Yapay zekâ teknolojisinin dış ticarette etkileri

Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Hayatın her alanında etkisini giderek daha fazla hissettiğimiz yapay zekâ teknolojisi, bir yandan takip etmenin bile zor olduğu kapsamlı bir dönüşümü tetiklerken diğer yandan dünya ekonomisi için eşine az rastlanır fırsatlar sunuyor. Birçok ülke bu önemli alana yönelik uzun vadeli stratejiler geliştirerek büyük yatırımlar yapıyor. Tüm sektörleri ve iş modellerini derinden etkileme kapasitesine sahip yapay zekâ teknolojisinin dış ticaret üzerinde de büyük etkileri olacak.

Yapay zekâ temel olarak, ortamdaki bilgileri algılayıp bunları matematiksel verilere dönüştüren ve bu verileri kullanarak gerçekleştirdiği hesaplamalarla kendisinden beklenen en uygun aksiyonu alan birimler olarak tanımlanabilir. Bu açıdan bakıldığında yapay zekâ teknolojisi, bir bakıma insanlar gibi düşünen ve karar alabilen ürünler ortaya koymakta. 1990'lı yıllardan itibaren özellikle internetin yaygın olarak kullanıma başlanması ile birlikte bilgisayar işlem gücünde ve depolama alanında gerçekleşen belirgin artış, yeni yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi için uygun bir ortam oluşturdu. Özellikle "büyük veri" olarak ifade edilen çok miktardaki veri setinin işlenebilmesi yapay zekâ için kritik bir atılım oldu. İnternet tabanlı uygulamalar başta olmak üzere hemen hemen tüm sektörel uygulamalarda yapay zekâ teknolojisi kullanılıyor. Bu alanda ABD, Çin, Hindistan ve Birleşik Krallık yapay zekâ teknolojisine yönelik en fazla çalışma yapan ülkeler olarak ön plana çıkıyor.

Dünya çapında yapay zekâ harcamalarının 2020 yılındaki tahmini büyüklüğü yaklaşık 50 milyar dolar. Pazar büyüklüğünün ise 2024 yılına kadar 110 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. 2030 yılına kadar yapay zekâ ile güçlendirilmiş sistemlerin küresel ekonomiye yaklaşık 15,7 trilyon dolar katkı yapacağı öngörülüyor. Yapay zekâ teknolojisi sayesinde birçok işletme operasyonel faaliyetlerini daha verimli biçimde gerçekleştiriyor ve müşterilerinin taleplerine uygun çözümler üretebiliyor. İnternet arama motorları, “online” alış-veriş, reklam ve satış hizmetleri, müşteri ilişkileri yazılımları, akıllı telefonlar, navigasyon uygulamaları, yabancı dil tercümeleri, akıllı ev ve şehir uygulamaları, güvenlik sistemleri, savunma sanayi sistemleri, arabalar, bankacılık ve finansal hizmetler, siber güvenlik uygulamaları yapay zekanın en yoğun olarak kullanıldığı alanların başında geliyor.

Deloitte tarafından iş dünyasından üst düzey yöneticiler ile görüşülerek gerçekleştirilmiş bir araştırmada, katılımcıların yüzde 66'sını oluşturan büyük çoğunluk yapay zekanın önümüzdeki dönemde iş dünyasında başarı için kritik rol oynayacağını belirtiyor. Yapay zekânın kullanımı ile rekabet içinde bulundukları diğer firmalara karşı avantaj sağlayacağı görüşünde olanların oranı ise yalnızca yüzde 38. Araştırmada ayrıca işletme genelini kapsayıcı bir yapay zekâ stratejisi uygulayan ve bu konuda yöneticilerinin kararlı duruş sergilediği kuruluşların yapay zekâ uygulamalarından daha verimli sonuçlar elde ettiği tespit edilmiş. Bu sonuçlar yapay zekâ teknolojisinin iş dünyası tarafından öneminin kavrandığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Özellikle “Endüstri 4.0” olarak tanımlanan ve fiziksel dünya ile sanal ortamı sensörler ve internet aracılığı ile birbirine bağlayan siber-fiziksel sistemlerde yapay zeka teknolojisi önemli bir rol üstleniyor. Bu sistemlerde üretim ve tedarik zincirleri arasındaki süreçlerin anlık olarak yönetilmesi mümkün. Üretim süreçlerinde yapay zekâ teknolojisinin kullanılması bu süreçlerdeki hataların ciddi oranda azalmasını sağlıyor.

Dış ticaret açısından baktığımızda, yapay zeka uygulamalarının, ürünlerin üretimi, satışı, depolanması, taşınması, stok kontrolü, kalite kontrolü, paketleme ve gümrük süreçleri dahil her alanda önemli faydalar sağladığını görüyoruz. Bu süreçlerdeki iyileştirmelerin özellikle maliyet azaltıcı ve zaman kaybını önleyici etkileri söz konusu. Özellikle e-ihracat yapay zekâ teknolojilerinden büyük oranda faydalanılan bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği önemli gelişmelerden biri olan e-ihracat, yapay zekâ teknolojileri ile desteklenerek gelişiyor. E-ihracat alanında faaliyet gösteren işletmeler yapay zekayı kullanarak internet sitelerinde yaratıcı çözümler üretebiliyor ve müşterilerine daha iyi bir deneyim sunuyor. Yapay zekâ ile güçlendirilmiş endüstriyel üretim, lojistik ve tedarik zincirleri, işletmelerin uluslararası alanda daha rekabetçi olmasını mümkün kılıyor. Bu sayede firmalar ihracatlarını artırma fırsatı yakalıyorlar.

Sanayideki dijitalleşme akımı ile birlikte yapay zekâ teknolojilerinin etkin kullanımı, ülkemiz için bir sıçrama yaparak daha yüksek teknoloji ürünlerin üretimini gerçekleştirme olanağı sağlayacak bir potansiyel sunuyor. Son dönemde ülkemizde yapay zekâ çalışmalarının hız kazandığını görüyoruz. Türkiye'de özellikle savunma sanayi alanında faaliyet gösteren firmaların teknolojik kapasiteleri oldukça artmış durumda. Bu alandaki projelerde yapay zekâ uygulamaları yoğun olarak kullanılıyor. Ayrıca, TÜBİTAK tarafından ülkemizdeki çok sayıda yapay zekâ Ar-Ge projesine fon sağlanıyor. Yapay zeka alanında gerçekleştirilen Ar-Ge yatırımlarının kısa ve orta vadede önemli kazanımlar sağlayacağını ve yapay zeka teknolojisinin, yüksek katma değerli ürün üretilmesi ve ihracatçılarımızın rekabet gücünün artırılması alanlarında önemli bir itici güç işlevi göreceğini öngörebiliriz.

Tüm yazılarını göster