Her ülkede aynı sektörde çalışan şirketlerde büyük verimlilik farkları olduğunu gösteren çalışmalar var. Hatta aynı teknolojiyi kullanan fabrikaların bile verimlilikleri arasındaki fark fazla olabiliyor. İktisatta belli bir alanda yapılan çalışmaları sistematik bir biçimde özetleyen, bulgularını karşılaştıran, yanıt bekleyen soruların neler olduğunu belirten, konunun uzmanlarına yazdırılmış ‘yazın tarama’ makalelerine yer veren önemli bir dergi var. Burada 2011 yılında yayınlanan “Verimliliği ne belirler?” başlıklı yazının girişinde iki örnek yer alıyor. İlki ABD’den. Verimlilik dağılımının yüzde 90’lık diliminde yer alan şirketlerin verimlilik düzeyleri, yüzde 10’luk diliminde yer alanlarınkilerin iki katı olarak hesaplanmış. Çin’de ise bu oranın beşe kadar çıktığını bulan çalışmalar var.
Kıssadan hisse, aynı endüstri kollarında büyük verimlilik farkları olabiliyor. Kullanılan teknolojiyi değiştirmek, Ar-Ge ile yeni teknolojiler geliştirmek önemli ama mevcut teknolojiyi kullansa da bunu ‘yüzüne gözüne bulaştırarak’ yapan şirketlerin çok sayıda olduğu gerçeği de ortada. Bu çerçevede tekil şirketlere gelişmiş mühendislik yöntemleriyle ‘dokunmak’ büyük önem kazanıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ‘Model Fabrika’ uygulaması var. Bu çerçevede organize sanayi bölgelerinde kurulan tesislerde eğitmenler şirketlerden gelen kursiyerlere eğitim veriyorlar. Sonra eğitmenler ile kursiyerler, kursiyerlerin fabrikalarına gidip uyguluyorlar. Anladığım kadarıyla, ‘yalın (lean)’ yöntemi kullanılıyor. Bu dizinin bir önceki yazısında bu yönteme Chatgpt’ye dayanarak yer vermiştim. Şöyleydi: “Lean’ yönteminin öncüsü Toyata şirketiymiş. Yöntem, yaratılan değeri en çoğa çıkarmak, israfı ise en aza indirmek ilkesinden hareket ediyor. Üzerinde durulan israf çeşitleri şu alanlarla ilgili: Aşırı üretim, bekleme, nakliye, fazladan işlem, stok, iş akımı ve hatalı üretim.”
Şimdilik sekiz şehirde bu merkezlerden kurulmuş. Altı şehirde daha kuruluyormuş. Ankara Sanayi Odası internet sayfasında Ankara’daki merkezde bugüne kadar on bir program yapıldığı belirtiliyor. ‘Öğren ve Dönüş Programı’ deniliyor. İlkine sekiz şirket iştirak etmiş. Her bir fabrikanın saptanan sorunları ve sorunların nasıl çözüldükleri internet sayfasında özetleniyor. Uygulamadan yararlananlar arasında yedi yüz kişinin çalıştığı büyük bir döküm fabrikası da var kırk kişi ile boya üreten bir fabrika da. İlki 56 ikincisi ise 10 ülkeye ihracat yapıyor. Önemli verimlilik artışları raporluyorlar. Mesela boya fabrikası günlük üretiminde yüzde 83 artış olduğunu belirtiyor. Son programa ise beş fabrika katılmış. İkisi Ankara dışından. Biri 1000 kişiden fazla çalışanı olan bir seramik fabrikası. Yüzde 21 ekipman verimliliği artışı ölçülmüş. Otuz çalışanlı bir mikrofiber bez üretimi yapan fabrikada ise çalışılan saat başına yüzde 230 artıştan söz ediliyor. İnanılmaz.
Raporlanan verimlilik artışlarında abartma yoksa –kaldı ki indirim yapılsa da artışlar hala yüksek - başarılı bir uygulama olarak görünüyor. Bu çalışmalara 2015 yılında başlanmış. Modern fabrikaların ilki Ankara ve Bursa’da 2019’da faaliyete geçmiş. Üçüncüsü Mersin’de ve 2021 yılında. Kısacası oldukça yeni bir uygulama. Ankara örneğinden yola çıkarak hem program sayısının hem de her programa katılan şirket sayısının fazla olmadığı söylenebilir. Demek ki alınacak mesafe var. Devletin finansman desteği artırılabilir. Katılım sayısını yükseltmek üzere teşvikler verilebilir. Elbette yeterli sayıda eğitmen bulmak da önemli.
Meraklısına not
Yazının başında sözünü ettiğim makalenin künyesi şöyle: C. Syverson, 2011. What determines productivity? Journal of Economic Literature, 49(2), 326-365.