Yapay zekâ alan genişletiyor

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Yapay zekânın kullanımında bilgi teknoloji departmanlarının yanı sıra ve hatta bunları aşan ölçüde operasyonun öne çıkması 2024’te önemli bir göstergeydi. 2025’te yapay zekânın daha geniş kitleler tarafından farklı biçimlerde kullanmaya başlaması, büyük resmi daha da etkileyici kılacak.

Geçen yılın sonunda yapay zekâ ile ilgili en ilgi çekici haberin, enerji sektörü CEO’larının üretici yapay zekâya (GenAI) verdiği yatırım önceliği olduğunu düşünüyordum. KPMG'nin, enerji sektörü CEO'larının sektörün geleceği hakkında beklentilerini ortaya koyan  2024 Küresel ENRC CEO Beklentileri araştırmasında hem GenAI nedeniyle ortaya çıkan risklerin endişe yarattığına hem de bu alanın CEO’lar için en önemli yatırım alanlarından biri olduğuna işaret ediliyordu. GenAI, CEO'ların yüzde 58'i için en önemli yatırım önceliğini oluşturuyor ve bunların üçte ikisi bu teknolojinin iş modellerini nasıl kökten değiştireceğini ve yeni fırsatlar sunacağını net bir şekilde gördüklerini söylüyordu. O zamana kadar GenAI’ın yarattığı enerji tüketiminin yüksekliğinin enerji maliyeti ve karbon ayak izi nedeniyle teknoloji şirketleri üzerinde bir yük oluşturduğunu düşünürken masanın diğer tarafında da oyunun farklı olmadığını görmek bakış açımı köklü bir biçimde değiştirmişti.

Ekonomik belirsizlik iş dünyasını etkilemeye devam ederken ENRC CEO’ları GenAI ve teknolojik gelişmelere daha fazla yatırım yaparak iş gücü becerilerinden ziyade dijital yenilik ve büyümeye odaklanıyordu. Her on CEO'dan yaklaşık altısı (yüzde 59) teknolojiye daha fazla yatırım yaptıklarını söylerken yüzde 41'i iş gücü becerileri ve yeteneklerine daha fazla yatırım yaptıklarını belirtiyordu. Bu oran, 2023’te yüzde 52 ve iş gücüne yüzde 48 şeklinde neredeyse eşit bir dağılım gösteriyordu.

Makine-insan etkileşimi, uzun süreden beri üzerinde konuştuğumuz ancak insanların işini kaybetmesine neden olma dışında çok da ciddi bir değerlendirme yapamadığımız bir alan. Burada 2025’te en önemli gelişmenin, low code/no code sistemler sayesinde daha geniş kitlelerin yapay zekâdan faydalanmaya başlaması ve buna bağlı olarak insan zekâsının daha hızlı gelişmesi olacağını düşünüyorum. Bunun işaretlerini de görmeye başlıyoruz.

 

Meta’nın yapay zekâ sohbet robotu ayrılıyor

Meta, yapay zekâ destekli sohbet robotu Meta AI’ı, mevcut sosyal medya platformlarının ötesine taşıyarak bağımsız bir uygulama olarak piyasaya sürmeye hazırlanıyor. OpenAI ve Alphabet gibi rakiplerinin önüne geçmeyi hedefleyen Meta’nın yeni uygulamayı 2025’in ikinci çeyreğinde kullanıma sunacağı bildiriliyor.

Şu an sadece Meta’nın platformlarında kullanılabilen Meta AI, rakiplerinden farklı olarak bağımsız bir uygulamaya sahip değil. Ancak bu yeni hamle, yapay zekâ teknolojilerinin daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmasını sağlayacak.

Meta CEO’su Mark Zuckerberg’in, şirketi yapay zekâ alanında zirveye taşımak amacıyla attığı bu adım, bir dizi gelişmenin sonuncusunu oluşturuyor. Eylül 2023’te tanıtılan Meta AI, başlangıçta Facebook, Instagram, WhatsApp gibi platformlardaki kullanıcı taleplerine yanıt veriyordu ve görseller oluşturabiliyordu. Nisan 2024’te ise, Meta’nın tüm ana uygulamalarında Meta AI chatbot ile arama özelliği değiştirilmişti.

Bunun ne anlama geldiğini anlamak için Apple’ın Apple Music uygulamasını farklı işletim sistemlerinde de kullanılabilir hale getirmesinin ardından yaşadığı sıçramayı hatırlamanızı isterim. Yapay zekâ dünyası bu şekilde sınırların dışına çıkarken bundan sonraki değişimi izlemek daha ilgi çekici hale gelecek. Tabii bu arada, yapay zekâyı eğitmek için gereken veri havuzlarının kuruması nedeniyle yapay zekâyı, eğitmek için sokağa salmak zorunda kalındığını da unutmayın.

Buna paralel gelişmeler dalganın daha da büyüyeceğini gösteriyor.

Amazon, üretken yapay zekâyla desteklediği Alexa Plus’ı ve ona eşlik eden yeni cihaz serisini tanıtırken Google’ın Gemini’ına rakip olması planlanan Alexa Plus’ı, gelecek ay belirli Amazon cihazlarında kullanıma sunacağı açıklanıyor.

OpenAI ise, yapay zekâ destekli video uygulaması Sora' nın Aralık 2024’te ABD’den başlayarak piyasaya sürülmesinin ardından Avrupa Birliği ve İngiltere’de de kullanıcılara sunulduğunu açıklıyor.

Mobil reklamlar, yapay zekâyı geliştirecek bir diğer cephe

Ölçümleme ve analitik alanında lider şirket Adjust, Mobil Uygulama Trendleri 2025 raporundaki dikkat çekici bir ifade, mobil uygulamalar ile yapay zekânın karşılıklı olarak birbirini geliştirdiğini ortaya koyuyor. Raporda, 2022’deki düşüşün ardından uygulama ekonomisinin yeniden güç kazandığına ve yapay zekâ ile gizlilik odaklı teknolojilerle gelişimine hız kattığına işaret ediliyor.

Adjust’ın yayınladığı Mobil Uygulama Trendleri raporu, 2025 yılı mobil uygulama trendlerini veri odaklı içgörüler ve uzman analizleriyle derinlemesine incelerken, yapay zekânın pazarlama çalışmaları ve kampanya performans ölçümünü nasıl köklü şekilde değiştirdiğine dikkat çekiyor.

AppLovin'in uzman ipuçlarını da içeren rapor, alternatif uygulama mağazalarının artan etkisini yönetmek, geleneksel atıf modelleri ile yeni ölçüm fırsatları arasında denge kurmak ya da gelişmekte olan pazarlarda ultra-casual oyun segmentinin yükselişini keşfetmek, pazarı anlamak ve rekabette öne geçmek isteyen pazarlamacılara stratejik bir yol haritası sunuyor.

Adjust’ın Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) Satış Direktörü Başak Zerman “Raporun işaret ettiği önemli başlıklara baktığımızda, 2025 yılının özellikle yapay zekâ ve makine öğrenimi alanında son yıllardaki inovasyonu ölçeklendirmek ve rafine etmek için çok önemli bir yıl olacağını görüyoruz. Yapay zekânın sadece moda bir sözcük olmaktan çıkması ve mobil pazarlamanın çok önemli bir parçası haline gelmesiyle bu teknoloji artık tahminsel analitik, gerçek zamanlı kampanya optimizasyonu, gelişmiş cohort analizi ve daha birçok unsurda ağırlığını hissettiriyor. Diğer taraftan mobil uygulama endüstrisi, içinde bulunduğumuz gizlilik çağına hızla ayak uyduruyor. Bu sadece yeni nesil çözümlerin olmazsa olmaz hale geldiği pazarlama tarafında değil, aynı zamanda ATT onay oranlarının hızla yükselmesiyle kullanıcı tarafında da güven aşılıyor. Ve daha bir çok güzel gelişme ile 2025 yılı, mobil uygulama endüstrisi için bir dönüm noktası olacak.”

Veri gizliliğindeki düzenlemeler küresel çapta zorluklar yaratmaya devam etse de, bu değişime karşı direnç azalıyor ve gizlilik odaklı teknolojilerin kullanımı artıyor. Yapay zekâ ve makine öğrenimi destekli gelişmiş analizler ve gerçek zamanlı bağlamsal içgörüler sunarak karar alma süreçlerini hızlandırıyor ve verimliliği artırıyor.

2025’in ilk çeyreğinde App Tracking Transparency (ATT) onay oranları küresel olarak yüzde 32’den yüzde 35’e yükseliyor. Bu artış, kullanıcı güveninin güçlendiğini ve kişiselleştirilmiş reklamların kullanıcılar tarafından daha değerli görüldüğünü gösteriyor. Oyun uygulamaları yüzde 39 ile en yüksek onay oranına sahipken, e-ticaret ve alışveriş uygulamalarında oran yüzde 28’den yüzde 35’e çıkarak dikkat çekici bir yükseliş gösteriyor. Bu veriyi paylaşmamın nedeni, takibin daha fazla veri ve bunun işlenmesi/zamanında kullanılması için yapay zekâya artan rol sağlanması ihtiyacına işaret ettiği için paylaşıyorum.

Telekomünikasyon dünyasının katkısını Netaş gösterecek

Netaş’ın, Mobil Dünya Kongresi (MWC) 2025’te tanıtacağı yeni nesil teknolojilerini anlatırken dijital dönüşüm, yapay zekâ uygulamaları ve 5G teknolojilerine aynı cümlede atıfta bulunması şaşırtıcı değil ve büyük resmi çok iyi tanımlıyor.

Netaş, Türkiye’nin ilk yerli sunucusu olan Netaş Bulut Sunucu’yu, Netaş’ın yazılım testi ürün ailesinin son ürünü olan ve mobil telefon parkurunun veri merkezinde kolaylıkla yönetilmesini sağlayan Visium Shell’i, Akıllı ulaşım sistemleri çözüm seti olan V2X’i ve Veri merkezlerinde GNSS temelli +/-40 ns doğrulukla hassas saat bilgisi sağlayan Hassas Saat Üretici gibi yerli ürün portföyünden birçok ürün Barcelona’da uluslararası düzeyde tanıtılıyor.

Akıllı şehirler ve otonom araçlar için kritik öneme sahip olan V2X teknolojisi, otonom sürüş gibi teknolojiler için araçların çevreleriyle iletişim kurmasını sağlayarak trafik güvenliğini artırmayı ve verimliliği optimize etmeyi hedefliyor. GNSS temelli hassas saat üretici ise Telekom ve finans sektörleri gibi kritik sektörleri için yüksek doğrulukta senkronizasyon ve yüksek hassasiyet gerektiren zaman ölçümü çözümleri sunarak yüksek doğruluk oranlarını sunuyor.

Netaş’ın bir başka önemli teknolojisi ise Visium Shell. Yazılım testlerinde kullanılan geniş ölçekli mobil cihaz parkurlarını standart veri merkezlerinde barındırarak kolaylıkla yönetmek ve izlemek amacıyla özel olarak tasarlanan yapısıyla bir kabinet içi donanım çözümü olan Visium Shell, müşterilerin geniş cihaz portföyünü tek bir çatı altında düzenli ve ölçeklenebilir şekilde yönetirken, operasyonel maliyetleri ve alan kısıtlamalarını ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Bunların tümü gerçek zamanlı operasyonlarda yapay zekâlı ve genel olarak zekâlı işlemleri gerçekleştirmek için gereken altyapının önemli parçaları.

İş liderlerini korumak önemli önceliğe dönüşüyor

Yapay zekâ teknolojilerinin son yıllardaki hızlı yükselişi, pek çok sektörde büyük dönüşümlere ve verimlilik artışına olanak tanıdı. Buna eşlik eden risk olarak, genellikle çalışanların işlerini kaybetmesine işaret ediliyordu. Alt kademlerden başlayan bu iş kaybetme tehdidi, zamanla yapay zekânın becerileri geliştikçe üst kademelere çıkarken bugün daha gelişmiş tehditlerle baş etmek gerekiyor. Bu tehditlerin başında gelen deep fake uygulamaları, kurumlar ve üst düzey yöneticiler üzerinde önemli riskler doğuruyor. Özellikle kurumsal iletişimin ön safında yer alan CEO, CFO, COO veya CTO gibi kilit yönetici pozisyonlarına ait ses ve görüntülerin gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar başarılı bir şekilde kopyalanması, hem şirket hem de piyasalar açısından ciddi tehlikeler yaratabiliyor.

Deep fake teknolojisi, “derin öğrenme” (deep learning) algoritmalarıyla sahte görsel veya işitsel içerikler üretilmesini mümkün kılıyor. Bu yöntemde, bir yöneticinin daha önceki konuşmalarına, basın açıklamalarına veya sosyal medya paylaşımlarına ait veriler büyük veri setleri halinde işleniyor. Ardından yapay zekâ, bu verileri kullanarak aynı yöneticinin ses tonunu, yüz ifadelerini ve mimiklerini taklit edebiliyor. Meydana gelen sahte içerik, gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar gerçekçi olduğu için, kamuoyu ve çalışanlar üzerinde kolaylıkla yanıltıcı etkiler doğurabiliyor.

Bu sahte içeriklerin sosyal medya platformlarında veya haber sitelerinde hızla yayılması; borsada işlem gören şirketlerin hisse değerlerini düşürmekten, kurumsal itibar kaybına ve şirket içi operasyonların sekteye uğramasına kadar çok yönlü zararlara yol açabiliyor. Deep fake teknolojisi aracılığıyla yayılan sahte bir istifa haberi, örneğin bir CEO’nun görevi bıraktığını iddia eden bir video veya ses kaydı, birkaç saat içinde hisselerde büyük dalgalanmalara sebep olabiliyor. Benzer şekilde, kurumsal kimlik ve itibar açısından kritik öneme sahip duyuruların manipüle edilmesi, şirketin güvenilirliğini gölgeleyerek müşteriler, iş ortakları ve yatırımcılar nezdinde onarılması güç yaralar açabiliyor.

Üst düzey yöneticilerin kamuoyu üzerinde güçlü bir etkiye sahip olması, bu pozisyonları dolandırıcılar ve siber saldırganlar için cazip hale getiriyor. CEO veya CFO gibi yöneticilerin tek bir beyanı, şirketin stratejik planlamasından hisselerin performansına, kurumsal ortaklıklardan tedarik süreçlerine kadar birçok alanı doğrudan etkileyebiliyor. Deep fake teknolojisi de tam olarak bu gücü istismar ederek, gerçekte hiçbir şekilde söylenmemiş bir açıklamayı kamuoyuna gerçekmiş gibi sunabiliyor. Örneğin bir yöneticinin “şirketin ciddi bir nakit krizi içinde olduğunu ve büyük çaplı işten çıkarmalar yapacağını” söylediği bir sahte video, birkaç saat içinde yüz binlerce kişiye ulaşabiliyor. Hızla yayılan bu açıklama gerçeği yansıtmasa bile, finans piyasalarında panik havası yaratmaya ve hisse değerlerinde keskin düşüşlere neden olabiliyor. Bunun yanı sıra, kurum içindeki çalışanlar da bu sahte bilgilere inanarak iş motivasyonlarını kaybedebiliyor veya hızla iş arayışına başlayabiliyor. Kısacası bir yöneticinin yapay zekâ ile oluşturulmuş ses kaydı veya görüntüsünün finansal, itibarî ve operasyonel alanlarda kalıcı zararlara yol açma kapasitesi bulunuyor. Burada tehdide verilebilecek en etkili yanıtın doğru bilginin ve verinin hızla yayılması olması, yapay zekâ ile desteklenen altyapının gelişmesine katkıda bulunacak bir etken oluşturuyor.

Tüm yazılarını göster