Her yeniliğin başarılı olmasını bekleyemeyiz ama deneme cesaretini göstermek gerekiyor. Yoksa yakında bu pazarda olmayacaksınız. Dijtal dönüşüm rüzgarının başlaması ve onun ardından gelen pandemi süreci, kültürel olarak inovatif şirketlere doğru, acilen ilerlememiz gerektiğini gösterdi. Şimdi ise yine enflasyonist ortam, neredeyse ayakta kalmanın zorlaştığı bu süreçte, inovasyon odaklı, fark yaratan şirketlere dönüşümü aslında büyük bir zorunluluk haline geldi.
Genlerinde yenilik var
Boyner Grubu, bu anlamda pek çok açıdan Türkiye’de parmakla gösterilebilecek şirketlerden. Özellikle tüketiciye yönelik inovasyonlarda önemli işler yaptılar. Grubun kanında yenilik var, inovasyon var. Farklı düşünme var. Bu Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cem Boyner ve tüm ekibinin refleksi, var olma biçimi haline gelmiş. Her yeniliklerinde başarılı olmaları da gerekmiyor belki ama en önemlisi yaratma ve deneme cesaretleri çok önemli. Yapılanlar, bugüne kadar gerçekleştirilmiş olanlar, yolun bu çağ için doğru olduğunu da gösteriyor.
Yeni çözümler getiriyor
Yeni bir işe soyundular: “Boyner Now” oldukça iddialı bir iş… 90 dakikada teslimat, kapıda ödeme ve beden-renk alternatifleriyle bulunulan yerde deneme imkanı. Gerçekten devrimsel bir model. Çünkü e-ticaret’in çözemediği birkaç soruna direkt balıklama atlıyor. Zaten model de aslında Boyner’ın mağazacılık ve online deneyimlerinden çıkıyor. Nedir o sorunlar… Mağaza deneyiminde olduğu gibi, alma kararını motive etmek. İkincisi ise iade sorununu çözmek… Bir diğeri ise günümüz hız-mobil ortamında, bulunduğun yerde bu alışverişi hızlı bir şekilde tamamlamak.
Operasyonel bariyerler
Cem Boyner ile konuşurken operasyonun zorluğundan bahsettim. “Evet zor görünüyor değil mi? Ama biz altından kalkamazsak kimse kalkamaz. Bizim yapımız bunu gerçekleştirmek için çok uygun ve denememiz lazım, yeni bir dünyanın kapıları aralamak, rekabette ilerlemek için bunu yapmamız gerekli” diyor. Katılıyorum, kimsenin yapamadığını yapmaktan başka çare yok. Yoksa bir fark oluşmuyor zaten… Boyner ekonomiden bahsederken “Sanıyorum ‘V’ çıkışı maalesef olmayacak yavaş bir düzelme süreci olacak” diyor. Ama kendi sektöründe biliyor ki, ‘V’ çıkışlara ihtiyaç var.
Satın alma kararı ve iadeler
Operasyonel maliyetlerden söz ederken, iadeler ve karar süreçlerine tekrar değinerek, ”Yüzde 80 müşteri, sitede tam alacakken vazgeçiyor. Bu daha ürünü görmeden ödemeye geçme zorunda olması, emin olamamaktan da kaynaklanıyor. Bunu böylece aşabiliriz. Her motive ettiğimiz müşteri de bize gelir yaratır. Mağazalarımızda bunu yapıyoruz. Sürekli bir değişim ve dinamizm var. Her gün mağazalar tekrar kuruluyor. Bunu burada da yapabiliriz. Bir de iadeler çok yüksek yüzde 30’lara kadar çıkabiliyor. İşte bu maliyetleri da ortadan kaldırırsak, zaten gelir bacaklarımız oluşuyor. 100 milyon liraya yakın yatırım yapılmış ama hiç alt yapısı olmayan bir yapsa bunu yapamaz” diyor Cem Boyner. Ekip, teknik alt yapı, mağazalar Boyner’in kurgusu altında iş oluyor.
Bu proje için hazırlanmışız
“Bu zor iş deyip kesip atmak kolay”. Oysa bu modellerin ilerlemesi Türkiye ekonomisi için de önemli… Şimdiden bazı markalar “Gerçekten bunu yapıyor musunuz” diye sormaya başlamış. Tabii elemanların eğitimi ki onlara Boyner, “Müşteri temsilcisi” diyor. Çünkü adeta bir mağaza personeli gibi hareket edip, müşteriye hizmet sunuyor. Tabii onları yetiştirmek, elde tutmak kolay değil ama Cem Boyner “Yapacağız sonuna kadar’ diyor. Her şeyi de hemen yapacaklarını vaat etmiyorlar. ‘’Öğreneceğiz, eğiteceğiz, geliştireceğiz” diyorlar. Kurye tarafında ise Scotty ile anlaşmışlar, bu hem yeni bir girişime destek, hem de işin kendine ait olamayan tarafını uzmanıyla yapmak açısından güzel bir model olmuş. Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cem Boyner, “Çok büyük bir ekip ile uzun süredir bu proje için çalışıyoruz. Sıfırdan başlasak böyle büyük bir operasyonu hayata geçiremezdik. Tedarikçilerimiz, iş ortaklarımız ve geniş operasyon ağımız ile yıllardır sanki bu proje için hazırlanmışız”. Boyner Now’ın başarısı ekosistemi de etkiler, çok katkı yapar. Evet projeyi yakından takip edeceğim.
Arkas’ın sanat gemisi de hızlı gidiyor
Çok uzun zamandır Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucian Arkas ile karşılaşmamıştık. Alaçatı’da şahsi olarak açtığı otel Monreve Alaçatı’nın açılışında sohbet ettik. Otelin duvarları sanat eserleriyle süslüydü. Başka bir şey beklenmezdi. Tabii Arkas’ın sanata yaptığı katkı inanılmaz. Müzeler, restore edilen köşkler… Ekonomiden, lojistikten de söz ettik. Lojistikte pandemi ve sonrası süreçte grubun büyümesi de çok hızlı ama bugün biraz sanat yatırımlarından notlar aktarayım. Ben bazılarını kaçırmışım. Bunlar çok önemli değerler ve katkılar. Maalesef bu konudaki çabalar Türkiye’de çok yeterli değil. Konu kültür, dünyaya bakışla alakalı. Bu konu çok geniş bir konu ama sanat ve kültüre yapılan katkılar en kalıcı değerler… Arkas’a dönersek, 2011 yılında Arkas Sanat Merkezi’ni, ardından 2012 yılında Arkas Deniz Tarihi Merkezi’ni ve 2020’de pandemi koşullarında olmasına rağmen Arkas Sanat Urla’yı ziyarete açmış. Hepsi ücretsiz geziliyor. Arkas Sanat Urla’da 19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başına ait Avrupa resim ve heykel sanatına ait eserler, ayrıca Rönesans dönemi zırh ve duvar halıları var.
3 köşkü sanata kazandırıyor
Lucian Arkas bunun dışında nitelikli tarihi evler satın alıp sanat merkezi olarak İzmir’in kültür sanat ortamına kazandırmaya çalışıyor. İzmir’de restorasyonları devam eden üç ayrı köşkü de sanat merkezlerine dönüştürüyor. Bornova’da 6.5 dönümlük bir bahçe içinde yer alan 1770’lere ait Matthey Köşkü’nde Arkas Halı Koleksiyonu sergilenecek. Bunun yanı sıra Ayşe Mayda’nın yaşamış olduğu köşkün, yaklaşık 4 yıldır restorasyonu sürüyormuş. Orada da Arkas Resim Koleksiyonu’ndan Türk sanatçılara ait eserler sergilenecek. Buca’da ise eski İzmir Valisi Rahmi Bey’in köşkünü İzmir tarihi ile ilgili bir merkez olarak kente kazandırıyor. Ne bileyim daha ne olsun… Özellikle İzmir’in teşekkür etmesi gerekiyor.