“Yaklaşan dalgaya” döviz kuru kadar kafa yormazsak

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Daha önceki hafta, Mustafa Süleyman’ın öngörüsünü okuyucuyla paylaştım. Geçen hafta da, her hangi bir ulusa ve inanca dayalı gurur üretme yerine, yaptığımız etkili organizasyonlarla övünelim temasını işleyen düşünceleri yazıya döktüm. Bu yazıda neden ırk ve inanç odaklı övünme yerine, organizasyon becerisiyle övünmemiz gerektiğini biraz daha açmaya çalışacağım. Bu yazının vermek istediği mesaj üç temel amaca yöneliktir: Güçlenen yeni dalgadan toplumun çoğunluğu haberdar olmalı. Yeni dalgayı yaratan etkenleri daha öncekilerden ayıran özellikleri nelerdir? Hemen bugün harekete geçerek ne gibi önlemler alabiliriz

I

Mustafa Süleyman’ın uyarılarından biri de(1), yaklaşan dalganın temel karakteristiklerinden birinin de, fiziki olanı arka plana iten, malların hizmete dönüşme sürecinin hızlanması. Yaklaşan Dalga kitabının yazarları, dalganın temel eğilimlerinden birinin de, “birkaç on yıl içinde fiziki ürünlerin hizmete benzeyeceklerini” öngörüyorlar. Taş plaklardan CD müziklere, oradan da internette erişime giden süreç, fiziki olanların hizmete dönüşme sürecinin somut örneklerinden biri olarak gösteriliyor.

Hizmet-ağırlıklı bir ekonomi yapılanmasının olası etkileri üzerinde gerekli verileri oluşturarak bilgiye, bilgileri anlamaya, anladıklarımızı da anlamlandırmaya taşırsak rakiplerimizle eş düzey olabilir ya da bir adım öne geçebiliriz.

II

Malların hizmete dönüşme süreci

Mal üretiminin hizmet üretimine benzemesi, üretim ve bölüşüm süreçlerini de değiştirecektir. Değişmeyi, erken uyarı mekanizmalarını harekete geçirerek baskın hale gelmeden kavramalıyız. Değişmenin niceliklerini kavrarsak, gücümüzün sınırlarını belirler, kullanma zamanını iyi ayarlar ve kullandıktan sonra geri dönüşün öngörebilir; gerekli önlemler tam zamanında alabiliriz.

- Mallar bozulur; eskirler; hizmetler ise sonsuzdur ve kullanımları daha kolaydır. XHizmetler “abone sistemi” nedeniyle düzenli ödeme mekanizmalarını beslerler.

- Dijital teknolojinin yarattığı büyük platformlar hizmet-odaklı işletmelerdir.

- Teknolojinin yarattığı yaklaşan dalgada sıfır marjinal maliyet üretim ve dağıtım imkanları hizmet-odaklı gelişmeyi güçlendiren etkendir.

- Buluta geçiş sürecinin hızlanması hizmet kapsama alanını daha da genişletecek.

- Düşük kodlu ve kodsuz yazılımların çoğalması da hizmet alanını güçlendirecek.

- Bio-üretim ve 3D baskı da hizmet-odaklı gelişmenin önünü açacak.

- YGZ gelişmeleri de tasarım, yönetim ve lojistik alanında yarattığı erişilebilirlikte malların hizmete dönüşmesini kolaylaştıracak.

- Kuantum hesaplama, model- benzetim imkânlarının artması, ince ayar montaj yapabilme yetkinlikleri de güçlendirici etkenler olacak.

- Ucuz ve kesintisiz hizmet talebi büyük kapasiteli işlemciler gerektirecek; bu da iş yerlerinin merkezileşme sürecini hızlandıracak.

- En iyi sistem, en etkili rekabet edebilmenin aracı haline gelecek.

- “Zekâ farkı” birikim yeteneğini geliştiren ve sürdüren etken olarak öne çıkacak.

- Yeniden üreterek birikim yeteneğinin korunması, uzun dönemli geleceğin güven altına alınması için organizasyon becerisinin hayati önemi artacak. Jeo Studwell(2) da hizmet sektöründe verimlilik artışlarının, doğası gereği, imalata göre daha yavaş olduğunu; hizmetlerin insana ve insan becerilerine daha çok bağımlı olmasının bu sonucu yarattığını paylaşıyor. Studwell’in uyardığı önemli hususları zihinlerimizin arka planına iyice yerleştirmeliyiz: Birincisi, hizmetler sektöründe üretim, önce insanların üretken olacak şekilde eğitilmelerini gerektirir. İkincisi, hizmet sektöründe makinaların, imalatta olduğu gibi üretilen nesneleri çoğaltma etkisi yapması nadir görülen bir durumdur. Üçüncüsü, hizmet sektöründe verimlilik artışları, imalata göre doğası gereği daha yavaştır. Dördüncüsü, malların ticareti, hizmetlere göre daha fazla serbest olmalıdır. Beşincisi, hizmet ticaretinin önünde daha fazla siyasi ve uygulama engelleri vardır. Altıncısı, hizmet sektörü uzaktan çalışmaya daha elverişli bir alandır. Güçlenen yeni dalgada yeni değer zincirinde doğru konumlamak, varlığımızı korumak ve geliştirmek için hangi önlemleri alabiliriz? Etkili önlemler alabilmek için neden “sosyal becerileri” geliştirmek zorundayız?

III

Sosyal beceriler belirleyici olacak

Sosyal becerileri daha iyi kavrayabilmek için Rafaella Sadun, Joseph Fuller, Stepen Hansen ve PJ Neal’ın ortak makalesini rehber edinelim: “En Önemli C Seviye Becerileri” (3) makalesine başvuralım: Sosyal beceriler şöyle tanımlanıyor: “Aralarındaki yüksek düzeydeki öz farkındalık, güçlü dinleme ve iletişim becerileri, farklı tiplerdeki grup ve insanlarla çalışabilme yetisi ve psikologların ‘zihin teorisi’(theory of mind) adını verdikleri başkalarının ne düşünüp nasıl hissettiklerini anlayabilme kapasitesinin yer aldığı bir dizi spesifik beceri…”

Teknoloji, özellikle de yapay zekâ uygulamaları insanlığı yeni oluşumlarla yüzleştiriyor; yüzleşmeler giderek de artacak. Teknoloji iş süreçlerini değiştirdiği gibi, iş içinde yer alan insan gücü profilini de değiştirecek.İster geleneksel beceriler üzerinde düşünelim, isterse bağlantıların yoğunlaşmasının yarattığı iletişim-etkileşim boyutuyla ele alalım, sosyal becerileri geliştirmeksizin iyi bir kariyer, yüksek bir refaha erişmemiz imkânsız gözüküyor.

“Yapay insan böbreği yolunda büyük adım”(4) haberinden “öğrenme süreci” konusunda sonuçlar çıkaralım: Önce böbreğin yapıtaşları ele alınıyor: “Metanefrik mezenşim” üretiliyor. Ardından da böbreklerin ikinci yapıtaşı olan “üreter tomurcuğu” üretimi için verimli yöntem geliştiriliyor. Böbrek yapıtaşlarıyla ilgili bilgi, onları üretebilir hale gelince; bu iki yapı taşının “iletişim ve etkileşimini” anlamak ve kavramak ikinci adımı oluşturuyor. Üçüncü adım, böbreklerin işlevlerini anlama… Bu işlevlerin hangi koşullarda aksadığını, hastalandığını teşhis etme… Dördüncü son aşama, yapıtaşları arasındaki iletişim ve etkileşimin sonuçlarını yansıtan işlevleri, işlevleri aksatan etkenleri dikkate alarak düzeltmeler, tedaviler yapma; kendini yeniden üreterek sağlıklı yaşamı güven altına alma yolu izleniyor. İş yaşamında da durum farklı değil…

İşinizin yapıtaşlarını net olarak biliyor; aralarındaki iletişim ve etkileşimi izliyor ve gözlüyorsanız, etkileşimin yarattığı süreçlere hakim oluyor; sorgulayarak sapmaları belirleyebiliyor ve sapmaları düzelterek kendini yeniden üretmeyi güven altına alabiliyorsunuz. İş yaşamının temel bileşenleri, bileşenlerin etkileşimi ve işlevleri değişiyor; bu değişme sosyal becerileri öne çıkarıyor. Bugünden tezi yok kendimiz ve çocuklarımız için sosyal becerileri geliştirme yatırımları yapmaya başlayalım. Böylesi bir düşünme, döviz, faiz, emtia borsaları bilgilerinden daha çok şey kazandırabilir…

Hiç kuşkumuz olmasın, yaklaşan dalganın etkilerini döviz kuru kadar önemsemeyen herkes kaybedecektir. Değişik kaynakların uyardığı “yaklaşan dalganın” yaratacağı yeni düzende yerimizi almamız, sığlığı “ıshal”, ciddiyet ve derinliğe “kabiz” olma haline düşmemeyi gerektiriyor.

(1) Mustafa Süleyman ve Michael Bhaskar, Yaklaşan Dalga, çev. Omca A. Korugan, Doğan Kitap, 1.bsk, İstanbul, Mayıs 2024, s. 269-271

(2) Jeo Studwell, Asya Nasıl Başardı? Çev. Hilal Sarı, Scala Yayıncılık, 1,bk., Ekim 2023, s. 121-122

(3) Rafaella Sadun, Joseph Fuller, Stepen Hansen ve PJ Neal “En önemli C seviyesi beceriler” HBR/T’den aktaran Sakarya Gazetesi Eskişehir, 24.10.2024

(4) “Yapay insan böbreği yolunda büyük adım” HBT, 13 Ekim 2022

Tüm yazılarını göster