Pera Müzesi'nin geçtiğimiz günlerde önemli bir sergi açıldı. Sergi, "Kristal Berraklığı" ismini taşıyor ve küresel şeffaflık, insan-toprak ilişkisi, salgın sürecinde oluşan yeni bedensel davranışlar ve bunların medyadaki yeri gibi konulara odaklanıyor.
Serginin ilk adımları, 2 yıl önce atılmaya başlanmış. Serginin küratörü Elena Sorokina başlangıçta Paris’teki Mineral Müzesi koleksiyonu ve kristal ekseninde düşünüyormuş sergiyi. Tabii ki COVID-19 evrensel salgınını o da bizler gibi hayal bile etmiyormuş. Ancak salgınla birlikte proje, geçen süreçte çıkış noktasından yavaş yavaş dönüşüp evrilerek halen sergilenen haline dönüşmüş.
Gelelim kristale. Neredeyse kusursuz saydamlıktan tam matlığa kadar farklı özellikler taşıyan kristaller sanattan büyüye, teknolojiden şifacılığa pek çok alanda kullanıldığını biliyoruz. Bilim insanları, canlı olmasalar da kristallerin genellikle “büyüdüklerini” söylüyorlar. Yaşayan pek çok organizma da kristal üretebiliyor. Eski kültürlerde kristaller ve mineraller duyuları olan varlıklar gibi görülüyormuş. Kristaller, canlı ve canlı olmayan, organik ve inorganik madde arasındaki geçirgen sınırlar için mükemmel bir metafor.
İşte sözünü ettiğim kristalleri ve canlı maddelerini çıkış noktası olarak alan Kristal Berraklığı sergisi, sembolik kullanımların ötesine geçmeyi hedefliyor. Sanatsal, küratöryel ve kurumsal çalışmaların üretim, sergileme ve geri dönüşüm süreçlerindeki çok çeşitli ilişkilerle sınırlı bir ekosistem yaratmayı amaçlıyor.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol Kristal Berraklığı’ndan söz ederken “Sergide, güncel sanatın ülkemizden seçkin isimlerinin yanında, Alman, Amerikalı, Rus ve bir bölümü Afrika kökenli Fransız sanatçılar da yapıtlarıyla yer alıyor. Sanatçılar, yapıtlarıyla, dayatılan küresel üretim sistemini, ekolojik bir duyarlılıkla ve eleştirel bir bakışla sorguluyor. Sergide yer alan yapıtların çoğu, bu zor zamanlarda, küçük yerel gruplarla dayanışma içinde üretildi, nakliyeden olabildiğince kaçınıldı, üretimde geri kazanılmış materyal kullanımına önem verildi, projenin çevreye olumsuz etkilerini olabildiğince azaltacak bir yaklaşım benimsendi. Sonuçta, ortaya küresel şeffaflık, insan toprak ilişkisi, salgın sürecinde oluşan yeni bedensel diller, davranışlar gibi konulara odaklanan ilginç bir sergi çıktı. Özellikle bu zor zamanlarda, yaşamınızdan sanat eksik olmasın” diyor.
Serginin küratörü Elena Sorokina ise başlangıçta saydamlık ve matlık, toprak ve büyüme kavramlarından yola çıkan Kristal Berraklığı projesinin, pandemiyle birlikte ekolojik küratörlüğü daha da fazla odağına alan bir sergiye evrildiğine dikkat çekiyor. Sorokina’ya göre büyüleyici görüntüsüyle tarih boyunca insanları etkisi altına alan kristal imgesinden yola çıkan sergi, günümüz küresel sorunlarını sanat eserleri aracılığıyla yeniden sorgularken, üretim sürecinde projelerin daha sürdürülebilir kılınmasını sağlayan ekolojik uygulamaları benimsiyor. Bu ekosistem, yapıtların yerel ve iş birliğine dayalı üretimi, yaratıcı geri dönüşüm stratejileri ve sanatçıların daha az seyahat etmesi gibi karbon ayak izini azaltmaya yönelik yöntem ve araçların klasik bir sergi formatı çerçevesinde, yerel ve uluslararası sanatçıların yer aldığı bir müze sergisi içinde uygulanmasına yönelik bir deneme niteliği taşıyor.
Bruno Latour’un Ayağımız Yeryüzüne Bassın ve Byung-Chul Han’ın Şeffaflık Toplumu adlı kitaplarının, serginin itici gücü olduğunu belirten Elena Sorokina, bu iki düşünüre atıfla “Yeryüzünü ‘etkin, yerel, sınırlı, duyarlı, kırılgan, titreyen ve kolayca rahatsız edilebilen bir kılıf’ olarak görmeliyiz” diyor ve ekliyor:
“Bugün herkes her şey hakkında bilgi edinebilir. Her şey -ve herkes- şeffaf, örtüsüz ve ifşa edilmiş durumdadır. Ne var ki şeffaflığın karanlık bir tarafı da vardır ve biz farkına bile varmadan matlığa dönüşebilir.”
Farklı coğrafyalardan 20 sanatçının eserlerini bir araya getiren sergi, 7 Mart 2021’e kadar Salı’dan Cuma’ya 11.00-18.00 saatleri arasında gezilebiliyor. Müze Cuma günleri 16.00-18.00 arası tüm ziyaretçilere, Çarşamba günleri ise “Genç Çarşamba” kapsamında tüm öğrencilere ücretsiz! Hafta sonları uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olan yabancı ziyaretçiler ayrıca, Cumartesi 11.00-18.00, Pazar günleri ise 12.00-18.00 saatleri arasında müzeyi ziyaret edebiliyorlar.