Türkiye’de ekonominin büyüme performansına, başka hiçbir ülkede olmadığı kadar çok önem verilir. Pek çok ülke için işsizlik ve enflasyon bizde olduğundan daha önemli ve önceliklidir. Türkiye kamuoyu için ise büyümenin kalitesi, yatırım ve istihdam yaratması, sektörel dağılımı, adil bölüşümü önemlidir elbette ama hızı hepsinden daha ön plandadır. Öyle olduğu için de, her çeyrekte açıklanan verinin detaylarından çok diğer ülkelerle kıyaslamasına öncelik verilir. İki hafta sonra açıklanacak 2022’nin ikinci çeyrek verilerinde de benzer şeyler göreceğiz. Nitekim sanayi üretim artışı ve ihracat performansının desteğiyle yine yüksek bir büyüme açıklanacak. Ama yılın kalanı için öncü işaretler bu dönemin sonuna geldiğimizi gösteriyor. İkinci yarıdaki büyüme, ilk yarıdaki gibi olmayabilir.
İhracat miktarı
Covid-19 sonrası dönemde ihracat, Türkiye ekonomisinin hızlı büyüme performansındaki başrol oyuncularından biri oldu. Her ülkenin olduğu gibi, Türkiye’nin ihracatında miktar ve fiyat belirleyicidir. Son iki yılda ihracatımız hem miktar bazında hem de fiyat bazında gelişim gösterdi. Fiyatlar dünya genelinde yükseldi. Sattığımız malların miktarında hiç değişiklik olmasaydı bile ihracatımız ciddi bir artış gösterecekti. Ancak ihracatçılarımız miktar bazında da performanslarını artırdılar. Miktar değişiminin altında hedef pazarların büyümesi yatar. İhracat yaptığımız ülkeler ne kadar iyi büyüme performansı gösterirlerse, ihracatımız da o denli yükselir. Son iki yılda bunu yaşadık. Ancak artık bu dönemin nihayete erdiğini söyleyebiliriz. Küresel ekonomi beklentilerden daha zayıf bir büyüme gösteriyor. Tahminler aşağı yönlü revize ediliyor. Nitekim diğer ülkelerin PMI verilerinde de bu zayıflamayı yakından görüyoruz.
İhracat miktarını iki kaynaktan izliyoruz. TİM ihracat verileri ile TÜİK’in ihracat miktar endeksi. Her ikisinde de son aylarda artış hızı yavaşladı. Hatta TİM verilerine göre son 3 ayın ikisinde ihracat miktarında azalış oldu. Yani yakın dönemde açıklanan ihracat artışlarını, büyük oranda küresel bazda fiyatların geçen senenin üzerinde olmasına borçluyuz. Bu sadece bizde değil, diğer ülkelerde de benzer şekillerde yaşanıyor. Ama net olan şu: Küresel ticaret de, Türkiye’nin de ihracatı da reel olarak yavaşlıyor.
İklim Endeksi
Diğer ülkeler demişken, ihracat iklimi endeksine dönelim. Bu, İSO tarafından ihracat yaptığımız ülkelerin PMI değerlerini ihracatımızla ağırlıklandırarak her ay hesaplanan değerli bir veri. Mantığı şu: “Türkiye’nin ihracatı hedef ülkelerin büyümesine bağlıdır. Bu ülkelerin büyümelerinin öncü göstergesi ise PMI verileridir. Hedef ülkelerin PMI verilerini ağırlıklandırarak, Türkiye’nin ihracatı hakkında kısa vadeli tahminler yapabiliriz.”
Tüm dünyada PMI endeksleri bir süredir geriliyor. Bu da ihracat iklimi endeksini aşağı çekiyor. Nitekim uzun bir aradan sonra Temmuz’da 50’ye indi. Muhtemelen önümüzdeki aylarda bir miktar daha aşağı gelecek.
Henüz doğalgaz krizi Avrupa’da sanayiyi fazla etkilemeye başlamadı. Kış aylarında Rus gazına bağımlılığı yüksek ülkelerde sanayi üretiminde gerilemeler hızlanabilir. Bu da bizim ihracatımız ve sanayi üretimimizi olumsuz etkiler.
Elektrik Tüketimi
Türkiye’deki elektrik tüketimi sanayi üretiminin ve dolayısıyla büyümenin kritik bir göstergesidir. 2020’nin ikinci yarısından itibaren güçlü bir artış gösteren elektrik tüketimi, Eylül 2021’den beri yavaşlıyor. Hatta son aylarda gerilemeler de görüyoruz. Elektrik fiyatlarındaki yükselişin, sanayideki kullanılan elektriğin meskenlerde kullanılan elektriğe kıyasla daha fazla artmasının elbette tüketim üzerinde etkileri olabilir. Ancak yine de elektrik tüketimi ile sanayi üretimi arasında yakın bir ilişki var ve tüketimdeki gerileme sanayi üretiminin ve dolayısıyla büyümenin de yavaşlayacağını gösteriyor.
Reel Kesim Güveni
Reel kesim güven endeksi her ay TCMB’nin sanayi kuruluşları ile yaptığı anketlere dayanarak üretiliyor. Endeks, sanayi üretim endeksi ile yakın hareket ettiği için anlamlı bir öncü gösterge.
Reel kesim güven endeksi son beş ayın üçünde geriledi, ikisinde değişmedi. Ancak son iki aydır yönünü aşağı çevirdi. Sanayi sektörlerindeki güven kaybı, üretimin de azalacağına işaret ediyor.
PMI
Önemli bir başka veri ise PMI endeksi. Endeks, Mart ayından bu yana 50’nin altında yani daralma yönünde değerler alıyor. Temmuz’da ise Mayıs 2020’den sonraki en düşük değerine indi.
Önümüzdeki aylarda Dünya ve Türkiye konjonktüründe köklü bir değişiklik olmaz ise PMI endeksi de 50’nin altında kalmaya devam edecektir.