Birleşmiş Milletler Dünya Şehirler Raporu-2020 “Sürdürülebilir Şehirleşmenin Değeri” başlığı ile yayınlanmıştır. Salgında onaylanan vaka sayısının %90’nı şehirlerden kaynaklanmaktadır. Şehirler salgının merkez üsleri olarak kabul edilmektedir. Yaşanan salgının en çok zarar verdiği kesimin şehirlerde yaşayan alt gelir grupları olduğu ortaya çıkmıştır. Sağlık hizmetlerine erişmede, elverişsiz barınmada, yetersiz ulaşımda ve işsizlikte ne denli büyük eşitsizliklerin olduğu gerçeği bu salgın ile su yüzüne çıkmıştır. Bundan böyle şehir yönetimlerinin herkes için eşit fırsatlar yaratması beklenmektedir. Bunun için şehirlerin kapsayıcı, sürdürülebilir ve yeşil bir toparlanma ve kalkınmaya ihtiyacı olacağı kesindir. Şehirlerde yaşayan yaklaşık 3 milyar insanın yaşamlarını nasıl sürdürecekleri konusunda yapacakları tercihler ekonomik refahı, çevresel kaliteyi ve sosyal dengeyi etkileyecektir.
İyi planlanmış ve başarılı biçimde yönetilen şehirler değer yaratacaktır. Bu şehirlerin sağlayacağı ekonomik, sosyal, çevresel çıktılar şehirlilerin yaşam kalitesini anlamlı ve hissedilir bir biçimde arttıracaktır. Şehirler özlemlerin gerçekleşebileceği fırsatları barındırmaktadır. Bu durum insanların kırsal alanlardan ya da başka ülkelerden şehirlere göç etmesine neden olmaktadır. Gün geçtikçe şehirlerin yarattığı zorluklardan çok şehirlerin neden olduğu gelişme ve iyileşmeler konuşulur olmaktadır. Gittikçe şehirlerin değer yaratabileceği ve bunu sürdürebileceği tartışılmaktadır. Küresel ekonomi artan oranda şehirlerde üretilen ve ticareti yapılan ürün ve hizmetlerden oluşmaktadır. Şehirlerin sahip olduğu liman ve lojistik merkezlerin ticaret üzerindeki payı artmaktadır. Şehirlerde öbeklenen bilgi ekonomileri sosyo-ekonomik alanlarda etkin olmaktadır.
Şehirler sahip oldukları nitelikli işgücü, temiz hava, güvenilir kurumlar ile ülkelerine doğrudan dış yatırımları cezbeden merkezlerdir. Kırsal alanlar ile olan bağları sonucu nitelikli tarımsal çıktıların gelişmesine katkıda bulunur ve verimliliğin artmasını sağlarlar. Şehirlerden kaynaklanan ve yayılan yenileşim akımı ve teknolojik gelişmeler bölgesel ve ulusal kalkınmayı tetikler. Sosyo ekonomik önemine rağmen şehirler dünya yüzeyindeki toprakların sadece yüzde ikisini kaplamaktadır. Geriye kalan ve şehirleşmeden zarar görmemiş yüzde doksan sekizlik alan biyoçeşitlilik ve doğal yaşam için hala umut vaat edecektir.
Birleşmiş Milletler Dünya Şehirler Raporu-2020 önemli uyarılarda bulunmakta ve yol göstermektedir. Acaba şehirlerimiz bu gelişmeleri hangi bakış açısı ile ele almakta ve değerlendirmektedir? Günü kurtarayım derken geleceği ıskalama riski var mıdır? Şehir yönetimlerinin başlarını iki elleri arasına alıp, gündelik hayhuydan kendilerini kurtarıp geleceği planlamaları beklenmektedir. Yıkık altından uzanan minik ellere bakınca bu alanlarda daha kat edilecek çok mesafe olduğunu görüp hayıflanmak mümkün. Ancak bu konuları sürekli gündemde tutarak, sürekli tartışarak bir gün gelip bu alanlarda ilerlemeler sağlanacağını umut etmek de mümkün. Şehirlinin de bu konuda üzerine düşen görevler var; yılgınlığa kapılmamak, karamsar olmamak ve mücadele etmek gibi. Kurtarılacak son denizyıldızına kadar mücadeleye devam!
Haftanın Şehri: KRAKOW, POLONYA
Krakow Polonya’nın ikinci büyük şehri olup 780,000 nüfusa sahiptir. Şehir 2019 yılında 14 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Şehir sakinleri UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesine dahil edilen eski şehir merkezleri ile gurur duyarlar. Bu alan şehirli için bir yerel gurur kaynağıdır.
Savaş sonrası yıkılan alanlardan toplanan molozlar yenileme çalışmalarında kullanılmış, bu çalışmalara tüm şehirli katkıda bulunmuştur. Molozların yetmediği yerlerde komşu şehirlerden moloz taşınmıştır. Bugün yeni yapılan iş alanlarında IBM, General Electric, Motorola gibi 20’den fazla çokuluslu şirket faaliyet göstermektedir.