Piyasalarda yılsonu eğilimleri iyice hissedilmeye başlandı. İşlem hacimleri geçtiğimiz hafta Avrupa endekslerinde yüzde 40-50’li seviyelere ulaşan şekilde son 1 aylık ortalamalarının gerisinde kaldı. Aksi tarafta ABD-Avrupa ayrışması bir kez daha karşımıza çıkmış durumda. Tıpkı faiz oranlarının yakın gelecekte ulaşacakları yeni seviyelere dair beklentilerin paritede yarattığı farklılaşma gibi endeksler de 2021 performansları üzerinden bu eksende hareket ediyor.
Kasım ayı işlemlerini tamamladık. Aralık ile birlikte bu haftayı da dahil ettiğimizde yılı piyasa fiyatlamaları açısından tamamlamak için çok fazla bir vaktimiz kalmıyor. Gelecek hafta izlenecek olan Fed ve ECB toplantılarının ardından tatil eğilimi daha belirgin bir hal almaya başlar. Zaten büyük fonların sermayelerinin anavatanlarına dönüş sürecinden Kasım ortasından bu yana bahsediyoruz. Şimdi biraz daha somutlaştığını göreceğiz.
Esasen fiyatlamalar cephesinde de beklentiler ve haber akışının yavaşlaması gibi unsurlar kaynaklı ivme kayıpları söz konusu. S&P 500 endeksi 3 Kasım ile tamamlanan haftada yüzde 1.22 geriledi. Böylece son 2 haftalık sürecin tamamındaki kapanışlar eksi yönde gerçekleşmiş oldu. Daha geniş çerçevede inceleme yaptığımızda ise MSCI dünya endeksinin yüzde 1.45’lik haftalık kaybının yanında son 4 haftanın tamamında değer kaybettiğini görüyoruz. O halde hikayenin şu kısmı biraz daha netleşiyor: Global hisse senetlerinde yılı kapatma eğilimleri başlamıştır.
Gelişmekte olan ülkeler kısmında resim daha karışık. Amerikan doları DXY nezdinde 96.00’lı seviyelerde yatay-yüksek seyrini korurken, ortalama EMFX performansı son 4 haftadır düzenli şekilde, son 6 haftanın 5’inde ise ağırlıklı şekilde zayıflıyor. Yani, Amerikan doları değerleniyor. Öte yandan hisse senetlerindeki tablo ise bu denli düzenli değil. MSCI gelişmekte olan ülkeler endeksi geçtiğimiz hafta ile birlikte 2 haftanın ardından ilk kez yüzde 0.12 ile sınırlı primlenirken, son 4 haftada ise yarı yarıya bir performans ortaya koyuyor. Buradan da şu sonuca ulaşmak mümkün: Getiri arayışı iskontolu varlıklar nezdinde gelişmişlere kıyasla devam ediyor. Üstelik henüz baskın şekilde Fed, Omicron, Rusya-Ukrayna-AB-ABD gibi başlıkları da konuşmazken.
Hikayenin bu kısmında yerel varlıklar için özel bir parantez açmakta fayda var. Yılın önemli bir kısmında gerek emsallerimizden gerekse de gelişmiş ülke varlıklarından ciddi anlamda geride trade ettik. Söz konusu ayrışma dönemlerinde de finansal varlık grupları genelde daha önceki ezberlere paralel şekilde tepki verdi, o eksende hareket etti. Ancak, son dönem içerisinde, özellikle de bilanço dönemi ortasından bu yana net bir ayrışma gözlemliyoruz. TCMB’nin faiz indirimlerine yönelik ilk ciddi iletişim değişikliğini gerçekleştirdiği 8 Eylül tarihinden bu yana sepet kurdaki yükseliş 3 Aralık kapanışı itibarıyla yüzde 58’e ulaştı. Aynı süreçte 10y tahvilde faiz yüzde 17.31’den yüzde 22’ye yakınsarken, ülke risk primi (5y CDS, USD) yüzde 48 yükselişle 1 yıl önceki seviyeleri olan 540bp düzeyine ulaştı. Para politikasının enflasyondaki görünüm ve global eksenden ayrışmasının doğal olarak reel faizlerdeki azalışı hızlandırması hisse senetleri cephesindeki iskontonun kapatılmasına belirgin şekilde lokallerin yön vermesine imkan tanırken, sektör bazlı ayrışmayı da yanında getirdi. Bu süre zarfında BIST 100 endeksi TRY bazında yüzde 33 yükselirken, MSCI TR endeksi (USD) yüzde 20, BIST 100 (USD) ise yüzde 18 geriledi. Bankacılık endeksi Yapı Kredi ve Garanti Bankası haber akışı ve güçlü sektör bilançoları destekli yüzde 24 yükselirken, sanayi endeksindeki prim yüzde 35’e ulaştı.
6 Ekim’de yıl başlangıcından bu yana yüzde 7, 21 Nisan’da ise yüzde 10 değer kaybına ulaşan BIST 100 endeksi şimdilerde yüzde 30 prim ile karşımıza çıkıyor. Kuşkusuz en önemli iki gerekçe, yabancı yatırımcıdaki ciddi azalış ve lokallerdeki yüksek getiri arayışı. Enflasyonun yüksek çift hanede seyredeceği konsensüsünden hareketle benzer eğilimin 2022 yılında da hızlanır şekilde sürmesini beklemek henüz yanlış değil. Soru işaretlerinin ana yoğunlaşma noktası ise kur-faiz-CDS-hisse ayrışmasının sürdürülebilirliği. Bugünlerde herkes aynı sorunun yanıtını arıyor. Bugünlerde herkes yine aynı soruya reel getiri arayışı yanıtını vermekten başka bir çözüm yolu bulamıyor.