Ülkemizin ekonomi tarihi gelişme yolunda örnek aldığımız ülkelere yetişme konusunda nasıl yaya kaldığımızı gösteren örneklerle doludur. Son örnek ise Vietnam oldu.
Akılla oluşturulan uzun erimli stratejiler, planlar yıllar içinde çoğu zaman siyasi etkilerle, kısa dönemli popülist kaygılarla anlamını yitirir, takibi zorlaşır. Planlı kalkınma denemelerine başladığımız 20.yüzyılın ortalarından günümüze dönem dönem geriye bakıp hayıflanırız hedeflediğimiz gelişmeyi nasıl ıskaladık diye. Dünya çapında gelişimlerini örnek aldığımız, rekabette geçmek için gözümüze kestirdiğimiz ülkeler arayı daha da açmışlar, ya da bizi hızla geçmişlerdir. Biz yıldan yıla olağan gelişme seyrine odaklanarak kendi kendimize nereden nereye geldiğimize bakıp gururlanırken “gelişme kerterizi” olarak kabul ettiğimiz ülkeler farkı açmışlardır. Bu ülkeleri kronolojik olarak şöyle sıralayabiliriz: Japonya, Güney Kore, İtalya, AB’ye girişleri öncesindeki öteki Akdeniz kuşağı ülkeleri İspanya, Portekiz, Yunanistan ve yakın geçmişte Doğu Avrupa ülkeleri.
Bu kez de Vietnam bizi şaşırtarak düşündürdü
Başımızı kaldırıp dünyaya baktığımızda gelişme yolunda nasıl yaya kaldığımızı gösteren son örnek Vietnam oldu. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan geçen hafta EKONOMİ Gazetesi yöneticileri Hakan Güldağ, Vahap Munyar ve program yöneticisi Barış Esen ile birlikte katıldığı “Ekonomi Masası” yayınımızda Türkiye’nin ihracatında teknoloji ürünlerinin payının nasıl geri kaldığını Vietnam örneği ile anlattı. Orhan Turan, “2000 yılında bizim teknoloji ihracatımız 1,6 milyar dolar. Vietnam’ın ise 500 milyon dolardı. 2022 yılında biz 2 milyar dolarda kalırken onlar 137 milyar dolara çıkarmış. Yüksek teknolojiye ulaşmak bugünden yarına olacak bir şey değil. Nitelikli insan kaynağı ve bunu sağlayacak eğitim gerekiyor” dedi.
“Türkiye’nin makinecileri” eğitimli işgücü istiyor
Katma değerli, yüksek teknolojili üretim ve ihracat dediğimizde aklımıza ilk olarak hızlı bir gelişme içindeki savunma sanayii ve makine sektörü geliyor. Kendilerini “Türkiye’nin makinecileri” olarak tanımlayan sektörün üretim ve ihracattaki önder duayenleri Kutlu Karavelioğlu ve Adnan Dalgakıran hızlı gelişmenin önündeki en büyük engelin “eğitimli işgücü açığı” olduğunu yıllardır ısrarla vurguluyorlar. Türkiye’yi uluslararası sıralamalarda öne doğru taşıyan Ankara odaklı savunma sanayii hamlesinin özünde nitelikli insan gücünü emen anlayışın yer aldığını hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor. Vietnam örneği üzerinden acı hayıflanmaları zaten ilk önce makinecilerden duyduk.
Enseyi karartmayalım, Ankara’ya bakalım
Ankara merkezli yüksek teknolojili savunma sanayii odaklanmasının kenti uluslararası sıralamalarda nasıl yukarı taşıdığını iki yıl önce Dünya Fikri Haklar Örgütü’nün (WIPO) inovasyon raporundan izlemiştik. Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) son raporu ise Ankara’daki teknolojik sıçramanın boyutlarını daha net bir şekilde ortaya koyuyor. ASO’nun “2018-2023 yıllarını kapsayan Ankara’nın Dış Ticaret Analizi ve Teknolojik Boyut Çalışma Raporu” başkentin Türkiye içinde nasıl fark yarattığını ortaya koyuyor. Önceki hafta raporun bulgularını geleneksel Büyükelçiler davetinde Ankara’daki diplomatlarla paylaşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, şu bilgileri verdi:
“Raporda Ankara’mız ile diğer 5 büyük sanayi kenti İstanbul, İzmir, Kocaeli, Bursa ve Gaziantep’in ihracat performansını, teknoloji sınıflandırmasına göre analiz ettik. Ankara’nın ihracatında yüksek teknoloji payının %13 ile %3,8 olan Türkiye ortalamasından ve diğer 5 büyük sanayi şehrinden kat be kat yüksek olduğu görüldü. Bu oran İstanbul’da %5, İzmir’de %2, Kocaeli, Bursa ve Gaziantep’te ise sadece %1.”
Raporun bulgularının en üst düzeyde teyidi ise ASO davetinde DPT kökenli, önceki kalkınma bakanlarından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan geldi. Rapor bulgularının kendileri için şaşırtıcı olmadığını vurgulayan Yılmaz, ge4çmiş deneyimlerini de katarak sosyal göstergeler dikkate alındığında Ankara’nın öteki illerin tümüne göre nasıl öne çıktığını hatırlattı.
ASO raporunun şifreleri…
ASO Başkanı Ardıç’ın dilinden düşürmediği “sanayinin de başkenti olma hedefi” olma yolunda atılan adımların, kat edilen mesafenin nasıl ölçüldüğü, hesaplamalarda hangi yöntemlerin kullanıldığı elbette ilk aklımıza gelen sorular. ASO raporunda Ankara’yı ihracatta yüksek teknoloji payı bakımından öne çıkaran bulguların TÜİK ve Ticaret Bakanlığı verilerine dayandığı belirtiliyor. Ancak, Ankara ve diğer 5 büyük sanayi kentinin dış ticaret rakamları OECD tanımlamaları kullanılarak (ISIC Rev. 3 sınıflandırması) ve sektörlere göre yıl bazında daha detaylı hesaplanmış. Aslında bu yolla çok değerli yeni bir alt veri seti oluşturulmuş bulunuyor. Raporun önemli bulgularından biri de Ankara’nın
orta yüksek ve düşük teknoloji sınıflandırmasında ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 100’ler civarında veya üzerinde olması. Ankara’nın yüksek teknoloji alanında ihracatın ithalatı karşılama oranı ise hala yüzde 45’ler düzeyinde. Ankara’dan yüksek teknolojili ihracatta öne çıkan ürünler şöyle: “Hava ve Uzay Araçları, Ölçme, Kontrol, test, Seyrüsefer vb. Amaçlı Alet ve Cihazlar ile Tıbbi ve Cerrahi Teçhizat ile Ortopedik Araçlar.”