Yeni dönemde işe yabancılaşma

Dr. Hakan OKAY Helikopter Bakışı

Alman Filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel (1770-1831) “Yabancılaşma” kavramını ilk kez ortaya atmış bir idealist olarak, özneden bağımsız bir şey olamayacağını ve gerçeğin insana bağlı olduğunu ileri sürmüştür. (1)

Hegel ve onun takipçilerinden yine Alman Filozof Ludwig Andreas Feuerbach (1804-1872), yabancılaşmayı insanın kendi özünden kopması olarak tanımlamışlardır. Kelime anlamı itibarı ile yabancılaşma (İngilizce: Alienation; Fransızca: Alienatin; Almanca: Verausserung), bir şeyin veya kimsenin başka bir şeyden veya kimseden uzaklaşması, başka bir şeyle veya kimseyle olan fonksiyonel veya anlamsal paylaşımının sona ermesi durumunu ifade etmektedir. Kültürel yabancılaşma, mesleki yabancılaşma, dinsel yabancılaşma gibi farklı yabancılaşma biçimleri de günümüzün aktüel konularındandır. (2)

Yabancılaşmayı işletme açısından yorumlamak gerekirse, dünyaca ünlü Alman Filozof Karl Marx (1818-1883) yabancılaşma kavramını işçi ve ürün ilişkisinde şöyle yorumlamıştır: “İşçi ne kadar çok üretir, üretimi güç ve boyut anlamında ne kadar artarsa, o kadar yoksullaşır. Ürettiği meta arttıkça, kendisi daha ucuz bir meta haline gelir. İnsan dünyasının değersizleşmesi, şeylerin dünyasındaki değer artışı ile doğru orantılı olarak artar. İşçi kendi emeğine ve ürettiği ürüne, yabancı bir nesneye bağlı olduğu gibi bağlıdır. O yüzden işçi kendisini ne kadar işine katarsa, kendisine karşı ortaya çıkardığı yabancı, nesnel dünya o kadar güç kazanır, kendisi ve içsel dünyası o kadar yoksullaşır ve kendisine daha az ait olur.” (3)

Sanayi devrimi ile birlikte ortaya atılan bu kavram, gelişmiş ve gelişmekte olan toplumların en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza bugünlerde daha çok çıkmaktadır ve içinde yaşadığımız dönemde artarak devam edeceğini düşünmek yanlış olmayacaktır.

En değerli stratejik kaynak olan “İnsan Sermayesi” çağımızda giderek değeri fark edilen sosyoloji, psikoloji ve sosyal psikoloji tarafından irdelenmektedir. “Kas Gücünden”, “Beyin Gücüne” dönüşen ve Peter F. Durcker’ın tanımı ile “Bilgi İşçileri”nin işe bağlılıkları artırılmaya çalışılmaktadır.

Bilim ve teknolojinin, iş ve günlük yaşamın yaşamının her alanına girmesi, toplumu büyük bir hızla değiştirmeye başlamıştır. İnsanın çevresi, büyük bir teknoloji ve internet patlaması içinde kalmıştır. Bu patlama pek çok kişiyi doğadan uzaklaştırmış, geleneksel ve duygusal bağları koparmaya başlamıştır. Teknolojinin etkinleşmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte, insanlardan olan beklentiler de artmıştır.

Teknoloji diğer bütün güçler gibi toplumun moral yapısı ve normatif alanını etkilemiştir. Bu etki mekanik nesnelerin yol açtığı yeni bir tür bakış açısını toplumsal unsurlara taşımıştır. Yeni bakış açısı toplum merkezli anlamlandırma kalıplarının değişimine yol açmıştır. (4)

Saha çalışanlarının belirli zamanlarda katıldıkları, ancak ofis çalışanlarının alışageldikleri “Ofis Ortamı”, Bilgi İşçilerinin sürekli bir arada çalıştıkları, büyük zaman geçirdikleri, en verimli zamanlarını paylaştıkları birer “Motivasyon, Öğrenme, Deneyim, Aktarım, Algılama, Gelişim Merkezi” olmuştur.

Bu merkezler, toplantılar, kısa kahve sohbetleri, öğlen yemekleri, başarı veya başarısızlık paylaşımları, mesai sonrası yenilen yemekler, kutlamalar ve benzeri ritüeller ile çalışanların işe bağlılığını arttırmakta ve daha da önemlisi, Bilgi İşçilerinin “İş Aileleri” durumuna gelmektedir.

Birinci Sanayi Devriminden, Endüstri 5.0’a evrilen iş dünyasında, yani günümüzde “Yabancılaşma” kavramı bambaşka boyutlar kazanmaya başlamıştı.

Ancak Ocak 2020’den itibaren ve ülkemizdeki etkisini Mart 2020’den bu yana hissettiren Covid-19 Salgını teknolojiyi daha fazla iş hayatına entegre edilmesine yol açarken, Alman Filozofların 19. Yüzyılda ortaya attıkları “Yabancılaşma” kavramı, daha başka bir şekle evrilmiştir.

Bu kez “İşe Yabancılaşma” kavramı gündeme gelmektedir.

Yaşadığımız “Pandemi Dönemi”, ofis çalışanlarının evden veya uzaktan çalışma ortamından hizmet vermeleri ve bu sürenin an itibarı ile 5 ayı geçmiş olması, Bilgi İşçilerinin “İşe Yabancılaşmasına” neden olmaktadır. Burada bir parantez açarak; evden veya uzaktan çalışmanın mesai veya hafta sonu kavramlarını da esnettiğini, yönetici veya müşterilerin neredeyse 7/24 ulaşma talebi ile karşı karşıya kaldıkları da başla bir gerçektir.

Ofis rltüellerini yaşayamayan, yalnız başına çalışan insanların, iş ortamına döndüklerinde nasıl davranacaklarını bile unuttuklarını veya hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını fark etmelerini gözlemlemekteyiz.

“Yeni normal” olarak tanımlanan bu dönemde, çalışanların ofis ortamlarındaki davranışları kısıtlandıkça ve daha 6 ay önce birlikte geçirilen zamanlar ve geleneksel iletişim azaldıkça (Bir başka deyişle, değişime uğradıkça), “İşe Yabancılaşma” da giderek artacaktır. Bu durum kuşkusuz verimliliği düşürecek, işe bağlılığı azaltacak, çalışanların motivasyonunu düşürecek ve hataların artmasına neden olacaktır.

Henüz alışık olmadığımız bu durum karşısında, işletmelerin lider ve yöneticilerine, çalışanları motive etmek, (Sanal da olsa) bir arada tutmak, hedefleri sürekli hatırlatmak, iletişimi güçlendirmek ve buna benzer bir çok faaliyeti gerçekleştirmek gibi ekstra görevler yüklemektedir.

Başarılı bir lider veya yönetici, bu durum karşısında “Olayları seyrine bırakmak” yerine, aktif rol üstlenmekte, etkin ve verimli çözümler üretmek için girişimlerde bulunmaktadır. Bu ortamda inanılmaz derecede büyüyen işletmelerin, başarı öykülerinde sadece kendi sektörleri veya ürün ve hizmetlerine olan talep yoktur. Kurum içi çalışanların katkı ve verimliliğini arttıracak bir takım uygulamalar da söz konusudur.

Kaynakça

(1) Hegel, F. (2010). Ruhun Fenomenolojisi (Tinin görüngübilimi). İstanbul: İdea yayınevi. Horkheimer, M. (2002). Akıl tutulması (O. Koçak, Çev.). İstanbul: Metis Yayınları.
(2) Cevizci, A. (2010). Felsefeye Giriş, İstanbul: Nobel Yayıncılık.
(3) Marx, K. (1976). 1844 El Yazmaları: Ekonomi, Politik Ve Felsefe (K. Somer, Çev.).
(4) Nisbet, R. (1971). The İmpact Of Technology On Ethical Decision-Making. In J. D. Douglas (Eds.). The Technological Threat (pp. 39-55). Eglewood Cliffs, New Jersey: Prentice-hall.

Tüm yazılarını göster