Ekonomi gazeteciliğine başlayalı 40 yıl oldu ve periyodik olarak gündeme gelen konudur; yastıkaltındaki altını ekonomiye kazandırmak… Kriz zamanlarında, seçim süreçlerinde, enflasyon azdığında, bütçe açığı patladığında, hazinede para kalmadığında… Merkez rezervi tükettiğinde…
Dilimize bazı klişeler yerleştirmiştir bu öykü; “yastıkaltında şu kadar ton altın var…” Şu kadar tona örnek verelim; rahmetli Turgut Özal bunu ilk kez dile getirdiğinde “1500 ton” tahmini vardı. Sonra Rahmetli Adnan Kahveci; “ben sallayana kadar sen salla” derdi; “zaten bilsem, kayda alırdım…”
YASTIK ALTINDAKİ MİKTAR
Yastık altındaki miktara dair efsane; 5 bin tona kadar çıktı. Nitekim Cumhurbaşkanı bu altını ekonomiye kazandırmak için farklı araçları devreye alacağından söz ediyordu. Nedir bu farklı araçlar? Tuhaftır, bunu kimse bilmiyor. Öyle ki Erzurum Belediye Başkanı’nın dahi kendince fikri var.
Deniliyor ki vatandaş ziynetini, altın birikimini getirsin bankaya yatırsın, ona sertifika verelim, ekonomiye kaynak sağlayalım, düğünde filan gerekirse gelsin, kolyesini bileziğini taksın, sonra yine getirsin, bankaya yatırsın… Ya da bu kıvamda ve ciddiyette efsaneler, öneriler…
İKİ SORU İKİ CEVAP
Altının yastıkaltından çıkması altın fiyatlarına etki eder mi?
Altın fiyatları dolar kuru ve altının ons fiyatına göre belirleniyor. Bu iki faktörde bir değişim olmadıkça başka bir nedenden dolayı etkilenmesi beklenmemeli…
Ekonomi yönetimi neden böyle zor bir yönteme başvurdu?
Kaynaklarınız tükenirse, her türlü enstrümanı kullanmaya çalışırsınız. Bugün yaşanan da budur.
NOT
ALTIN KOLAY ELDEN ÇIKARILMAZ
Altın, güvensizlik endeksidir aynı zamanda… Doğum, düğün vesilesiyle azar azar alınır ve zorunluluk olmadıkça da elden çıkarılmaz. Ya tarla, ev, araba alacaksındır veya borç ödeyeceksindir. Aksi halde hanımdan düğünde takılan bileziğini istemek, üzerinde son derece düşünülmesi gereken öneri olur.
Aslında altını ekonomiye katacak olan tek enstrüman, güvendir. Eğer yastık üstüne güven duymuyorsa altın; yastıkaltından çıkmaz. Ne sertifika ne bankada altın hesabı ne de “kamuya ver, ekonomiye kaynak olsun” gibi öneriler, fazlaca ciddiye alınmaz.
Alınmaz da biz mi ciddiye alıyoruz ki aynı sakızı sürekli bize çiğnetiyorlar? Savaş, ülke bekası söz konusu olduğunda alyansını dahi devlete verecek kadar kadirşinas halk, yıllar boyu “zor-tas, KEY” gibi dümenlerle dolandırılmışken neden altınını güvenmediği bir yönetime teslim etsin?