Ya faizi düşürmeyin ya da artık enflasyondan yakınmayın!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Yılın ilk Para Politikası Kurulu toplantısı 23 Ocak Perşembe günü yapılacak. Geçen yıl martta yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkarıldıktan sonra aralık ayındaki toplantıya kadar bu düzeyde tutulan ve aralıkta yüzde 47,50’ye indirilen politika faizinde yeni bir indirime gidileceği görüşü ağır basıyor.

Merkez Bankası’nın bu yıl sekiz PPK toplantısı yapmaya karar verdiği hatırlanacaktır. Bu çerçevede ocak, mart, nisan, haziran, temmuz, eylül, ekim ve aralık aylarında toplantı yapılacak. Şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarında toplantı yok.

Bu tercih Merkez Bankası’na bir ölçüde hareket kolaylığı sağlayacak; her ay faizin ne olacağına dönük tartışma yapılmasını önleyecek.

Ayrıca Merkez Bankası bu yıl faizin yönü (olağandışı gelişmeler yaşanmadığı sürece) aşağı doğru olacağı için toplantı sayısının azalması sayesinde her ay faiz indirme baskısına maruz kalmayacak.

Ama bir yılda yapılacak 12 toplantıda faizi 1’er puan indirmek de aynı sonucu verir, 8 toplantıda 1,5’er puan indirmek de... Dolayısıyla toplantı sayısının azaltılması önemli ama kısmen önemli.

Merkez Bankası ne diyecek?

Kamuoyu faizin düşürülmesini bekliyor ama aslolan Merkez Bankası’nın ne düşündüğü...

Ama bu kez Merkez Bankası’ndan bir tek şey bekliyorum.

Hani Mevlana’nın “Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün” demesi gibi...

Merkez Bankası da artık “Ya faizi düşürmemeli ya da faizi düşürüyorsa enflasyondan yakınmamalı”...

Ne yani, “Hem ağlarım, hem giderim” dercesine “Hem enflasyondan yakınırım ama hem enflasyonla mücadele adına yükselttiğim faizi indiririm” demek artık fazlasıyla çelişki oluyor.

Faizin yüzde 50’de sabit tutulduğu ve yüzde 50’den yüzde 47,50’ye düşürüldüğü geçen yılın kasım ve aralık aylarındaki PPK metinlerinin ilgili bölümlerini karşılaştırmalı(!) olarak görüyorsunuz. Gerçi karşılaştırılacak ve farkları ortaya konulacak bir şey yok ama bu metinlerden iki farklı karar çıktı.

Bu kez artık aynısı yaşanmasın!

Ya faizi değiştirmeyin ya metni değiştirin!

Metinler aynı, kararlar farklı

26 Aralık tarihli PPK metninden:

(Faiz yüzde 47,50'ye düşürüldü)

“Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmekte ve dezenflasyon sürecini güçlendirmektedir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir.”

21 Kasım tarihli PPK metninden:

(Faiz yüzde 50'de sabit tutuldu)

“Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir.”

Perşembe günü ne olacak?

Girişte de belirttim; perşembe günkü toplantıda faizin indirileceği tahmini ağır basıyor. Yine ağırlıklı tahmin de aralıktaki gibi 2,50 puanlık bir indirim daha yapılması ve politika faizinin yüzde 45’e çekilmesi yönünde.

Merkez Bankası yöneticilerinin geçmişteki söylemlerine bakıyor ve “Faiz indirilmez” diyorum.

Sonra düşünüyorum; “O söylemler ortadayken aralıkta da indirim yapılmaması gerekirdi ama faiz aşağı çekildi” diyorum.

Dönüyorum bu aya, yine geçmişteki söylemler geliyor aklıma; “Bizim için enflasyonun yıllık seyri hiç önemli değil, aylıkta bir artış görürsek bizim için alarm zilleri çalıyor” şeklindeki söylemler... “Kendi söylemlerine itibar etselerdi zaten aralıkta indirim yapmazlardı, dolayısıyla ocakta haydi haydi indirime giderler” diye düşünüyorum.

“Peki aralıkta faiz indirildi de ne oldu” diye soruyorum bu kez. Faiz aşağı çekilince bir kesim “Kur fırlar gider” diye korkuyordu; bir kesim “Kur biraz artar” diye memnuniyet duyuyordu; ikisi de olmadı ya da oldurulmadı.

Dalıyorum düşüncelere yine; “Ocakta fiyatlar yüzde 5 dolayında artacak, mevsimsellikten arındırılmış oran ise bunun biraz altında kalacak, bu durumda yıllık oran yüzde 42’ye inecek, bu enflasyona göre faizin yüzde 45’e çekilmesi makasın çok daralması anlamına gelmez mi” diyorum. Sonra “O makasın bir önemi mi var ki, geçmişte enflasyon faizin çok üstüne bile çıkmıştı, kim bakar o makasa” diyerek kendimi eleştiriyorum.

Yani benim kafam karışık!

Boşa koyuyorum dolmuyor, doluya koyuyorum almıyor!

TEPAV “Faiz indirilmemeli” diyor

Bu arada TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu toplantısına katılan sekiz üyenin altısı politika faizinin sabit tutulması, iki üye ise 2,50 puanlık indirime gidilmesi yönünde oy kullandı.

Söz konusu çalışma grubunun sekiz üyesinin beşinin Merkez Bankası kökenli olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir.

Para Politikası Değerlendirme Notu’nda, perşembe günü faiz indirimine gidilmeyeceği varsayımıyla “Aralık 2024’teki faiz indiriminden sonraki ilk toplantıda neden faiz indirimine ara verildiğinin geniş toplum kesimlerini ikna edici biçimde anlatılması, bekleyişlerin bozulmaması açısından önemlidir” denildi.

TEPAV’dan yapılan açıklamada , “Bir sonraki toplantıya kadar aylık iki enflasyon değerinin daha açıklanacağı dikkate alındığında, bu değerlerin tahminle uyumlu olması koşuluyla, aralık toplantısındakine kıyasla daha yüksek düzeyde faiz indirimleri yapmak daha sağlıklı olacaktır” görüşüne yer verildi.

Tüm yazılarını göster