İçeriklerine katılsak da katılmasak da yabancı banka ve aracı kuruluş raporları önemlidir. Biz önemsemesek de uluslararası piyasalardaki yatırımcılar önemserler; yatırım kararı verirken bu raporlarda yazılanları dikkate alırlar. Geçmişte bazı raporların o kuruluşun pozisyonuna göre yazıldığı da olmuştur ama “bunların tamamı taraflıdır” diyerek önyargı ile yaklaşmak bir şey kazandırmıyor çünkü “taraflı” da olsa “tarafsız” da olsa peşinde koştuğumuz sermaye ve fon sahipleri bu raporlarda yazılanları önemsiyorlar.
Hafta sonu Bank of America ve Morgan Stanley gibi büyük bankaların Türkiye’ye ilişkin raporlarına baktım. Dışarıdan Türkiye’nin nasıl göründüğüne dair fikir edindim. Gördüm ki;
- Yabancılar Türkiye ekonomisinin son dönemdeki büyüme performansını olumlu görüyorlar. GSYH’nın bu yıl yüzde 9’a varan oranda büyüyeceğine yönelik tahminler var. Gelecek yıl ise yüzde 4-5 dolayında bir büyüme mümkün olabilir. Ancak bu parlak rakamlara rağmen büyüme konusunda bizim kadar coşkulu değiller. Türkiye son dönemde birçok gelişmekte olan ekonomiye göre çok daha hızlı büyüdü büyümesine ama Türkiye’nin enflasyon ve işsizlik oranları da bu ekonomilerdeki oranlardan daha yüksek seyretti. Özellikle mevsim ortalamalarının üzerinde seyreden gıda fiyatlarındaki artış raporlarda geniş yer buldu. Son açıklanan Ağustos ayı enflasyon rakamları gıda fiyatlarının son bir yılda yüzde 30 arttığını gösteriyor. Böylesi sert bir artışın toplumun önemli bir kesimini rahatsız ettiğini görüyorlar.
- Türkiye’de bazı ekonomistler yıl sonuna kadar Merkez Bankası faizlerinde 1-1.5 puanlık düşüş olacağını öngörürken, enflasyon yüksek seyretmesi nedeniyle yabancıların bir bölümü 2022’ye kadar herhangi bir faiz düşüşü beklemiyorlar. Ya da olmaması gerektiğini düşünüyorlar. En azından Merkez Bankası’nın 23 Eylüldeki toplantıda pas geçmesini bekliyorlar. Bu arada baz etkisiyle yıllık enflasyonun gerileyeceği 2021’in son iki ayında birer puanlık düşüş bekleyen kuruluşlar da yok değil. “Tapering” e hazırlanan Fed’in önümüzdeki dönemde daha şahin bir tutum takınması ve buna karşın Merkez Bankası’nın ise daha güvercin bir tavır almasının zaten reel olarak çok fazla değer kaybetmiş olan Türk lirasında daha fazla kaybını tetikleyebileceği uyarısını yapıyorlar.
- Ödemeler dengesi bu yıl şu ana kadar Türkiye’yi zorlamadı. Geçen yıl geçen yıl GSYH’nın yüzde 5.2’si kadar cari açık veren ödemeler dengesinin bu yıl yüzde 2.5 dolayında açık vermesi bekleniyor. 2022-24 için açıklanan Orta Vadeli Program’da da 2021 sonu itibariyle açık tahmini de yüzde 2.5 idi. Yabancı raporlarında ödemeler dengesi gelişmeleri aktarılırken arkadaki önemli faktörlerden birinin turizm sektöründeki canlanma olduğu belirtiliyor. İhracat da aynı şekilde AB’den gelen talebin canlılığı ile güçlü bir seyir izledi. Bu eğilimin yıl sonun kadar devam edeceği beklentisi hakim basıyor. Altın ithalatındaki gerileme de dış dengesizlikteki düzelmede etkili oldu.
- İşsizlik neredeyse tüm raporlarda önemli bir sorun olarak yer alıyor. Türkiye’de resmi rakamlara göre 3.9 milyondan fazla kişi işsiz. Mevcut ekonomik sorunlar arasında en fazla can yakanı. Her ne kadar 2020 sonunda yüzde 13.2 olan işsizlik oranının OVP’de bu yıl yüzde 12.6’ya gerileyeceği tahmin edilse de 2022-24 dönemi için program hedeflerinin hep çift hanede kalması Türkiye ekonomisinin yüksek büyümeye rağmen istihdam yaratmak da zorlandığını gösteriyor.
- Bu arada yine yabancı raporlarına yansıyanlara göre politik tarafta ise 2022 sonbaharına kadar bir erken seçim beklenmiyor.