Yapay zekânın çevrimini chip-laptop-veri merkezi ekseninde ele aldıktan sonra bu yazıda yazılım ve telekomünikasyon taraflarına değineceğim. Bir önceki yazımda işler, harici etken olarak yapay zekânın teknolojik altyapısının enerji verimliliği ve politikaları ile ilişkisine bağlanırken yeni bilinmez belirleyici ABD seçimlerinin etkisi olacak.
Google’ın arama motoru belirli bir algoritmaya göre karşınıza sonuçlar çıkarır. Algoritmanın ne şekilde olduğunu bilen biri bunun tarafsızlığından kolay kolay şüphe edemez. Ancak reklamlar bütün işi değiştirir. Siz bir havayolu şirketinin adı ile örneğin uçak bileti almak için arama yaptığınızda adını yazdığınız şirket değil de onun biletlerini satan bir aracı şirket reklam veren önceliği ile karşınıza çıkabilir.
Telif hakları işin içine girdiği için farklı bir ekonomi işleyen YouTube ise sizi reklamsız aboneliğe geçmeye ikna etmek için ve tabii ki kârlı bir operasyon gerçekleştirmek için şarkı araları da dâhil olmak üzere reklam yerleştiriyor. Ancak bu reklamların arasında Opera tarayıcısını kurarak içeriğe reklamsız ulaşmanın reklamı da var.
Biz Türkiye’de bilmek yerine inanmaya dayanan bir model içinde taraftar olarak yaşamaya alıştığımızdan bu sistemleri algılamaya gereken ilgiyi göstermiyor ve zaten anlamayıp her zaman manipüle edilmeye hazır biçimde bekliyoruz. Bunları anlatmamın nedeni, yapay zekâ ile ilgili yazacaklarıma altlık yapmak.
Kendiniz yeterince zeki değilseniz ve yapay zekâ ile anlaşacak kadar dilinden anlamıyorsanız, yapay zekâ çağında ayakta kalmanız zor olacak. Basit bir örnek vermek gerekirse, ABD seçim sonuçlarının takibine atıfta bulunmak isterim.
Kripto para dünyası, ABD seçimlerini Cumhuriyetçi Donald Trump’ın kazanmasının kriptoparaları uçurmasını bekliyordu. Seçimin bir gün öncesinde iki uzman kardeşimizin bu konudaki kehanetlerini dinleme fırsatım oldu. Dijital dünyada kesintisiz biçimde işlem yapmak mümkün olduğundan yatırım yapacaklara faydaları olduğunu ve bir etki yarattıklarını sanıyorum. Ancak benim asıl merakım, Trump’ın kazanmasının Blockchain ve yeni nesil telekomünikasyon şirketleri üzerindeki etkisi olurdu. Yapay zekâ kullansam, bu konuda yorum isterdim. Bunu yaparken de teknoloji ve finans kadar uluslararası ilişkiler bilen birinin oturduğu bir masada yapay zekâyı dijital ve gelecekte belki de fiziksel olarak aramızda görmek isterim.
Gece yatarken televizyonda ABD seçimlerini izlemek için stüdyolar kuruluyordu. Bu türden bir heyecan taşımadım. Sabah altıda kalktığımda telefonumu elime aldım; iPhone’daki Google ikonuna tıkladım. Karşıma Volkan Demirel’in duygusal ayrılığı ile ilgili bir başlık çıktı:TV100’de yorumculuğu bırakmış galiba ama yanıltıcı olmayayım çok dikkatli bakmadım. ABD seçimleri ile ilgili sorgulama yaptığımda Trump’ın 30 karar verici delege kadar önde olduğunu gördüm. Yazıyı erteleyip biraz daha kestirmeye karar verdim.
Saat 9:00’da belirlenen delege sayıları artmıştı ama Trump farkı koruyordu. Bu sonuca ulaşabilmek için yine arama yapmam gerekti. Karşıma ilk haber olarak Novak Djokovic’in sakatlığı nedeniyle İtalya’da (yanılmıyorsam Torino) dünyanın en iyi sekiz tenisçisini buluşturacak turnuvadan çekildiğini açıklaması çıkmıştı. Bir önceki aramam ve Gmail’de Associated Press (AP) bültenlerini takip etmem Google’ın beni ABD seçimlerine yönlendirmesi için yeterli olmamıştı.
Bunun bir yanlı tavır (bias) olduğunu yazacak halim yok. Ancak ben önyargılı bir insan olarak Demokrat Kamala Harris’in Microsoft ile birlikte en büyük bağışçısı olan Google’da (ya da Alphabet) seçim sonucuna böyle bir duyarsızlık olmasını, Trump’ın kazandığı şeklinde yorumladım. Bundan sonra Trump’ın bu ikisi ile karşılaştırılamayacak kadar düşük kalan bağışçısı Walmart’ın yapay zekâ alanında yapacaklarını da takip edeceğim.
Trump’ın kazanmasının ardından Doğu-Batı çatışma hattının Çin’e daha fazla yaklaşması beklentisi, birazdan Huawei ve 5.5G konusunda aktaracaklarımı da siyasi dengeleri takip ederek değerlendirmeniz uyarısını yapmamı gerektiriyor. Trump’ın Amerika’yı yeniden şanlı hale getirirken Çin’e nasıl davrandığını biliyoruz. Birazdan Harris’in büyük destekçisi Microsoft’un yapay zekâ ile ilgili yaptıklarını da bu dengeyi ekleyerek okumanızı tavsiye ederim.
Son olarak iki noktaya işaret edeyim. Birincisi, reaktif tarafta: Finansal Forum gazetesinde çalışırken dış haberci olarak dünyayı çok iyi takip ediyordum. Elimin altında, sonrasında hiç sahip olmadığım kadar güçlü bir haber akışı altyapısı vardı. Bazen onların enformasyonu ile onlara yorum atlatıyordum. Irak Savaşı sırasında iş ortağı olduğumuz New York Times sahadan enformasyon geçti. Ben de buradan yola çıkarak bir şeyin olacağını yazdım. Gazete yönetimi, diplomatik açıklamalara bakıp benim iddiamın çok iddialı olduğunu düşündü. Bir gün sonra New York Times aynı yoruma yer verince ve dahası o yönde gelişmeler olunca çevirmene çevirtip o New York Times’daki o yazıyı koyduk. Aynı yönetimin yediği ikinci gol, uluslararası finans şirketlerinin raporlarından haber yapmaktı. En sonunda Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Çırnaz, “bu raporlara değil Kapalıçarşı’ya bakın” diye zorladı da muhabir gönderip kur hareketleri anlamında daha doğru piyasa haberleri yapabilmeye başladık. Bu birikim ve beceriyi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte piyasayı anlamak için Sultanhamam’a işaret etmesinde de gördüm.
Bununla birlikte yapay zekâ ile yaşama yeterliliğinizi ölçme anlamında başka bir lidere işaret etmek istiyorum. Mustafa Kemal, Çanakkale kara savaşı stratejisini belirlemek için sahayı gezerken Conk Bayırı’nı keşfettiğinde buranın adının ne olduğunu, savaş öncesinde çok yakında yaşayan çavuşuna soruyor. Çavuş, “bu önemsiz yere” bir isim vermediklerini ve “bayırlık” dediklerini söylüyor. Atatürk 1881-1919 filminden öğrendiğim bu durumun devamı Mustafa Kemal’in Nuri’ye (Conker) orayı işaretlemesini söylemesi oluyor. Conk Bayırı daha sonra Çanakkale Savaşı’nın kilit noktası oluyor ve savaş orada kazanılıyor. Bunları anlatmamın nedeni, önemli olanın yapay zekânın ne yaptığı değil, sizin onu bir şey yapmak için kullanma hedefinizin olması. Kısacası, yukarıda bahsettiğim, yapay zekâ ile bir masada bir araya gelme konusu aslında Gazi Mustafa Kemal’in sofrasında yer almak şeklinde somutlaşıyor. Bunu anlamayı size bırakıp, ABD’de Kamala Harris’e destek veren ABD merkezli global şirket Microsoft’un yapay zekâ ve Trump’ın hedeflerinin önünde engel olarak görüp hedef aldığı Çin merkezli global şirket Huawei’nin 5.5G konusunda yaptıklarını aktararak bitirmek istiyorum.
Microsoft, hissesinin değer artışı ile de beslenen finansal gücünü kullanarak yapay zekâ konusunda belirleyici bir konum elde etmeyi planlıyor ve bu planını gerçekleştiriyor. Microsoft CEMA Bölgesi Genel Müdürü ve CTO’su Mark Chaban, “Teknoloji inovasyonu besliyor. Geçen yıl Ar-Ge'ye 29,5 milyar dolar harcadık. Dünya çapında 300'den fazla veri merkezimiz var. Microsoft Azure, dünyanın en büyük üçüncü süper bilgisayarı ve bulut için de en büyük süper bilgisayarı. 2030 yılına kadar yapay zeka teknolojisinin küresel gayri safi hasılaya 15,7 trilyon katmasını bekliyoruz” şeklinde konuşuyor.
Microsoft Güney ve Doğu Avrupa Genel Müdürü Kristina Tikhonova ise, "Yapay zeka, çalışan ve müşteri hizmetlerini iyileştirerek, iş süreçlerini optimize ederek ve inovasyonu teşvik ederek endüstrileri yeniden şekillendiriyor" derken 18 aylık üretken yapay zekâ benimseme sürecinde endüstri liderlerinin yapay zeka yatırımlarından yüzde 350 yatırım getirisi sağladığını belirtiyor.
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, “Son üç aydır Microsoft’un çok daha rasyonel ve net bir yapay zeka stratejisi oluşmuş durumda. Bunun üç ayağı var: Birincisi tüm Microsoft ürünlerini yapay zekayla entegre hale getiren Copilot ürünlerimiz; ikincisi şirketlerin ve yazılımcıların üzerinde kendi yapay zeka uygulamalarını geliştirebilmeleri için yarattığımız Copiot stack, yani uçtan uca yazılım geliştirme platformumuz; üçüncüsü ise yapay zeka destekli tüm ürünlerimizin üzerinde en etkin şekilde çalışacağı bir donanım referans platfmu olan Copilot + PC. Yapay zeka teknolojilerini bu vizyonla tüm paydaşlarımıza ulaştırıyoruz. Dünyadaki Fortune 500 şirketlerinin yüzde 60’ının Microsoft 365 Copilot kullanıyor olmasından gurur duyuyor ve bu kullanımların her anından feedback aldığımız için ürünlerimizi nasıl geliştirebileceğimize daha sağlıklı karar verebiliyoruz. Türkiye’nin en büyük 100 şirketinin yarısı yapay zeka uygulamalarını kullanmaya başladı. Bizim de başlıca amacımız, organizasyonların yapay zekayı bir kaldıraç olarak kullanmasını destekleyerek Türkiye’nin dünya ekonomisinde hak ettiği yere gelmesini sağlamak” diyor. Adeo, Akbank Teknoloji, DTech Cloud, Este Bilişim, KoçSistem, Noventiq Makronet Arena, Nephos AI, Netaş, PwC ve Vodafone şeklindeki sponsor listesi bu yaygınlaşma hedefindeki diğer güçlü oyuncuları sıralıyor.
Bütün bu ifadelerin yanında gündem, bu işin gideceği coğrafyayı ortaya koyuyor. Microsoft etkinliğinde, AI ve siber güvenlik, AI çağında modern çalışma, sağlık sektöründe verinin ve AI’ın gücü, moda sektöründe yaratıcı AI ile inovasyon, Windows 11 cihazlarıyla yeni AI çağına giriş, AI dönüşümünü hızlandırma ve Microsoft 365 Copilot’ta 2. dalga gibi konular ele alınıyor. Bu da büyük resim ve bu resimde Huawei’nin söylediklerinin de altını çizmek gerekiyor.
10. Ultra Genişbant Forumu'nda (UBBF 2024), Huawei Yönetim Kurulu İcra Direktörü ve ICT Altyapı Yönetim Kurulu Başkanı David Wang’ın “tüm zekâ” tanımlamasını yapması ve bunda Ultra Genişbandın oynayacağı role işaret etmesi kritik önem taşıyor. Buradaki kritik bir unsur da teknolojik yenilik ve iş kuluçkası olarak tanımlanıyor.
Bültende “Dördüncü Sanayi Devrimi (Sanayi 4.0), yapay zekâ sayesinde hızla ilerliyor ve yapay zeka küresel ekonomik büyümenin başlıca itici gücü haline geliyor. Yapay zekânın yaygın ticari kullanımı hızlanıyor ve kişisel kullanım, kurumsal verimlilik ve akıllı evler için yeni uygulamalar birçok pazarı altüst ediyor. Ayrıca kapasite, gecikme süresi ve mimari açısından iletişim ağı yükseltmelerini de yönlendiriyor” ifadesi kullanılırken Wang’ın şu ifadelerini yer veriliyor: “Huawei iki alana odaklanarak inovasyon yapmaya devam etti: AI için UBB ve UBB için AI. Yapay zeka için UBB kapsamında yaptığımız inovasyon, ultra büyük bant genişliği, deterministik düşük gecikme süresi ve ağ mimarisine dayanmaktadır. Elde ettiğimiz ağ kapasitesi iyileştirmeleri, taşıyıcıların işlerini büyütmelerine yardımcı olacak daha yüksek kaliteli yapay zeka gelişimini destekliyor. Bu yenilik aynı zamanda UBB için yapay zekaya odaklanmaktadır. Ağ deneyimini iyileştirmek, hizmet sunumunu hızlandırmak ve ağ İşletme ve Bakımını kolaylaştırmak için ağlara yapay zeka uyguluyoruz. Bu, taşıyıcıların son derece otonom ağlar kurmasına yardımcı oluyor.”
Huawei, "her şeyi nasıl birbirine bağlayacağını, tüm uygulamaları nasıl modelleyeceğini ve tüm kararları nasıl hesaplayacağını göstermek" hedefiyle Tüm Zeka Stratejisini geçen yıl yayınlamıştı. Teknik ifadeleri çıkarırsam, UBB 5.5G’nin, yapay zekâ gereksinimlerini desteklemek için birden fazla ağ katmanında teknolojik yenilikler içerdiği tanımını aktarabilirim.
İşaret edilen bir diğer nokta, “Araştırılmakta olan umut verici bir yöntem, yapay zekayı doğrudan ağlara yerleştirmektir” ifadesinde anlam bulurken “Huawei, UBB ağları için dijital ikizleri ve kendi Telekom Temel Modelini kullanan yapay zeka destekli bir İşletme ve Bakım mimarisi oluşturdu. Bu mimari, 4. seviye otonom sürüş ağlarına (ADN'ler) geçiş için gerekli olan yerinde operasyonları ve uzaktan bakım ve optimizasyonu otomatikleştiren akıllı rol odaklı "yardımcı pilotların" ve senaryoya özgü ‘aracıların’ oluşturulmasını sağlar” sözlerini, Türkiye’nin iç pazarına yönelik olarak planlanan BYD yatırımı ile birlikte değerlendirebilecek uzmana ihtiyacımız olduğu görülüyor.
Burada kesiyorum.