Yapay zekâ (AI) konusunda ciddi bir kafa karışıklığı var. IMF’nin bir çalışmasına göre küresel istihdamın neredeyse yüzde 40’ı yapay zekâdan etkilenecekmiş. Üstelik bunlar rutin işlerden çok yüksek beceri gerektiren işler olacakmış. Tehdit büyük ama okuduğum makalelerden ve dinlediğim uzmanlardan anladığım kadarıyla fırsatlar da büyük.
- IMF Başkanı Kristalina Georgieva’nın dediği gibi “Verimliliği artırabilecek, küresel büyümeyi hızlandırabilecek ve dünya çapında gelirleri artırabilecek bir teknolojik devrimin eşiğindeyiz.” Tam olarak farkında mıyız emin değilim ana şu anda insanlık tarihindeki önemli dönüşüm noktalarından birindeyiz. Bu dönüşüm gerçekleştiğinde verimlilik çok artacak, küresel büyüme çok hızlanacak, kişi başı gelir rakamları katlanacak.
-Yapay zekâ korkusunu ve düşmanlığını bırakıp yapay zekâ ile bir şekilde dostluk kurmamız gerekiyor. Etiketleri bırakalım. Mesela yapay zekâ kullanarak ödevini yapmaya çalışan öğrenci ya da yapay zekâ kullanarak yazı yazmaya çalışan gazetecilere hırsız gözüyle bakmayalım. Onlar aslında geleceğin dünyasına girmeye çalışıyorlar. Yani “hırsız” değiller “öncü”ler.
- “Yapay zekâ gelecek, işimizi elimizden alacak” diyenlerin sayısı artıyor. Bir araştırmaya göre profesyonellerin yüzde 45’inde bu endişe varmış. Gerçekten de bazı insanlar bu süreçte işlerini kaybedecekler ama onların işlerini aslında yapay zekâ çalmayacak. Geçenler de CNBC’de okudum. Laurence Liew adında bir AI şirketi yöneticisi “Yapay zeka sizin işinizi almayacak. Sizin işinizi yapay zekâ kullanmayı bilen ve bu nedenle performansı daha iyi olan birisi alacak” diyordu. “Yapay Zekâ" sadece insan gücünün yerine geçmeyecek ama birçok yerde onu tamamlayacak.
- Ancak, bu teknolojinin kullanımı bir dizi avantajın yanı sıra bazı dezavantajları da beraberinde getiriyor. Mesela gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki gelişmişlik farkı daha da açılabilir. Bazı ülkeler bu değişime altyapı ve insan gücü olarak daha hazırlıklı durumdalar. Hazırlıksız olanlar ise genellikle bizim gibi gelişmekte olan piyasa ekonomileri ya da gelişmekte olan diğer ülkeler.
- IMF’nin bir araştırmasına göre küresel ölçekte istihdamın yüzde 40’ı yapay zekadan etkileniyor. Yapay zeka ile sadece rutin işleri yapanlar değil aynı zamanda ve hatta belki de daha fazla, yüksek beceri gerektiren işler etkilenecek.
- Yine IMF’ye göre yapay zekâ ülkeler içinde de gelir ve servet eşitsizliğini etkileyebilir. Gelir dilimleri içinde kutuplaşma görülebilir. Bu nedenle yapay zekânın yaratacağı gelir ve verimlilik artışından faydalanan ülkelerin kapsamlı sosyal güvenlik ağları oluşturması ve savunmasız çalışanlar için yeniden eğitim programları sunması öneriliyor. Eğer yapay zekâ kapsayıcı olmaz, dünyanın ve toplumun belirli bir kesime lehine fayda üretirse asıl rahatsızlık o zaman başlar, sosyal gerilimler artar. Georgieva’nın dediği gibi yapay zekâ “işleri değiştirebilir ve eşitsizliği derinleştirebilir.”
- Yapay zekadan yararlanabilmek için onu kullanacak ve uygulayacak zekalara ihtiyaç var. Yapay zekânın doğru bir şekilde kullanılabilmesi için belirli komutların verilmesi gerekiyor. Yani bu komutları verecek kapasitede işgücü olması gerekiyor. Ancak yapay zekâ kullanmayı bilen yetenek bulmak ayrı bir sorun olabilir. Microsoft’un bir endeksine göre liderlerin yüzde 55’i bu pozisyonları dolduracak yeteneklerin bulunması konusunda endişelilermiş.
Özetle, önemli bir dönüşümün tam başındayız. Yapay zekâdan korkmayalım, geç kalmaktan korkalım. Yapay zekânın potansiyelini tam anlamıyla açığa çıkarmak ve onu toplumun refahının artırılması için kullanabilmenin yollarını geliştirmek gerekiyor.
Burada devlete düşen bu dönüşümün yolunu açmak ve kapsayıcı hale gelmesini sağlamaktır. Şirketlere düşen yapay zekaya şüpheyle yaklaşmak yerine onu operasyonlarına ve sistemlerine entegre etmektir. Bireylere düşen ise yapay zekânın gerektirdiği donanım ve becerileri kazanmanın bir yolunu bulmaktır.