Yabancılar gitsin demek kolay, ama ya giderlerse...

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Yabancıların portföy yatırımlarındaki satış hızlandıkça bu durumu umursamayan ve "Giderlerse gitsinler" diyenler artıyor. Bu kadar basit mi, yabancılar böylesine kısa sürede böylesine yüklü miktarda satış yapınca ekonomi kur cephesinde fena halde sarsılıyor.

Yabancının dövizine ihtiyacımız kalmazsa tabii ki onlara kapıyı rahatlıkla gösterebiliriz; ama şimdi öyle bir olanağımız yok. Hem Bakan Albayrak geçen hafta uluslararası yatırımcılarla hal hatır sormak için bir araya gelmedi, değil mi...

Yurtdışında yerleşikler, yani kısaca yabancı yatırımcılar bu yıl Türkiye'deki varlıklarını rekor düzeyde azaltıp çıkıyorlar ve biz de bunu sık sık köşemize taşıyoruz. Daha önce de birkaç kez vurguladığımız gibi çıkış yalnızca Türkiye'den değil; bizim durumumuzdaki her ülke için geçerli. Menkul kıymetler elden çıkarılıyor ve klasik ifadeyle güvenli limanlara doğru yelken açılıyor. Dönem, riski en aza indirme dönemi çünkü.

Yabancı yatırımcı hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedini sattığında eline geçen Türk Lirası'nı yurtdışına götüremeyeceğine göre bu parayı dövize çevirmek istiyor ve bir döviz talebi yaratmış, böylece kurun yükselmesine de yol açmış oluyor.

Yabancı yatırımcılar bu yıl Türkiye'den zaten çıkma eğilimindeydiler; ilk iki buçuk ayda da belirgin bir çıkış yaşanmıştı; korona bu eğilimi daha da güçlendirdi. Yılın ilk dört ayındaki toplam çıkış 8.4 milyar doları buldu. Bunun bir rekor olduğunu köşemizde 8 Mayıs'ta yazmıştık.

Kur artışının etkisi henüz hissedilmedi

Şimdi biz yabancı yatırımcıların Türkiye'den çıktığını yazdıkça bazı okurlar galiba bu durumdan kişisel olarak çok zarara uğradığımızı ve dolayısıyla üzüldüğümüzü düşünüyor.

Yabancı yatırımcının döviz getirmesi ya da götürmesi bunları yazan okurları ne kadar etkiliyorsa, bizi de ancak o kadar etkiliyor. Ne bir eksik, ne bir fazla!

Yabancıların Türkiye'de yatırım yapması ya da buradaki yatırımlarını sona erdirmesi bizi de ancak be ancak herkes kadar etkiliyor.

Biz yabancıların çıktığını yazdıkça, bu "Aman yabancı gitmesin" dediğimiz şeklinde algılanıyor. Aslında doğru algılanıyor; biz yabancının Türkiye'den gitmemesini, en azından böylesine kısa sürede böylesine yüklü satışlar yaparak gitmemesini istiyoruz tabii ki.

Dört ayda 8.4 milyar dolar çıkarılınca kur yükseliyor çünkü. Kurdaki bu yükselmenin etkisini henüz hissetmiş değiliz. Ekonomik aktivite çok yavaşlamış, tüketim neredeyse durmuş, fiyatlar pek artmıyor; oysa gün gelecek eğer kurda bir geri dönüş olmazsa bu artışın acısı fena halde çıkacak.

Yok eğer hala "Kur artışından bana ne" diyebilen varsa, onların yolu açık olsun!

Giderlerse gitsinler demek kolay

Zaman zaman daha sık dile getirilen bir görüş var:

"Yabancı defolsun gitsin, bize ne faydası var, zaten onlar çıkarları için geliyor, dünyada kazanamadığı faizi burada kazanıp gidiyor..."

Ya ne için geleceklerdi? "Elimizde fazla para var, Türkiye'nin de ihtiyacı var, şu ülkeye yardım olsun" mu diyeceklerdi?

Siz paranızı bankaya yatırmak istediğinizde banka banka dolaşıp en yüksek faizi vereni aramıyor musunuz?

Siz evinize herhangi bir eşya alacağınızda en ucuzunu bulmak için uğraşmıyor musunuz?

Yabancı yatırımcı da Türkiye'ye ya da herhangi bir ülkeye yatırıma niyetleniyorsa tabii ki orada ne kazanacağına ve hukuki anlamda sorun yaşayıp yaşamayacağına bakar.

Siz uluslararası yatırım yapan biri olsanız, Afrika'da hukuk sistemi tam oturmamış bir ülkeyi mi tercih edersiniz, yoksa hukuk sistemine tam güvendiğiniz gelişmiş bir ülkeyi mi? (Bu benzetmeyi "Türkiye bir Afrika ülkesi mi" diye yorumlayacakların da yolu açık olsun!)

"Defolup" giderlerse ne olur?

Yabancı yatırımcıya kapıyı göstermek kolay.

Tek bir şartla; onun getirdiği dövize artık ihtiyacımız yoksa...

Yabancı yatırımcı Türkiye'ye temel olarak üç yolla gelir:

Bir; portföy yatırımı yaparak, yani hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi alarak.

İki; doğrudan yatırım yaparak.

Üç; borç vererek.

Bunlardan en çok tercih edileni kuşkusuz doğrudan yatırımlardır. Bir yabancı firma gelir Türkiye'de fabrika kurar, şube açar, gayrimenkul alır ya da kurulu bir fabrikaya ortak olur. Bu durumdaki bir yatırımın sahibi öyle bugün canını sıkan bir durum olursa yarın gitmez, gidemez. Dolayısıyla bu yatırımların gerçekleşmesi de zordur.

Bizim son dönemde sık sık sözünü ettiğimiz portföy yatırımlarıdır. Bu verileri zaten haftalık bazda izlemek mümkün. Başta da söyledik, dört ayda hisse senedi ve DİBS satışı yoluyla Türkiye'den tam 8.4 milyar dolar çıkarılmıştır ve bu büyük bir tutardır.

Türkiye borç bulma konusunda sorun yaşamaz. Yaşamaz ama borç bulabilmenin maliyeti her zaman aynı olmaz. Ülke riskli görülmeye başlanırsa, ki şimdi öyle, alınacak borcun maliyeti de çok yükselir. Bazı tartışmaları tırmandırmak iç siyasette çok işe yarayabilir de bunun yurtdışı borçlanmada bir maliyeti olur. Yoksa Türkiye mutlaka borç bulur. Ama önemli olan borcu örneğin yüzde 2-3 faizle değil de yüzde 6-7 faizle buluyor olmanızdır.

Evet, yabancılar "defolup giderlerse ne olur", bunu düşünmek gerekir.

Türkiye dışarıdan kaynak bulmak zorunda mı, evet. Öyleyse bu dövizi getirmekte olanlara öyle kolay kolay kapı gösterilemez.

Birileri ya hisse senedi ve iç borçlanma senedi alıp döviz getirecek ya gelip Türkiye'de kalıcı yatırım yapacak ya da bize borç verecek.

Bunların hiçbiri gerçekleşmezse ne olacak?

Nereden döviz bulacağız ya da bulabilecek miyiz?

"Eskiden döviz mi vardı, daha az dövizle idare edebiliriz" diyebilen? Yok değil mi...

İki yakamızı bir araya getirebilir, döviz gelirimizle giderimizi dengeleyebilirsek sorun yok. Ama bu dengelenmeyi kısa sürede sağlayabilmemiz pek mümkün görünmüyor. Öyleyse?

Döviz olmazsa petrolü, doğalgazı, sanayinin ihtiyaç duyduğu ara malı, makineyi, tıbbi cihazları neyle ithal edeceğiz.

Dövizi bir şekilde bulduk, ithalatı yaptık; ama dolar örneğin 6 lirayken yapılan ithalatla dolar 7 lirayken yapılan ithalatın yurtiçinde fiyatlara etki etmeyeceğini söyleyebilen var mı?

Ne dersiniz, kovalım mı şu yabancıları, defolup gitsinler mi, o zaman çıkaracak mısınız yastık altındaki dövizleri...

Bu arada, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak daha birkaç gün önce uluslararası yatırımcılarla telekonferans yöntemiyle bir görüşme gerçekleştirdi. Albayrak bu görüşmeyi hal hatır sormak için yapmadı değil mi; yatırımcılara Türkiye ekonomisini anlattı ve özünde yatırıma davet etmiş oldu.

Bir düşünün, sizin kovmaya niyetlendiğiniz bu yatırımcıları Albayrak niye davet ediyor acaba?

Tüm yazılarını göster