Geçen hafta Vahap Munyar ile birlikte Ankara’daydık. Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED’in düzenlediği “Küresel Yatırım Günleri”ne katıldık. Öncesinde YASED Başkanı Engin Aksoy ile sohbet ettik. YASED üyelerinin ekonomiye dair değerlendirmelerini ve öngörülerini öğrendik.
YASED 34 farklı ülkeden 274 üyesi ile önemli bir dernek. Türkiye’de toplam 85 bin tedarikçi ile çalışan YASED üyeleri yarattıkları istihdam ve katma değer itibariyle Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahipler. YASED üyesi olan şirketler Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 25’ini gerçekleştiriyor; 1,5 milyon kişiye doğrudan istihdam sağlıyorlar. Türkiye’ye 1980’den bu yana çekilen 270 milyar dolarlık doğrudan yatırımın 100 milyar dolarını YASED üyesi şirketler getirmiş. Daha da fazlasını getirebilirler. Dolayısıyla YASED üyelerinin ekonomiye dair gözlemleri, beklentileri ve öngörüleri kritik önem taşıyor.
YASED, üyelerinin beklentilerini ölçmek için yılda iki anket düzenliyor. Aralık ayında yapılan anket yılbaşında açıklanmıştı; bu yıl 17 Mayıs-4 Haziran tarihinde arasında ise yenilendi. Görünen o ki; yabancı sermayeli şirketlerin yöneticileri arasında Türkiye’nin iş ortamına ilişkin geleceğe yönelik ihtiyatlı bir iyimserlik devam ediyor. Her ne kadar riskler olsa da atılan adımlar geleceğe yönelik beklentileri, biraz daha iyileştirmiş durumda.
Engin Aksoy ile sohbetimizin detaylarını hafta sonunda Vahap Munyar her zaman olduğu gibi kendi üslubu ile doyurucu bir şekilde aktardı. Ben ise bu yazıda anketin güncel sonuçlarını yani YASED üyesi yabancı sermayeli şirketlerin gözünden Türkiye ekonomisinin nasıl göründüğünü kendi yorumlarımla aktarmaya çalışayım:
- Önce iyi haber: Uluslararası şirketler Türkiye’deki operasyonları için güçlü bir büyüme öngörüsü taşıyorlar. Üyelerin çoğunluğu geçmiş altı ayda olduğu gibi ihracatlarını, çalışan sayılarını ve yatırım miktarlarını önümüzdeki 6 ayda da artırmayı öngörüyor.
- Ve şimdi kötü haber: Ankete katılanların yüzde 57’si küresel ekonomide sınırlı bir daralma bekliyor. Oysa bu yılbaşında yapılan ilk ankette bu oran sadece yüzde 8’ti. Bu bana biraz şaşırtıcı geldi çünkü önümüzdeki dönemde birçok önde gelen ekonomide faizlerin düşecek olması nedeniyle ekonomiler biraz daha canlanabilir. Ancak YASED üyeleri küresel büyüme konusunda bana göre daha kaygılılar. Bu nedenle bu yılın ikinci yarısında ihracatlarının mevcut seyrini sürdüreceğini ama yeni bir artışın kaydedilemeyeceğini öngörüyorlar. Kurun da yatay seyretmekte olması nedeniyle ihracattaki bu yatay seyir öngörüsünü ben de paylaşıyorum.
- YASED üyeleri enflasyon ve kur konusunda biraz daha rahatlamışlar. Anladığım kadarıyla 2023 Mayıs seçimlerinden sonra başlayan “rasyonele dönüş” karşılık bulmaya başladı. Son iki ankette döviz kuru ve enflasyon, üyelerin faaliyetlerini en fazla etkileyen dışsal faktörler arasında yer almıştı. Son ankette ise bu endişelerde sınırlı da olsa iyileşmeler var. 2023 Aralık döneminde ankete katılan uluslararası şirketlerin CEO’larının yüzde 88’i önümüzdeki 12 ayda faaliyetlerini en fazla etkileyecek dışsal tehdit olarak, döviz kuru oynaklığını belirtmişti. Son ankette ise bu oran kısmi bir düşüşle yüzde 81’e geriledi. Benzer bir durum enflasyon için de geçerli.
- Emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, jeopolitik istikrarsızlıklar, iklim değişikliği gibi dışsal tehditlerin yanında halen makroekonomik istikrar ilk sırada yer almaya devam ediyor.
- Bu yılın başındaki ankette, iş ve yatırım ortamı açısından gelecek 6 ay için iyileşme beklentisi yüzde 24 iken bu oranın yüzde 30’a yükseldiğini görüyoruz. Bu artış sevindirici ama yüzde 49 ile katılımcıların halen çok büyük bir kısmı iyileşmeden ziyade, iş ve yatırım ortamının mevcut halini koruyacağını düşünüyor. Bu da üzerinde durulması gereken bir nokta.
Türkiye toplam 1 trilyon dolarlık uluslararası yatırım pazarında halen yüzde 0,9 olan payını arttırmaya çalışıyor. Uzun bir süredir artmak yerine yatay seyreden pazardan pay kapma konusunda rekabet her geçen gün artıyor. Biz ise daha fazla yatırımcı çekmekte zorlanıyoruz. Bu noktada Engin Aksoy’un dediği gibi “İçerideki uluslararası şirketlerin potansiyeli, Türkiye’nin dünyadaki payını yüzde 0,9’dan yüzde 1,5’e taşımaya yeter.” Anket bize makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevedeki öngörülebilirlik başta olmak üzere, yatırım kararını etkileyen temel alanlarda gerçekleştirilecek iyileştirmelerin, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye gelebilecek 18,6 milyar dolarlık yatırımı harekete geçireceğini söylüyor. Mesele bu şirketlerin daha fazla yatırım yapması konusunda iştah yaratmak. İştah için ise yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük adımları görmek gerekiyor.