Merkez Bankası para politikası toplantısı sonrası “Durum dışarıdan nasıl görünüyor?” diye önde gelen bazı yabancı yatırım bankalarının raporlarına baktım. Yüzde 70 dolayındaki tüketici enflasyonuna rağmen Merkez Bankası’nın faizi sabit tutma kararı uluslararası finans kuruluşlarını hiç şaşırtmamış. Görülüyor ki; toplantı öncesinde kimse Merkez Bankası’ndan bir faiz artırımı beklemiyordu. Bu Merkez Bankası’nın attığı adımın doğru olduklarına inandıklarından değil Banka’nın faiz artırım kararı alacak gücü olmadığına inandıklarından.
Sayıları çok fazla olmasa da bazı kuruluşlar Merkez Bankası’nın dünyada olan biteni daha farklı algıladığını düşünüyorlar. Mesela JP Morgan notunda, Merkez Bankası’nın açıklamasında çekirdek merkez bankalarının destekleyici parasal duruş takındıklarını referans göstermesini şaşırtıcı bulmuş. Oysa küresel likidite koşulları sıkılaşmaya başladı. Son aylarda birçok merkez bankası parasal duruşunu destekleyici olmaktan çıkarıp sıkılaştırmaya başladılar. Bu önemli gelişmenin bir şekilde bizim merkez bankamızın analizlerine ve raporlarına dahil olması gerekirdi.
Yabancı kuruluşlar arasında faize dokunamayan Merkez Bankası’ndan yeni makro ihtiyati tedbir gelmesi beklentisi var. Bu beklentiyi yaratan da Merkez Bankası’nın açıklaması. Ancak yabancı kuruluşların hemen hemen tamamı Merkez Bankası için en kolay ve etkili yolun faiz enstrümanını kullanmak olduğunu söylüyorlar. Öte yandan TCMB için bu yolun kapalı olduğunu herkes kabul ediyor. Dolayısıyla geriye kurdaki istikrarı sağlamak ve para ikamesini geriye çevirme senaryosu kalıyor ama bu senaryo da şu ana kadar etkinliğini ve inandırıcılığını ortaya koyamadı.
TCMB’nin yüksek enflasyon için jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle artan enerji fiyatlarını sorumlu tutması ve bunun geçici olduğunu düşünmesi çok inandırıcı gelmiyor. Şu ana kadar “alınan önlemlerin” etkisini göstermeye başlayacağı ve bölgesel jeopolitik sorunların çözüleceği yolundaki Merkez Bankası beklentisi yatırım camiasında karşılık bulmuyor.
Tavsiye edilen aksiyon ise Merkez Bankası’nın doğrudan “ortodoks” önlemlere yönelmesi.
Enflasyondaki artışın arkasındaki etkili faktörlerden biri olan TL’nin değer kaybı ve istikrarsızlığı konusunda bankanın ne yapacağı ise herkesin ana merak konusu. Kur korumalı mevduat hamlesinden sonra enflasyona endeksli enstrümanların çıkarılması beklentisi oldukça yaygın.
Bu arada Merkez Bankası döviz rezervlerindeki azalma ve cari işlemler açığındaki genişleme de raporlarda geniş yer buluyor. Lehte olan tek gelişme turizmdeki canlılık. Buna rağmen bu yıl için cari işlemler açığının GSYH’nın yüzde 4-5’i dolayında seyredeceği tahminleri yapılıyor. Bu tabloda TL’deki değer kaybının devam etmesi güçlü olasılık dahilinde görülüyor.