⸶Son yıllarda, Amerika’nın dolarla işleyen uluslararası ödemeler sistemini, dış siyasetini desteklemek için başvurulan bir araca dönüştürmesi ve direnen ülkeleri mahrumiyetlere uğratması, ülkelerde kendilerinin de bir gün yaptırımlara uğrayabileceği endişesi yaratmıştır.⸷
Kısa bir süre önce güney Afrika’da gerçekleşen BRICS toplantısı gerek BRICS üyeleri, gerek üyeliğe talip olanlar veya bu gelişmelere olumlu yaklaşanlar arasında tartışmaların devamına vesile oluyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ile ardından üye olan Güney Afrika’nın gruba katıldıkları dönemde bu ülkelerin hepsinin ekonomileri hızla gelişmekteyken, daha sonraki dönemlerde dünyadaki iktisadi koşullarda önemli değişiklikler meydana gelmiş, bazı yeni ülkeler yükselen ekonomiler listesine girerken, bazılarının gelişme hızı düşmüştür. BRICS’in ilk hedeflerinden biri dolar yerine uluslararası ödemelerde kullanılacak başka bir araç geliştirmek, böylece uluslararası ödemeler sistemini, tabiri caizse, de-dolarize etmekti. Günümüzde ise tüm üyeler, üyeliği arzulayanlar ve BRICS’i destekleyenler, ABD’nin İkinci Savaş sonrası kurduğu dünya iktisadi düzeninin değişmesini ister gözüküyorlar.
İster BRICS üyeleri, ister ona yakınlık duyanlar olsun, 1945 sonrası dünya ekonomik düzeninin daha ziyade sanayileşmiş, zengin ülkeler lehine, özellikle sistemi kuran ABD lehine işlediğini düşünüyorlar. Dünya Bankası ve IMF gibi kurumlara zengin ülkelerin hâkim olduğundan, dünya ekonomisinde meydana gelen değişikliklerin bu kurumların yapısına yansımadığından, dolayısıyla kurumların işleyişinde zengin ülkelerin sözlerinin, sahip olmaları gerekenden fazla geçtiğinden yakınıyorlar. Ancak, ABD’ye özel itirazları var çünkü tüm uluslararası ödemelerde onun parası kullanıldığı gibi, dolarla yapılan tüm işlemlerin Amerikan bankaları üzerinden yürütülmeleri gerekiyor.
Amerikan parası kullanmak ve işlemleri Amerikan bankaları üzerinden yapmak, Birleşik Devletlere haksız avantajlar sağlıyor. İlkin, dolarla yapılan tüm işlemler bir noktada Amerikan bankaları üzerinden yürütüldüğünden, bu işlemler üzerinden alınan komisyonlar onların kazanç hanesine yazılıyor. İkinci olarak, bu yoldan Amerika dost ve rakiplerinin her türlü uluslararası işlemini izleme ve kendi iktisadi ve ticari faaliyetini ona göre düzenleme fırsatını elde ediyor. Son olarak, Amerika’nın bastığı dolarların bir bölümünün üçüncü ülkelerin birbiri ile olan ticaretinde kullanılması ya da rezerv para olarak tutulması nedeniyle, bu paralar Amerika’ya talep olarak geri dönmüyor. Böylece Amerika uluslararası piyasalara giden bir miktar doları mal ve hizmet ithali için kullanırken, bunları bastığı paralarla adeta bedavadan tedarik etmiş oluyor.
Aslında dolar üzerine bina edilmiş bir uluslararası ödemeler sisteminin Amerika’ya bir takım faydalar sağladığı her zaman bilinmekle birlikte, sistemin sunduğu kolaylıklar ile alternatiflerinin doğuracağı zahmet ve maliyetler muvacehesinde, bunlar katlanılabilir görülüyordu. Ancak son yıllarda, Amerika’nın dolarla işleyen uluslararası ödemeler sistemini, Amerikan dış siyasetini desteklemek için başvurulan bir araca dönüştürmesi, direnen ülkeleri ise mahrumiyetlere uğratması, sistemin işleyişindeki tahmin edilebilirliği zayıflatmış, ülkelerde kendilerinin de bir gün yaptırımlara uğrayabileceği endişesi yaratmıştır. Çok iyi bilindiği üzere, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminden sonra Rusya’ya dolar transferlerine kayıtlar konduğu gibi, bu ülkenin Amerikan bankalarındaki rezervlerine Amerikan hükümeti el koymuştur. Hemen belirtelim ki, bu eylemler Amerikan hükümetinin girişimleri olup, Birleşmiş Milletler kararları niteliğinde olmadıkları için devletler hukukuna uygun oldukları da şüphelidir.
Uluslararası ödemler sisteminin Amerika tarafından pek de yüksek sorumluluk sergilemeyen bir şekilde kullanılması, alternatif sistemler arayışını tetiklemiştir. Bu girişimlerde BRICS de faaldir. Başta Hindistan ve Çin olmak üzere birçok ülke Rusya’dan tedarik ettikleri petrol ve doğalgazı tüketmekte; Rusya’ya ihracatlarını da arttırmak istemektedir. Anlaşıldığı kadarıyla, dolar kullanmamak için, bazı ülkeler sistemli bir şekilde olmasa da, Rusya’dan yakıt alımında ikili ilişkiler çerçevesinde ruble ve renminbi (yuan) kullanmaya başlamışlardır. Buna karşılık, doların yerini alacak bir ödeme aracı geliştirmek pek kolay gözükmüyor. Hatırlanacağı gibi, IMF’in uluslararası ödemelerde kısmen yararlanılacak Özel Çekiş Haklarını kullanıma sokma girişimi sınırlı kabul görmüştür. Ümitlerle yola çıkılmasına rağmen, Euro da doların yerini alamamıştır.
Beş orijinal BRICS üyesi tarafından altyapı yatırımlarını finanse etmek amacıyla kurulan Yeni Kalkınma Bankası’nın şimdi emekli olan yüksek seviyede bir yetkilisi bir sohbette bana kendilerinin uluslararası ödemelerde kullanılacak ortak bir para birimi projesi geliştirdiklerinden ancak bir üyenin karşı çıkması nedeniyle projenin ilerleyemediğinden bahsetti. Aynı kişi, mevcut şartlar altında renminbi’nin uluslararası ödemeler yapmak ve rezerv bulundurmak için kullanılacak ikinci birim olmaya aday olduğunu belirtti. Tahmininde haklı çıkabilir veya yanılabilir ama arayışların hızlandığı muhakkaktır. Ben, pek de uzak olmayan bir dönemde ikinci bir uluslararası ödeme aracının gelişeceğinden kuşku duymuyorum. ABD ise, bir cezalandırma aracı olarak kullanarak, doların uluslararası ödeme sistemindeki statüsünü zayıflatmaktadır.