Geçtiğimiz hafta işlemleri ile birlikte ağustos ayı fiyatlamalarını geride bırakmış olduk. Böylece temmuz-ağustos aylarına has yatırımcı mevsimselliği de yavaştan son bulmuş olacak. Bu, ne demek? Doğal bir insani davranış gereği yatırımcıların da tatilden geri dönüşlerini başlatmaları anlamına geliyor. Yani, yavaştan hacimler artacak, beklentiler değişecek, etrafa bakıp muhasebe yapma isteği artacak. Geçişin sert olup olmayacağını elbette yine iletişim kavramı belirleyecek.
Önemli eşiklerden birisi olan Fed’in Jackson Hole sempozyumundan kayda değer bir negatif sürpriz çıkmamış olması yol üzerinde ilerlerken en önemli faktör konumunda. Başkan Powell’ın sağladığı iletişim sayesinde Fed’in yol haritasına dair sahip olduğumuz fikirler büyük oranda netleşti. Kimi kesim için JH sonrasında, işin daha fazla kafa yoran tarafında yer alanlar içinse hazirandan bu yana biliyoruz ki büyümeye dair Fed kaygıları istihdama kıyasla daha düşük. Bu nedenle işgücü piyasasındaki gelişmeleri yakından izleyecekler. Yapıyorlar da.
Ağustos ayı tarım dışı istihdam piyasası verisi ABD’de 733 bin kişi düzeyindeki beklentinin aksine 235 bin seviyesinde kalarak beklentileri karşılamaktan uzak bir görüntü çizdi. Ancak, hikayeyi kurcalamaya başladığımızda önemli detaylar ile yüzleştiğimizi not düşmek gerekiyor. Öncelikle verinin toplandığı anket dönemi ABD’de maske kullanımına yönelik çağrının resmen yapıldığı süreci kapsıyor. Hizmetler sektöründeki ivme kaybı sinyalleri, restoranlardaki rezervasyonların doluluk oranı ve dolaşım gibi farklı indikatörler böylesi bir eğilimi işaret etmesine ediyordu da bir miktar fazlası olduğunu da itiraf etmek gerekiyor. Tüm bunlar daha az agresif Fed ve kasım-aralık aylarında aksiyon anlamına geliyor.
An itibarıyla eylül ayı işlemleri başlamış durumda. 6 Eylül’de ABD’de tanınan istihdam teşviklerinin vadesi de dolmuş olacak. Haftalık $300’lık yardım hali hazırda eyaletlerin en az yarısında zaten yürürlükten kaldırılmıştı. Bu dakikadan sonra hükümetin nasıl bir yol haritası izleyeceği, yeni bir teşvik gündemini öne alıp almayacağına dair yanıt aramak için zamanlama yanlış olabilir. Gidişattan memnun oldukları ve yardımların istihdam piyasasında daha fazla olumlu gelişmeyi sınırlandırdığına dair fikirlerine de az çok vakıfız. Bu nedenle hayatımızı yeni bir teşvik gündemi olmadan devam edeceğimizi bilerek sürdürmek pek de yanlış bir fikir gibi durmuyor. Devam eden pandemi süreci ve yeni varyantların seyri ise elbette pozisyonda değişiklik yaratabilir.
Fed’in ardından bir klasik olduğu üzere gözler ECB cephesine çevrildi. Bölge için şu aşamada arzu edilen son şey erken sıkılaşma sinyali ve/veya adımı, bunun yanında da finansal koşulların sıkılaşarak toparlanmayı sekteye uğratması. Bakmayın bugünlerde yeniden şahin kanattan yükselen yıllık yüzde 3 enflasyon gelişmelerinin ardından gelen sıkılaşma çağrılarına. Biliyoruz ki PEPP altındaki alımlar vadesi 2022’de dolana dek sürdürülecek ve fakat momentumu dönemler içerisinde farklılaşarak. Ne gibi? Yaz aylarında azalan likidite ve arz-talep ortamında ECB’nin 80 milyar Euro’luk patikada ilerlemesi gibi. Perşembe günü net bir sinyal çıkmamakla birlikte PEPP çatısında teknik düzeltmeler takip edilebilir. Tabi ki en uygun iletişim dili ile. Bu da kısmen EUR pozitif yaklaşımın açıklayıcısı.
Dışarının böylesi gündeminin yanında içerinin de geri kalır yanı yok. Merakla beklenen 2Ç büyüme rakamları sürpriz olmayacak şekilde yüksek baz etkisinin de katkısıyla yüzde 22’ye yakınsadı. Stoklardaki azalış 2020 4Ç’den bu yana süregelen eğilimini korurken, iç talep (+13.68 puan), net ihracat (+6.94 puan) ve yatırımlar (+5.37 puan) yüksek çift hanenin belirleyicileri konumunda. Mevsimsellikten arındırılmış çeyreklik değişim ise yüzde 0.9 ve 2020 3Ç’den bu yana en düşük seviyede gerçekleşti. Yılın tamamı için çift hane veya sınırında bir performans sürpriz olmayacak. 2022’de bu kez baz etkisini ters yönde hissedecek, daha dengeli seviyelerde büyüme arayışı içerisine gireceğiz. Enflasyonda ise Ağustos’ta manşet-çekirdek ayrışması otomotivdeki vergi ayarlamasının etkisiyle belirginleşti. Son 10 yılın ortalamalarında eylül-aralık performansı oluşsa dahi TCMB hedefinin tutma ihtimali artık oldukça düşük. Yüksek baz etkisinin yılın son 2 ayında devreye girecek olması şu aşamada politikaya dair stresi azaltıyor, nispeten dengeliyor. Bu nedenle paritedeki seyir lira pozitif oluyor. Muhtemel faiz indirim adımına dair beklentiler ise daralan bantta da olsa (100-200bp aralığı) korunuyor ve kuvvetli bir yönlendirme ihtiyacı duyuyor. Şayet buraya kayda değer bir netlik kazandırabilirsek lira ve cinsinden değerlenen varlıklar açısından primlenme alanı biraz daha genişlemiş olacak. Bekliyoruz.