Piyasaların yükselmeye devam etmesi için sebeplerin olmasıyla birlikte trend ve momentum olumlu devam etse de özellikle ABD piyasalarında oluşan aşırılıkların gözardı edilmemesi gereken seviyelerde olduğunu düşünüyoruz.
Baktığımız birçok değişik ölçüye göre tarihi aşırılıklar ile karşı karşıyayız. Tarih her zaman tekerrür etmiyor. Ancak istatistik istediğiniz sonucu desteklemek için maalesef çoğu zaman yanlış kullanılsa da, geçmiş örnekler ışığında özellikle ABD piyasalarının önümüzdeki kısa dönem için risk getiri açısından daha az cazip hala geldiğini görüyoruz.
Orta ve uzun vadeli görüşlerimiz değişmedi fakat oradaki potansiyel bir düzeltmenin, bizimki dahil diğer piyasaları etkileme potansiyelinin göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Taktik ve strateji olarak, ‘‘bunların nasıl anlamları var?’’ diye baktığımızda iki uç yaklaşım diyebileceğimiz ‘’her şeyi sıfırlamak’’ ve ‘’hiçbir risk yokmuş gibi davranmak’’, bizce çok makul değil. Kısmen proaktif davranıp risk azaltmanın, kısmen bazı potansiyel katalizörleri takip etmenin ve risk yönetimine daha fazla odaklanmanın daha makul olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca, küresel faizler tarafında gördüğümüz bazı kopukluklar veya hafif anomaliler de son derece dikkat çekici. Bu yorumlarımızı biraz örneklerle açalım; Citigroup’un küresel ekonomik sürprizler endeksi (CESIGL) 2018'in başından beri çoğunlukla negatif bölgedeydi. Geçen hafta başlarında pozitif bölgeye geçti. Bu sene için yaptığımız öngörü ve yorumlarımız ile uyumlu. ABD de verilerin tekrar güçlenmeye başlamasının yan etkilerinden biri de doların güçlenmesi fakat ABD faizlerinde henüz bu büyüme ivmesini yansıtmadığını düşünüyoruz.
Nitekim 17 Ocak tarihli “‘That is Insane’: Muni Yields at the Lowest Since Elvis Was King” başlıklı bir haberde; ABD belediye bonolarının, 1956 yazından beri en düşük seviyesine gerilediği ifade ediliyor.
Geçen hafta başka tarihi rekor ve aşırılıklara da tanıklık ettik. Küresel döviz volatilite endeksi, rekor düşük seviyelere düştü. ABD şirket bono getirileri, ‘’spread’’ olarak ABD hazine bonolarına nazaran 2007’den beri en düşük seviyesine geriledi. JP Morgan’ın CDS spread’i beş baz puan daha gerileyerek 30.6 bps ile Ekim 2007 seviyelerine geldi. Piyasada risk fiyatalamaları gittikçe daha iyiye giderken borç miktarı da artmaya devam ediyor. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), önümüzdeki aylarda küresel borcun 257 trilyon doları aşarak yeni bir rekor kıracağını tahmin ediyor. 2019 ilk üç çeyrekteki borç artışı 9 trilyon dolar ve gelişmiş ülkelerdeki borun GSYH oranı yüzde 383’e ulaşmış durumda.
FED içinde sözü geçen isimlerden olan; Dallas FED Başkanı Robert Kaplan’ın, FED’in ‘’varlık balonlarına sebep oluyor’’ görüntüsünden şikayet etmesi ve San Francicso FED’in geçen hafta yayınladığı akademik bir makalede istihdam piyasasının göründüğünden de sıkı olduğunu ifade etmesi, 29 Ocak’taki FOMC toplantısında olduğu gibi FED’den daha da fazla güvercince sürprizler beklemenin çok makul olmayabileceğini düşündürüyor. Bu bir katalizör olabilir. Gündemden tamamen düşmüş gibi gözükse de jeopolitik bir konu da olabilir.
Ayrıca yaklaşan; Demokrat Parti başkan adayı hakkında önemli fikir verecek olan Iowa seçimlerinin, bizde hiç konuşulmuyor olsa da, son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Nitekim tarihe de baktığımızda; genelde Demokrat adayları arasında Şubat ayı gibi önde olanının aday olma şansının oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Şubat gibi hem Sanders hem de Warren’in yarışın içinde olacağının anlaşılmasının, piyasada bir ‘’risk off’’ dönemini tetikleyebileceğini düşünüyoruz.
İşin ilginç kısmı Ekim ortasında piyasalarda ciddi karamsarlık ve hatta panik havası eserken iyimser yorumlara rastlamak pek mümkün değildi. O dönemden bu yana çok ciddi getiriler elde edildi. Şimdi de temkinli yorumlara rastlamak pek mümkün değil. Halbuki iyimser olsun kötümser olsun aşırılıkların yaşandığı ortamlarda Ajda Pekkan’ın “Ya Sonra” şarkısını hatırlamakta fayda var.