yatırım adresidir çünkü dünyada faizin en yüksek olduğu birkaç ülkeden biridir ve uygulanmakta olan politikalar kurda yüksek bir artışı öngörmemektedir. Yani gelen carry tradeci ciddi bir kur riski taşamayacaktır. Böyle bir durumu ilk defa yaşamıyoruz. Bundan 15 yıl önce de Türkiye “carry trade”cilerin hedefindeydi. O zamanlar Güngör Uras, bir yazısında konuya bir “ütülme” boyutu bile kazandırmıştı. Rahmeti Güngör hocamız her zamanki hiciv üslubu ile “Şimdilerde dünyada Carry Trade oyunuyla ütülmeye en müsait ve de uzun süredir ütülmekten bıkmayan, kaybettiğinin farkında olamayan tek ülke Türkiye olduğu için, bu kuruluşların en fazla ilgilendikleri ülke Türkiye” demişti.
Güngör Uras sonra da carry trade sürecinin işleyişini şöyle anlatmıştı:
“Türkiye'yi "ütmek" için de bizim yurtdışında en iyi okullarda yetişmiş, en başarılı gençlerimizi çalıştırıyorlar. Açık anlatımıyla, bizi, bizim çocuklara "üttürtüyorlar". Londra'daki bizim dâhi çocuklar Japonya bankalarından borçlanıyorlar. Japonya'da faiz yüzde 0,50 oranında. Bu düşük oranın biraz üzerinde Japon parası alıyorlar. Japon parasını dolara çeviriyorlar. Krediyi ucuz al, pahalı sat dolara çevirdikleri parayı ABD'de yüzde 5 dolayında faize yatırsalar da kâr ederler ama, onların hedefi dünyada en yüksek faizi veren ülke... Dünyada yüksek faiz şampiyonu ülke hangisi? Tabii ki Türkiye.”
Güngör abinin bundan 15 yıl önceki yazısında çizdiği manzara bugün de çok farklı değil. Japonya’da borçlanma faizleri yüzde 2 dolayında seyrediyor. Japonya’dan borçlanan birisi bu parayı yüzde 4-5 getiri ile ABD piyasasında değerlendirerek para kazanabilir; ama yüzde 40 dolayında hatta daha üstünde getirilerle Türkiye’de değerlendirirse çok daha fazla kazanabilir. Eğer Türk lirası yatırım süresince çok fazla değer kaybetmezse rüyasında bile göremeyeceği bir kazanç ile bir süre sonra anaparasına dönebilir.
Güngör Uras 15 yıl önce “Merkez Bankası, TL'nin değerini düşük tutmak için aslanlar gibi mücadele verdiği ve bu konuda IMF'ye de yabancılara güvence verdiği için, devalüasyondan korkmuyorlar” diyordu. Bugün bir IMF güvencesi söz konusu olmasa da uygulanmakta olan program “zımni” de olsa bir kur güvencesi veriyor. Dünyadaki para bolluğu, gelişmiş ekonomilerde faizlerin düşecek olması, kredi notumuzun artması, bizdeki yüksek faizler ve Türkiye’de uygulanan programa ve “zımni” kur güvencesine olan güven nedeniyle uluslararası yatırımcılar için bir cazibe yaratılmış durumda. Kısacası; önümüzdeki dönemde biz bu “carry trade” meselesini daha çok konuşacağız. Bakarsınız Japon ev kadınları bile biriktirdikleri üç-beş yeni Türkiye’de değerlendirmeye başlarlar.