Yaşanan dönüşüm “kalite” kavramını da yeniliyor

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Yönetim Kurulu Başkanı Görgün Özdemir, “Ekonomide, teknolojide ve sosyal yaşamdaki değişmelere göre ‘kalite’ konusu da kendisini yenilemeye devam edecek” diyor.

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

EFQM Modeli; Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı tarafından sanayi ve akademisyenlerden oluşan bir grup tarafından geliştirilerek 1991’de tüm dünyaya duyurulmuş bir yönetim modeli. Model; sürdürülebilir değer yaratma, dönüşümü yönlendirme, paydaş bağlılığı gibi uygulamaları öne çıkarıyor. Bir yönetim aracı olarak 1992 yılından bugüne KalDer ve üyeleri tarafından benimsenen bu model, iş yapış süreçlerini ciddi bir şekilde etkileyen pandemi döneminde dahada önem kazandı.

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Yönetim Kurulu Başkanı Görgün Özdemir, EFQM modelinin, salgın sürecini bir gelişim ve farkındalık fırsatı olarak değerlendirmek isteyen tüm sektör profesyonellerine katkı sunduğunu ifade ederken, “kalite” arayışının geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte hep var olacağına dikkat çekiyor. Özdemir’in yorumları şöyle:

EFQM modelinin faydalarını pandemide gördük

“Ekonomide, teknolojide ve sosyal yaşamdaki değişmelere göre ‘kalite’ konusu da kendisini yenilemeye devam edecek. KalDer olarak bizim amacımız tüm bu aşamalarda sürdürülebilir değer yaratmak. EFQM Modeli “Toplumla, çalışanla, müşteriyle, tedarikçilerle güven verici bağ ve iletişim kurulmasının önemli” olduğuna dikkat çekiyor. Modeli uygulayan kurumlarda; strateji geliştirme, performansı yönlendirme ve risk yönetme kriterleri ile olumlu etkilerini salgın döneminde gördük. 2021 yılında daha çok kurumun bu modelle tanışması için modelin Türkiye’de daha çok yaygınlaşması için çalışacağız. Tüm eğitimlerimizi ‘KalDer Akademi’ çatısı altında toplayarak, paydaşlarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerek geleneksel gerek online ortamlarda sürdüreceğiz. Sürekli gelişim ve üstün başarıya ulaşma amacını güden tüm birey ve kuruluşlar için etkili ve karşılıklı etkileşimi özendiren dinamik bir platform oluşturduk. 4 şubemiz, 4 temsilciliğimiz ve genel merkezimiz; 2 bin üyemiz ile iş dünyasında kabul görmüş Avrupa Kalite Yönetim Vakfı EFQM’in iş ortağı bir sivil toplum kuruluşuyuz. Böyle dönemlerde şirketler genellikle kabuğuna çekilir, KalDer özelinde baktığımızda bizim üye sayımız, özellikle mart ayından sonra hızla arttı. Toplamda 2020 yılında 138 yeni üye KalDer ailesine katıldı, bize güç kattılar. 2020 sonlarına doğru Avrupa’nın en etkin yönetim kongresi olan Kalite Kongresi’nin 29’uncusunu ‘Yeni Yönler ve Ufuklar’ teması ile gerçekleştirdik. Yurt içinden ve yurt dışından 90 konuşmacıyı ağırladık. ‘Salgın ve salgın sonrasında Türkiye’nin fırsatları nelerdir?’ konusuna odaklandık.”

Kriz senaryolarının öncelikleri değişti

“COVID 19 ile tüm hayatımız değişti. İş dünyası süreçlerini salgın koşullarına göre yeniden düzenlemek durumunda kaldı. Üretim sektörü, kısa sürede tedbirlerini aldı, önlemlerle iş yapış şekillerini düzenledi ve şu an ekonomiye, kalkınmaya değer katmaya devam ediyor. Bu dönemde kurumlar için kriz yönetimi planının ne kadar önemli olduğunu ve bundan sonraki kriz senaryolarında; salgın, afet gibi yaşamsal konulara yönelik aksiyonların mutlaka bulundurulması gerektiğini öğrendik. Diğer yandan salgının devamı nedeniyle halen kapalı olan işletmeler var. Hizmet sektöründe zorunlu olarak kapalı firmaları yeni teşvik paketleri ile desteklemeye devam etmeli. Bu dönemde, toplumda dayanışmanın ne kadar arttığını gördük. Toplum olarak birlik ve dayanışma içerisinde olmayı artırırsak, sağduyulu ve destek içerisinde olursak, geride bıraktığımız zor yılın olumsuz etkilerini azaltabiliriz diye düşünüyorum. Bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle toplumsal ve ekonomik alanlarda köklü değişim ve dönüşüm yaşandığını biliyoruz. Pandemi ile dijitalleşme hem işte hem sosyal anlamda hepimizin ortak konusu oldu. 2020’de pek çok farklı firma ve yeni iş yapış şekilleri hayatımıza girdi. Rekabet koşullarının, uygulanabilirliğin, verimliliğin doğru ölçümü ile gelecek stratejilerimizi belirleyebiliriz. İş yapış şekillerinin, tüketim alışkanlıklarının hızlı değişimi, inovatif fikirlerin sürdürülmesi, yetenekli ve gelişime açık gençliğe fırsat verilmesi ile bu yatırımların olumlu dönüşleri 2021 yılında ve sonrasında görülecek.”

“GençKal” geleceğe yaptığımız en büyük yatırım

Son dönemde yapılan araştırmalar, gençlerin gelecek beklentilerinde diğer yaş gruplarına göre daha olumsuz olduğunu, kendilerini şanssız hissettiklerini ortaya koyuyor. Gençler için farklı işler yapmak gerektiği kesin. KalDer’in de bu konuda önemli çalışmaları var. Şöyle anlatıyor Görgün Özdemir: “Gençler geleceğimiz. O yüzden mutlaka destek olmalı, yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz. KalDer bünyemizde GençKal adıyla bir gençlik topluluğumuz var. Bu topluluk kalite ve çağdaş yönetim anlayışını öğrenip içselleştirecek, liderlik niteliklerine sahip üniversite öğrencilerinden oluşan gönüllü bir topluluk. GençKal’ı, KalDer’in geleceğe yaptığı en büyük yatırım olarak görüyoruz. Topluluk, şubelerimizin olduğu bölgelerde de yapılanmaya sahip. GençKal üyesi öğrencilerimizin katılımıyla çeşitli konularda eğitimler, firmaları tanımalarına yönelik teknik geziler düzenliyoruz. İş dünyası ile buluşturuyor, staj olanakları sağlıyoruz. 2020’de GençKal öğrencilerimiz arasında bir yarışma düzenledik. “Sürdürülebilir kentleşme nasıl olmalıdır?” diye sorduk. Bu sorunun yanıtlarını içeren iki önemli proje derece aldı: TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin, “Elektrikli otobüslerin şehir içi ulaşıma entegre edilmesi”, bir diğeri ise Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin “Güvenli şehirlerde emniyetteyiz” projesi.

Tüm yazılarını göster