DÜNYA Gazetesi’ndeki 77. yazımda Se7en (Yedi) filminden de hatırlayabileceğiniz ‘yedi ölümcül günahı’ konuşalım mı? Bunlar, kişiler için olduğu kadar şirketler için de büyük tehlike!
BİR: KİBİR. 2007’de Apple yeni ürünü iPhone’u tanıttığında Nokia baş stratejisti ‘tıpkı bilgisayarlarda olduğu gibi, önce ilgi görecekler ama sonuçta ancak kısıtlı bir kesime hitap edebilecekler’ demişti. Nokia sektörün lideri olan 50 milyar dolar değerinde bir şirketti. Sonra ne olduğu malum. Nokia 2013’de 7 milyar dolara satıldı. Apple’ın bugünkü şirket değeri 2 trilyon doların üzerinde! ‘Kibir, şeytanın en sevdiği günahtır, çünkü diğerlerinin yolunu açar!’
İKİ: AÇGÖZLÜLÜK. Tükenmez bir hırsla ilerleyen şirketler değer zincirlerini (tedarikçiler, bayiler) küstürürler, müşterileri için yeterli değer yaratamazlar, iş yaptıkları sosyal ve coğrafi çevreyi tahrip ederler ve hatta kontrolü kaybedip kanunları çiğnemeye başlayabilirler. En iyi performansı göstermek bir zorunluluk ve başarı. Zıvanadan çıkarak etrafa zarar vermek ise ticareten, ahlaken ve bazen kanunen bir sorun!
ÜÇ: LÜKS. İşler iyi gitmiyor, tedarikçi borçları var, çalışanların alacakları birikmiş ama şirketin kapısında patronların son model araçları park etmiş… İş hayatımızda sık rastlanan bir manzara. Öte yandan Vehbi Koç’un bugün bile hatırladığımız mütevazı arabası, dengeli hayatı. ABD yatırım dünyasında sık kullanılan bir deyimdir: ‘yıllık raporun kağıdının kalitesiyle içindeki bilgiler ters orantılıdır’. Lüks göze batmaya başladıysa performansta sorun olması muhtemel!
DÖRT: HASET. Yan yana uzanan birbirinin aynı dükkanlar, hatta fabrikaları hepimiz biliriz. ‘Falanca kişi çok para kazanmış’ diyerek pek analiz yapmadan bir sektöre dalan firmaların sonu genellikle hüsran. Elbette başarılı örneklerden ilham almak ve cazip fırsatları değerlendirmek iş hayatının olmazsa olması. Ancak bir işe giriş motivasyonunu ve gerekli hazırlık yapılıp yapılmadığını iki kez düşünmekte gerek!
BEŞ: OBURLUK. Sürekli artan çalışan sayısı, ek bina ihtiyacı, yeni araç gerekliliği, revize bütçe… Bu konular sıkça önünüze geliyorsa şirketinizi hemen bir diyete sokmanızda yarar var. Yatırımcısı olduğum veya yönetim kurullarında oturduğum firmalarda uygulayıp yararını gördüğüm üç uygulama: harcama/ işe alım dondurma, tüm yeni harcamaların yönetim kurulu onayına tabi tutulması ve çalışanları sürece dahil eden tasarruf yarışmaları.
ALTI: ÖFKE. ‘Rakipleri batıracağım’ diye yapılan fiyat indirimleri, ‘kimse bizden büyük olamaz’ diye alınan yatırım kararları, sinirle kovulan emektar personel… ‘Öfke ile kalkan zararla oturur’ ve ‘keskin sirke küpüne zarar’ ikazlarının iş hayatındaki yansıması. Aman dikkat!
YEDİ: TEMBELLİK. Herkesin çok yoğun olması, kimsenin vaktinin bulunmaması, etrafta bir koşturmaca dönmesi sağlıklı faaliyet göstergesi değil. Ciddi meselelere kafa yormuyorsanız, istemediğiniz şeylerle yüzleşmiyorsanız veya zor kararlar almıyorsanız, şirketinizde ciddi bir yönetimsel/ zihinsel tembellik var. Hemen harekete geçin!