Toplumu ve doğayı gözetmeyen kararlar şirketin itibarını olduğu kadar sürekliliğini de etkiliyor. Araştırmalar genelde şirketlerin ömrünü kısaltan temel etkenin kâr maksimizasyonu adına alınan yanlış kararlar olduğunu gösteriyor.
Bir şirketin topluma faydası mı var? Zararı mı var? Biliyor muyuz? Mesela bir tekstil şirketi… Pamuğunu Amuderya ve Sırıderya nehirlerinin arasındaki bölgeden temin ediyor… Aşırı su kullanımı yüzünden Aral Gölü’nü kurutuyor, bir yandan da ağır bir kimyasal kullanımı altında toprak ve insanlar zehirleniyor, insanlar kanser oluyor. Sonra şirket tekstil makinelerini kömürlü termik santralden gelen elektrik ile çalıştırıyor, işçilere geçinemedikleri bir asgari ücret veriyor, aşırı su kullanıyor ve atık suyunu da dereye boşaltıyor… Civar köylüler her seferinde ayaklanıp şikayet ediyor. Şimdi bu şirket fayda mı üretiyor, yoksa zararlı mı? Zararlı ise niye çalışmaya devam ediyor...
Kömür, petrol ve doğalgaz şirketleri insan için dünyanın sonunu hazırlayan fosil yakıtları üretiyorlar. Niye hala çalışmaya devam ediyorlar? Buna izin verdiğimiz için…
Peki niye izin veriyoruz? Çünkü bir tüzel kişilik olarak şirket üstelik ortakların sorumlulukları da sınırlı olmak üzere, iktisadi bir faaliyette bulunma hakkına sahip. Üstelik şirketin faydası kâr getirmesi ile ölçülüyor, hatta kar etmesi kanunen zorunlu tutuluyor.
Halbuki kar neredeyse günümüzde topluma ve doğaya zararın ölçüsü haline gelmiş durumda. 2019’da Türkiye’de en çok kâr eden şirketler Tüpraş, Türk Hava Yolları ve Petrol Ofisi. Yani fosil yakıt üreten, satan ve yakan...
Japonya’da bir şirket var, ismi ilginç: Kongo Gumi. Şirket 1400 yıldır hayatta, evet yanlış duymadınız, Hz. Peygamber’e Akabe biatlarının yapıldığı yıl kurulmuş, İslamiyet kadar eski bir şirket. Japonya’da lonca temelli şirketler bu kadar eskiyken ironik şekilde halihazırdaki şirketler kanunu 1861’de Alman ticaret kanununu temel alarak oluşturulmaya başlanmış. Yeni kanun sermaye yatırımı ve hissedarlar için kâr maksimizasyonu üzerine kuruluyken, Kongo Gumi gibi geleneksel Japon şirketleri yüzlerce yıldır ekonomik ve siyasi krizleri aşmalarını sağlayan bir değerler ve ilkeler silsilesine göre hareket ettiler. “Shokuke kokoroe” denilen bu ilkelerden bazıları diyor ki; müşterini dinle, ona saygıyla davran, en ucuz ve en dürüst teklifi ver, çalışanlarını gözet ve uzun vadeli tut, asla başkaları ile kavga ve rekabet etme, birisini utandırma veya böbürlenme, iletişimde dürüst ve saygılı ol.
Bunların arasında “en ucuz ve en dürüst teklifi ver” doğrudan, diğerleri ise dolaylı olarak kâr maksimizasyonuna karşı işleyen ilkeler ki bugün yazılsa, “doğaya zarar verecek işler yapma” da eklenirdi bu listeye. Toplumu ve doğayı gözetmeyen kararlar şirketin itibarını olduğu kadar sürekliliğini de etkiliyor. Araştırmalar genelde şirketlerin ömrünü kısaltan temel etkenin kâr maksimizasyonu adına alınan yanlış kararlar olduğunu söylüyor.
Sürdürülebilirlik diyoruz ya… Şimdi yeni bir şirketler kanunu yazsanız, nasıl yazardınız?