Wenergy, sadece İzmirli firmaların buluşma adresi mi olacak?

SERKAN AKSÜYEK

“Temiz Enerjinin Başkenti” sıfatını bihakkın elde eden İzmir’in, bu alanda uluslararası bir fuara ev sahipliği yapması, uzun yıllardır enerji sektörünün gündeminde yer alıyordu.  Beklenti, EIF ve ICCI gibi enerji sektörünün uzun yıllardır buluşma noktası olan bir fuarın İzmir’e kazandırılmasıydı. İlki geçen yıl Mayıs ayında Fuar İzmir’de düzenlenen Wenergy Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı ve Kongresi, bu yönde atılmış önemli bir adımdı. Fuarın ikincisi bu yılın Mayıs ayında gerçekleştirildi. Üçüncüsü 22 Mayıs 2025 tarihinde kapılarını açacak. Ancak geçen iki fuarda, temiz enerji sektöründe yatırımları olan büyük ölçekli enerji şirketlerinin hemen hiçbiri katılımcı olarak yer almamıştı. Wenergy, bu yönüyle sektörün beklentilerini ne ölçüde karşılıyor, emin değilim.

Tesadüfen öğrenilen fuar

Bizzat yaşadığım bir örnek, Türkiye’nin en büyük enerji şirketlerinden birinin tepe yöneticisinin, önceki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile sohbet ederken fuardan tesadüfen haberinin olmasıydı. Türkiye’de bu sektöre milyarlarca dolar yatırım yapan, onlarca yan sanayici firmayı peşinden sürükleyen dev enerji şirketlerinin tepe yöneticilerine, Wenergy Fuarı ve İzmir’e kazandıracakları çok iyi anlatılmalı. Şayet Wenergy, İzmir’de faaliyet gösteren şirketlerin buluştuğu bir fuar olarak kalacaksa, o zaman yazdıklarımın hepsi çöpe manşet olabilir.

Yol yakınken ve 2025 yılında yapılacak 3’üncü Wenergy’ye vakit varken, fuarı organize eden şirketlere sektörün beklentilerini anımsatmakta fayda var. Türk enerji sektöründe yatırımcı olarak yer alan büyük sermaye gruplarına yönelik bir tanıtım faaliyetine bugünden başlanması gerekiyor. İlk adımı İstanbul’da, ikinci adımı Ankara’da atmakta fayda var. Büyük ölçekli şirketlerin ve yan sanayilerinin katıldığı bir Wenergy, ICCI Fuarı’nın 28 yılda kat ettiği mesafeyi birkaç senede alabilir. İzmir bunu başarabilir.

Bizden anımsatması… 

“2053 net sıfır” için derin çelişki: Termik santraller

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın geçen yılın Ocak ayında yayınladığı Ulusal Enerji Planı, bir yandan yenilenebilir enerjiye yönelik iddialı ve moral veren hedefler ortaya koyarken, diğer yandan da kömüre yatırımın da devam edeceğini gösteriyor.

Türkiye’nin 2053 yılı için belirlediği “Net Sıfır Emisyon” hedefi kapsamında, 30 yıl sonra elektrik üretiminin yüzde 69.1'inin yenilenebilir kaynaklardan, yüzde 29.3'ünün ise nükleerden karşılanması planlanıyor. Ancak planda kömürden çıkışa dair açık bir ifade ve öngörüye yer verilmiyor. Türkiye’nin Ağustos 2024 itibarıyla 113 bin 750 MW seviyesinde olan toplam kurulu gücü içerisinde ithal ve yerli kömürden enerji üretiminin payı 21 bin 824 MW seviyesinde. Planda, 2035 yılına kadar bu mevcuda ilave olarak 3 bin 200 MW kurulu gücünde “yeni kömürlü termik santral yatırımı” öngörülüyor.  “Bu ne perhiz” dedirten hedeflerde, mantık olarak termik santrallerin kullanım oranının giderek düşmesi gerekirken, sistemde ekolojik ve ekonomik yükü büyük olacak bu yatırımların neden ısrarla yapılmak istendiği, askıda kalan soru işaretini oluşturuyor.

Bir diğer çelişki ise şurada: Kömür santrallerinin sistemden zamanla çıkmasının mı planlandığı yoksa bu santrallerin teşviklerle rezervde tutulmasının mı öngörüldüğü tam olarak anlaşılmıyor. Kömür madenciliğinin yapıldığı illerde yüz binlerce vatandaşın geçim kaynağı düşünülerek mi bu hedeflerin yapıldığı sorusu da hem askıda kalıyor hem de insanı düşündürüyor.

Türkiye’nin yenilenebilir kaynak potansiyeli adeta göz kamaştırırken, sadece 2022 yılında, ithal kömür kaynaklı bin 380 MW gibi devasa bir kurulu gücün devreye alınması izaha muhtaç bir durum.

Enerji sektörü profesyonelleri arasında, 2022 yılındaki bu dev sıçramanın nasıl olabildiğine yönelik gerekçelerde ise rivayet muhtelif. Ancak akla en yakın önerme, Ukrayna Savaşı sonrasında ekonomik ambargo altında olan ve dünyanın en önemli kömür üreticileri arasında yer alan Rusya’nın kömürlerini, bizim santrallerde yakmak için dünya fiyatının çok altında satın aldığımız (ya da devlet gücü ile aldırdığımız) yönünde. Bu garip alışverişin, yaklaşık 30 milyar dolarlık doğalgaz borcu ertelenen BOTAŞ’ın durumu gözetilerek yapıldığı da konuşulan kulis bilgileri arasında…

Tüm yazılarını göster