Vize mi ihracata engel mi?

Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ

Türk ihracatçıları için vizenin ne anlama geldiğini bilmeyen yoktur.

Sürekli yürek çarpıntısı, sürekli onay alamama endişesi veya kısa süreli vizeler.

Mesleğe ilk başladığım yıllarda batılı ülkelere vizesiz giderdik.

Arap ülkelerinin kapıları ise bol pullu vize sayfaları dolu pasaportlarla açılabiliyordu.

Bir aralar o kadar çok seyahat ediyordum ki pasaportumun sayfaları, çok çabuk ve pasaportumun süresinden çok daha önce doluyordu.

Sayfaların dolması üzerine gittiğimiz Emniyet Müdürlüğü’nde de sayfaları boş olan yeni bir pasaport defteri eskisinin üzerine zımbalanıp ince saten bir kurdele ile bağlanıyor ve kurdelenin üzerine de kırmızı mum damlatılıp mühür basılıyordu.

Bize de çok defterli bir pasaport paketi ile seyahat etmek kalıyordu.

Bir ara pasaport paketim dört deftere ulaştığı için artık yeni ekleme yapılmayıp yeni ve sayfaları boş bir pasaport verilmişti. Dörtlü pasaport defteri paketi de içindeki vizeler nedeniyle bana iade edilmişti.

Vizesiz Almanya zamanlarındaki bir günde Almanya’ya girişimde, bu boş sayfalı pasaport nedeniyle bana ahret soruları soran Alman vize polisine gösterdiğim dörtlü pasaport defteri paketi ile epey eğlenceli dakikalar geçirdiğimi hala hatırlarım.

Oysa şimdi…

Başvuru yaparsınız vize çıkmayabilir.

Çoklu giriş istersiniz, tek giriş verilebilir.

Uzun süreli istersiniz, işinizi görmeyecek kadar kısa süreli verilebilir.

Ve hatta daha kötüsü, işiniz gereği gidip yapacağınız görüşmeler veya konferanslar için almak istediğiniz vize başvurularınız için size aylar sonrasına vize görüşme günü verilebilir.

Vize başvurusuna 8 ay sonrası için randevu günü verilen başarılı bir iş insanımızın söyledikleri hiç yabancı gelmedi bana.

İşinde çok başarılı…

Şirketinin bir kısım hissesini güzel bir bedelle yatırımcılara satabilme başarısı elde etmiş.

Yaptığı iş, zamanımızın yükselen değerlerinden birisi ve ortakları hedef ülkede.

Sakıncalı hiçbir işe bulaşmamış. Buradaki durumunu ufak bir istihbarat ile sosyal medyadan ve diğer açık kaynaklardan herkes araştırabilir.

Gel gör ki vize hazretleri önünde “ Yassah hemşerim “ mottosuyla duruyor.

Okuldaki öğrencilerimden birisi seyahat et-çalış (work&travel ) sistemi ile gideceği ülkeden vize alabilmek için organizatör firmanın, gidilecek olan ülkenin başka bir ülkedeki vize ofisinden bir başvuru günü aldığını ve oradan vizenin alınabileceği garantisi verildiğini, kendisinin de oraya gideceğini anlatmıştı. Ayrıca bu şekilde vize alarak giden arkadaşlarının da olduğunu söylemişti.

İhracatçılara yeşil pasaport uygulaması bu tür sıkıntılara çare olsun diye geliştirildi.

Fakat yeşil pasaport verme işine bir hayli yolsuzluk hatta insan kaçakçılığı karıştıran işgüzarlar nedeniyle bu pasaportlar bile olması gereken kolaylıklara erişemeyebiliyor.

Türkiye, son zamanların tedarik zinciri yıldızı olarak öne çıkıyor.

Türk üreticilerinin bilinen kalitesine, yükselen talebi de eklediğinizde, doğal olarak ihracatımız rekor üzerine rekor kırıyor.

Varılan rakamların çok daha yukarılarına erişmenin olası olduğunu her fırsatta yazıyorum.

Ancak her şey çevrim-içi (on-line) olmuyor…

Karşı karşıya gelip, el sıkışıp, göz göze gelmek, iletişimin bir numaralı öğesi beden dilini kullanarak görüşme yapmak, olası müşterileri ikna etmenin en güvenilir ve en hızlı yoludur.

Bu vize işi bayağı bir politika kokuyor…

Bu kokuyu engellemek de politikacılara düşüyor herhalde?

Tüm yazılarını göster