Verimlilik çok boyutlu bir konu. Salı günü sözünü ettiğim “Verimliliği ne belirler?” adlı çalışma, iki ana grupta inceliyor verimliliği. İlk olarak şirket/tesis mikro düzeyinde ele alıyor konuyu. İkinci olarak dış koşulların rolüne odaklanıyor. Bu arada makalenin 2011 yılında yayınlandığına ve doğal olarak o zamana kadar yapılmış çalışmaların bulgularını özetlediğine dikkat çekmek isterim. Bu nedenle, yapay zekâ kullanımına ilişkin bulgular yok.
Mikro düzeyde verimliliğe odaklanıldığında şu başlıklar ortaya çıkıyor. Birincisi, yönetsel uygulama ve yetenek: Yönetimi bir orkestra şefine benzetiyor. İdare, makine, işgücü ve ara girdileri öyle yönetebilir ki, sonuç kakofoni de olabilir senfoni de diyor. Mesela işgücünü eğiten programlar var mı, performansa bağlı bir ücret sistemi oluşturulmuş mu, işgücü ile yönetim arasında rutin toplantılar yapılıyor mu? Bu alanda yapılan çalışmaların ulaştığı bir diğer sonuç, MBA eğitimi almış yöneticilerin şirketlerinin varlıklarından elde ettikleri getiri oranlarının genellikle daha yüksek olduğu yönünde. İkinci alt başlık daha kaliteli sermaye (makine ve teçhizat) ve işgücü; etkileri için fazla söze gerek yok.
Üçüncüsü, bilgi teknolojileri (IT) ile araştırma ve geliştirme. Avrupa’daki ABD menşeili şirketlerin Avrupalı şirketlere göre daha verimli oldukları ve bunun temel nedenlerinden birinin daha fazla IT kullanımı olduğu sonucuna varan çalışmalara işaret ediyorlar. Elbette bu sonuç, hangi mekanizmalarla IT kullanımının verimliliği artırdığı sorusunu doğuruyor. Lojistikten ve talaşlı imalattan örnekler var. Kamyon taşımacılığında yük durumu ve kamyonun bulunduğu mevki ve benzeri bilgilerin önemine dikkat çekiliyor. Talaşlı imalatta ise ayar zamanlarının azalması, daha az hatalı ürün çıkması, daha kolay muayene ve benzerleri. Araştırma ve geliştirmenin olumlu etkileri ise yeteri kadar açık. Dördüncü başlık yaparak öğrenmek. Deneyiminin yapılan işlemlerin iyileştirilmesine yol açmasına dayanıyor. Burada uçak ve gemi yapımından örnekler var. Birinci uçak ile otuzuncunun imalat süreleri arasında önemli farklar bulmuş araştırmacılar. Gemi sektörü için de benzer sonuçlar yer alıyor.
Beşinci başlık ürün yeniliği (innovation). Ürünün kalitesini yükselten yenilikçi adımların üretim miktarını artırmayabileceğine ama satış fiyatını yükseltebileceğine ve bu yolla (hasılat temelli) verimliliğe katkıda bulunacağına dikkat çekiyor. Bu tür uygulamaların değişik müşteri sınıflarına ve yeni piyasalara ulaşılmasını kolaylaştırdığını gösteren bulgular var. Bu başlığın IT ile araştırma ve geliştirme başlığı ile ilgisine de vurgu yapıyor. IT kullanımının müşteri isteğine bağlı siparişlere daha kolay yanıt verilmesini sağladığını, araştırma ve geliştirmenin de yenilikçi adımlara yol açtığını belirtiyor.
İkinci ana grup dış koşullardı. Burada öne çıkan alt başlıklardan ilki verimliliğin yayılma etkisi. Başka şirketlerdeki verimlik artışının ve o artışa yol açan yöntemlerin diğer şirketlere de yansıması. İkinci alt başlık rekabet düzeyi. Bir yandan, daha verimli şirketlerin piyasa paylarının giderek artarken, verimli olmayanların kapanmaları ile diğer yandan artan rekabetin şirketleri verimliliği artırıcı faaliyetlere zorlamaları ile ilgili. Düzenleme (regulation) ise üçüncü alt başlık. Kötü devlet düzenlemelerinin verimliliği azaltıcı, iyi düzenlemelerin ise artırıcı rolüne dikkat çeken çalışmalar var. Şeker endüstrisinden tutun da enerji sektörüne kadar uzanana yelpazedeki bulgulara yer veriyor. Son başlık ise esnek girdi piyasaları adını taşıyor. Girdilerin serbestçe dolaşımı, hatta bir fabrikanın başka bir şirkete satılması ile verimlilik arasındaki olumlu ilişkiyi gösteren çalışmalara atıf yapıyor. Finansmana erişimin etkileri inceleniyor.
Çalışmanın son bölümünde ise yanıt bekleyen önemli sorulara yer verilmiş. Sonraki yazılarda devam edeceğim.