Gökhan TURHAN
Kebabın bin yıllık tarihinin yanında henüz emekleme döneminde olan kayısı kebabını sizlere anlatmadan önce bu konuya değinmemin nedenini anlatmak isterim. Bildiğiniz üzere Anadolu’da her bölgenin, her kentin hatta her ilçenin farklılaşan mutfağı çoğu zaman da farklı isimlerle ama benzer lezzetlerle karşımıza çıkar.
Geçtiğimiz hafta yazdığımız analı kızlı çorbası-yemeği bunlardan biri. Türkiye’nin önde gelen, ekonomi gazeteciliğinin de duayen ismi çok sevgili Vahap Munyar hocamızın yazımıza olan tatlı itirazını almıştım. Hatta TİM Başkan Vekili Çetin Tecdelioğlu da dahil, Malatya’nın sembol ve önemli isimleri de biraz Adana ile özleştirdiğimiz analı kızlı çorbasının Malatya’ya ait olduğunun altını çizdiler.
Adanalı dostlarımız da kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar pek tabii. Ama beni en çok etkileyen de kentlerimizin birbirine dokunan mutfağımızı korumak adına attığımız bu güzel eleştiriler.
Yunanlı Türk mutfağına sahip çıkıyor
Zira geçtiğimiz hafta Yunanistan’ın ortalığı karıştıran iddiası, mutfağımızı korumak için verdiğimiz mücadelenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Bildiğiniz üzere daha önce baklavayı, cacığı, lokumu sahiplenen Yunanlı aşçılar, şimdi de kokoreç ve imambayıldının kendilerine ait olduğunu düşünüyor. Hoş; daha önce de pizzanın İtalya’ya ait değil, kendilerinin olduğunu düşünmüşlerdi…
Vahap ve Çetin Bey’ler gibi Malatya’nın iş ve medya dünyasındaki değerlerinin bu koruyucu adımları işte bu nedenle benim için değerliydi aslında. En büyük zenginliğimiz olan, binlerce yıldır biriktirdiğimiz hazinemiz yani mutfağımız, önemli isimler tarafından korunuyor ve sahipleniliyor.
347 milyon dolarlık ihracat
Gelelim Malatya’nın yeni yüzü kayısı kebabına... Özellikle kırmızı et ve tavuk etiyle birlikte kuşbaşı şeklinde şişlere takılan kuru kayısı olarak karşımıza çıkan bu kebap, Malatya’da çok tutulmuş durumda. Hatta çevre kentlere kadar uzanmış bu lezzetin ünü. Vegan vatandaşlarımız etsiz olarak da tüketiyor kızarmış kayısıyı. Günden güne değişen damak zevkleri listesine şimdi de ‘’Malatya kebabı’’ eklendi. Kayısı ile yapılan aşure, çerez, hoşaf, döner, tatlı, cezerye, yağ, reçel ve birçok türevinin yanında şimdi de “kayısı kebabı” revaçta.
Kayısı, Malatya’nın bir değeri değil sadece; sembolü. Çikolata, hoşaf, komposto, reçel derken kebabının da üretilmesi bu değeri katma değerli bir hale getiriyor.
Mutfağa dayalı bu inovatif fikirler, tarımı desteklerken bir yandan da ekonomi alanında bir markalaşma sürecinin de temel taşı oluyor. Çeşitlilik ve ürün ne kadar çok olursa, şehir ve bölge ile bağı daha da güçleniyor. Dünya kurukayısı üretiminin önemli kısmının yapıldığı Malatya'dan geçen yıl 115 ülkeye 90 bin 203 ton kurukayısı satılarak 347 milyon 905 bin dolar döviz girdisi sağlandı. Milyar dolara ulaşmanın en hızlı yolu da markalaşması, desteklenmesi ve en önemlisi tarafından korunması…