Türkiye’de hisse senedi yatırımcıları haftalardır perişan durumdalar. Hem BIST 30 endeksindeki şirketlerde, hem de orta ölçekli firmalarda büyük düşüşler yaşandı. Tabii mevduat faizinden kaynaklanan dokuz haftalık fırsat maliyetini de düşünmek gerekiyor. Yatırımcılar borsa endeksindeki bu düşüş döneminde, yüzde 10 civarı ‘‘garanti’’ bir getiriyi kaçırdılar.
Türkiye’nin bir hikâyesi yok deniyor. Ekonomi politikasında eleştirilecek bir taraf her zaman bulunabilir. Maliye politikası daha sıkı olabilir. Yapısal reform ihtiyacı vurgulanabilir. Başka bir açıdan değerlendirmek istiyorum. Yabancı da olsa, yerli de olsa, fark etmiyor. Zaten yabancı fon yöneticisi de, analist de, bilgiyi Türkiye’deki insanlardan alıyor. Herkes bilgi kirliliğinden besleniyor. Komplo teorileri duymaya teşne oluyor. Birkaç hafta öncesine gidelim. Mehmet Şimşek istifa etti dedikodusu yapılıyor. İnsanlar “Böyle olacağını zaten biliyordum” havasına giriyor.
Reel sektör de, yatırımcılar da, önceki dönemin rahat politikalarına alıştılar. Sıkılığa kimse gelemiyor. Ekonomi politikasında, yakın geçmişteki sicilimiz parlak değil. Keskin dönüşler gerçekleşti. Rusya Merkez Bankası başkanı Nabiullina “Enflasyon beklentilerini kontrol altına nasıl aldınız” sorusuna, “Enflasyonu düşürerek” yanıtını vermişti. Enflasyonu gerçekten düşürene kadar, piyasalarda dönemsel türbülanslar yaşanacaktır.