Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler 11 ilimiz ve 1 ilçemizde büyük bir yıkıma yol açtı, binlerce bina yerle bir oldu, çok sayıda vatandaşımız vefat etti, binlerce de yaralımız var.
Deprem ülkemizin kaçınılmaz bir gerçeği!
Deprem ülkemizin kaçınılmaz bir gerçeği, artık bunu kabul etmemiz gerekiyor. Her yönüyle deprem ve doğal afetlere hazırlıklı olmamız gerekiyor. Ancak, bu son depremler depreme karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da gösterdi. Devletimiz ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile STK’ların depremle ilgili çalışmaları en kısa sürede yapacaklarından ve gerekli tedbirleri alacaklarından hiç kuşkumuz yok. Deprem sonrasında atılacak adımlar da son derece önemli. Ancak, bundan sonraki olası depremler için gerekli önlemlerin alınması, özellikle muhtemel olduğu ifade edilen İstanbul depremi için ciddi alan çalışmaları yapılarak, kamuoyu ile paylaşılması ve bunların sahaya da yansıtılması gerekiyor.
Yardımlaşma duygusu oldukça yüksek!
Zor günlerde tek yumruk olabilen güçlü bir milletiz. Bunu defalarca da gösterdik. Milletimizin böyle zamanlarda toplumsal iş birliği ve dayanışma gücü takdire şayan, gurur verici. Bu son depremler nedeniyle başlatılan yardım kampanyalarına vatandaşlarımızın yoğun bir katılımı oldu, nakdi olarak yapılan bağışlar milyar TL’leri buldu. Bunun dışında doğrudan depremzedelere, STK’lara ve kamu kurum ve kuruluşlarına ciddi miktarlarda bireysel ve/veya kurumsal nakdi veya ayni yardımlarda yapıldı. Önemli olan, bu ilgi ve yardımların önümüzdeki süreçte de artarak devam etmesi! İş insanlarımız, sanayicilerimiz, KOBİ’lerimiz, esnaflarımız başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın depremzedelere karşı ilgi ve yardımlarının kesilmeyeceğini, uzunca bir süre devam edeceğini düşünüyoruz.
Maliye yasa değişikliği gerektirmeyen düzenlemeleri yapıyor!
Maliye, yasal bir değişiklik gerektirmeyen konularda mevcut hükümlere göre Cumhurbaşkanı Kararı, Tebliğ, Sirküler çıkarmak suretiyle gerekli düzenlemeleri yapıyor, günün değişen koşullarına göre oluşacak ihtiyaçları gidermeye dönük düzenlemeleri yapmaya da devam edecek. Bu konuda kamuoyunun herhangi bir tereddütü yok. Örneğin; depremde afet bölgesi ilan edilen illerimizde mücbir sebep hali ilanı, mücbir sebep hali süresince verilmesi gereken vergi beyannameleri ve bildirimlerinin verilme süreleri ile bu beyanname ve bildirimler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin uzatılması, depremler nedeniyle 7256 ve 7326 sayılı kanunlarda yer alan taksit ödeme sürelerinin ötelenmesi, deprem bölgesinde bulunan borçluların vergi dairelerine olan borçları faiz alınmaksızın azami 24 ay süreyle taksitlendirilmesi, deprem felaketinden etkilenen kişilere İl AFAD müdürlükleri koordinesinde bedelsiz olarak barınma hizmeti sağlayan işletmelerden bu işlemlere ilişkin KDV ve Konaklama Vergisi aranmaması, prefabrik yapı ve konteynerlerin tesliminde (kurulum ve montaj işleri dahil) KDV oranının 2023 yılı sonuna kadar yüzde 1’e indirilmesi vb.
Depremle ilgili ilave düzenlemelere ihtiyaç var!
Maliye’nin yaptığı söz konusu düzenlemelerin hemen hepsi birbirinden değerli ve faydalı düzenlemeler. Ancak, bunlara ilave olarak yapılması gereken birçok düzenleme var. Bu düzenlemelerden bazılarını Gazetemizde 13 Şubat 2023 tarihinde yayınlanan “Depremle İlgili alınabilecek Yasal Önlemler” başlıklı köşe yazımızda belirtmiştik. Ancak, TBMM deprem nedeniyle 3 haftadır kapalı, çalışmalarına bu hafta Salı gününden itibaren başlayacak. Meclisin gündeminde yasalaşmayı bekleyen EYT ve Borç Yapılandırması başta olmak üzere çok önemli Kanun Teklifleri var. Bu görüşmelerde, depremle ilgili ihtiyaç duyulan düzenlemelerin de yer alması kuvvetle muhtemel bulunuyor.
Bu nedenle, depremle ilgili gündemde değerlendirilmek üzere aşağıda yer alan önerilerimizi TBMM, hükümet, Maliye ve kamuoyunun dikkatlerine sunmak istiyoruz.
Depremzedelerin vergi borçları ertelenmemeli, mutlak suretle terkin edilmeli!
1999 depreminde olduğu gibi, yeni bir yasal düzenleme yapılarak, depremin meydana geldiği 11 ilimizde ve Sivas’ın Gürün İlçesi’nde bulunan vatandaşlarımız ile vergi mükelleflerimizin deprem öncesi dönemlere ilişkin tahakkuk etmiş ve vadesi geldiği halde ödenmemiş veya depremden önceki dönemlere ait olup deprem tarihi itibarıyla vadesi geçmemiş olan Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilerle (gelir - kurumlar vergisi, KDV, ÖTV, damga vergisi, emlâk vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, veraset ve intikal vergisi, çevre temizlik vergisi ile harç ve bunlara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezaları terkin edilmeli.
Depremzede işletmelerden olan alacaklar doğrudan değersiz alacak sayılmalı!
Şirketler, deprem bölgesinde faaliyet gösteren ve depremden zarar gören gerçek kişi veya şirketlerden olan alacaklarını tahsil edememe durumu ile karşı karşıya bulunuyorlar. Depremde her şeyini kaybetmiş insanlarımızdan ve şirketlerimizden söz konusu alacakların tahsil edilmesinin güçlüğü de ortada. Alacaklı hiçbir işletmenin bu alacaklarını talep edeceklerini de düşünmüyoruz. Son günlerde gelen soruların büyük bir bölümü de, özellikle bu konuda yoğunlaşıyor. Bize göre, alacaklı işletmelerin depremzede kişi ve işletmelerden olan ve tahsil imkanı kalmayan alacakları için üzerine bir de vergi ödemeleri hakkaniyete uygun düşmez. Bu nedenle, yapılacak bir yasa değişikliği ile, söz konusu alacaklar Vergi Usul Kanununa göre doğrudan değersiz alacak sayılmalı, alacaklı işletmeler bu alacakları zarar yazarak gelir ve kurumlar vergisi matrahlarından düşebilmeli, ayrıca hesapladıkları KDV’leri indirilecek KDV olarak düzeltmek suretiyle, bu alacaklar tamamen vergiden arındırılmalı.
Veraset ve intikal vergisi istisnası veya muafiyeti şart!
Depremde vefat eden vatandaşlarımızın mirasçılarına intikal edecek mallar açısından genel bir veraset ve intikal vergisi istisnası veya muafiyeti düzenlenmeli, bu intikallerden kesinlikle vergi alınmamalı. Bu konuda da bir yasa değişikliğine ve özel bir düzenlemeye ihtiyaç var.
Çalışanlara yapılacak deprem yardımları vergiden istisna edilmeli
Depremden zarar gören çalışanlara veya bunların yakınlarına yapılan tüm yardımlar gelir vergisi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmamalı, bu yardımlar hiçbir sınırlamaya tabi tutulmaksızın gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde doğrudan gider olarak dikkate alınabilmeli. Ayrıca, bu yardımlar çok açık ve net bir şekilde veraset ve intikal vergisinden de istisna edilmeli.
Depremde yıkılan binaların inşasına yönelik KDV istisnası getirilmeli
Depremde yıkılan binaların yeniden inşası kapsamında TOKİ, Emlak Konut, belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına yapılacak teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmeli. Ayrıca, kendi binalarını veya evlerini bu kapsamda yaptırmak isteyen kişilere de, bu inşaatlarla sınırlı olmak üzere yapacakları her türlü mal ve hizmet alımları KDV’den istisna tutulmalı.
Depremzedelere KDV’siz makine ve teçhizat alım desteği sağlanmalı!
Reel sektör, depremde zarar gören fabrika ve imalathanelerdeki makine ve teçhizatların yerine alınacak yeni makine ve teçhizatların KDV’den istisna tutulmasını talep ediyor. Bize göre de, depremzede sanayicilere KDV ödemeden yeni makine ve teçhizat alma imkan sağlanmalı. Bunun için bir yasa değişikliği yapılması gerekiyor.
Yeni yatırımlar için indirimli kurumlar vergisi oranı yüzde 100 olmalı!
Deprem bölgesinde yapılacak yeni yatırımların teşvik edilmesi açısından, bu yatırımlara indirimli kurumlar vergisi oranı yüzde 100 olarak uygulanmalı. Yapılacak bu teşvik düzenlemesi, deprem bölgesindeki sanayi işletmelerinin, fabrikaların ve imalathanelerin yeniden kurulması için oldukça önemli.
Depremzedeye verilen konutlar için emsal kira düzenlemesi şart!
Maalesef şu anki ana gündemlerimizden birisi de, deprem bölgesinden başka şehirlere göç eden depremzede vatandaşlarımız nedeniyle bazı uyanık ev sahiplerinin konut kiralarına yaptıkları fahiş kira zamları ve buna paralel olarak artan konut kiraları. Yapılan tüm mücadeleye rağmen, bu fahiş kira artışlarının önüne geçilemiyor. Çünkü, kira bedellerinin belirlenmesi ile ilgili özel bir yasal düzenleme ve buna uyulmaması halinde uygulanacak herhangi bir müeyyide bulunmuyor. Geçtiğimiz yıl konut kira artışlarına getirilen yüzde 25’lik sınır da, beklenen etkiyi göstermedi, ev sahiplerinin büyük bir kısmı bu düzenlemeye uymadı. Bu fahiş kiralar konusunda hemen herkes Maliye’den bir şeyler yapmasını bekliyor. Maalesef bu konuda Maliye’nin yapabileceği bir şey bulunmuyor. Ev sahipleri elde ettikleri bu yüksek kiraları beyan edip vergisini ödüyorlarsa vergisel yönden yapılacak bir şey yok. Doğru beyan etmiyorlarsa, o zaman ziyaa uğrattıkları gelir vergisi, 1 kat vergi ziyaı cezası ile birlikte isteniliyor.
Peki, bu konuda ne yapmak gerekiyor? Kısa süre içerisinde konut arzını yükseltmek mümkün olmadığına göre, enflasyon oranı da dikkate alınmak suretiyle, içinde uyulmaması halinde uygulanacak ağır yaptırımların da olduğu yeni ve özel bir düzenleme yapılması ilk akla gelen önlemlerden birisi.
Tabi bir de olayın, evlerini bedelsiz veya düşük kiralarla depremzede vatandaşlara verenlerle ilgili kısmı var. Maalesef bu şekilde sahibi oldukları evleri depremzede vatandaşlarımıza bedelsiz veya düşük bir kira karşılığında kiraya veren kişilerin ileride “emsal kira” sorgusu ile karşılaşmaları muhtemel. Hemen bu sorgulamayı kim yapacak diye düşünmeyin, duygusal bakmayın, her an her şey olabilir. Bu nedenle, “ben yaptım oldu” varsayımıyla her şey olmuyor, hukuki alt yapısının da tamamlanması gerekiyor.
Emsal kira bedeli düzenlemesi Gelir Vergisi Kanunu’nun 73. Maddesinde yer alıyor. Söz konusu düzenlemeye göre, kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamıyor. Bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılıyor. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanunu'na göre belirlenen vergi değerinin yüzde 5'i. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli ise, bu mal ve haklarının maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanunu'nun servetlerin değerlendirilmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin yüzde 10'u. Bazı durumlarda ise, emsal kira bedeli esası uygulanmıyor. Bu durumlar ise ilgili maddede şu şekilde sayılmış bulunuyor:
- Boş kalan gayrimenkullerin muhafazaları maksadıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması,
- Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi (usul, füru ve kardeşlerden her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.),
- Mal sahibiyle birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede ikamet etmesi,
- Genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan kiralamalar.
Dolayısıyla, depremzede vatandaşlara kapılarını açan iyiniyetli vatandaşlarımızın ileride emsal kira bedeli sorgulamasına tabi olmamaları açısından, GVK’nın 73. Maddesinde değişiklik yapılarak, konutların depremzedelere bedelsiz veya düşük bedelle kiraya verilmesi hallerinde de emsal kira bedeli esasının uygulanmayacağı özel olarak hükme bağlanmalı.
Deprem çadırında KDV oranı yüzde 1’e indirilmeli!
Deprem bölgesinde yaşanan en önemli iki sorundan birisi barınma! Barınma için konteyner ve prefabrik evler ile çadıra ihtiyaç duyuluyor. Bu kapsamda, bizim de önerilerimiz arasında bulunan prefabrik yapı ve konteynerlerin tesliminde (kurulum ve montaj işleri dahil) KDV oranı, 31 Aralık 2023 tarihine kadar (bu tarih dahil) yüzde 1’e indirildi. Bu karar, kamuoyunda son derece olumlu olarak karşılandı. Ancak, bize ulaşan çok sayıda vatandaşımız, iş insanımız ve STK’lar, deprem çadırındaki KDV oranının neden yüzde 1’e düşürülmediğini soruyor ve çadırdaki KDV oranının yüzde 18’den yüzde 1’e düşürülmesini talep ediyor. Tabi, deprem çadırı tabiri diye bir tabir yok, bu son derece teknik bir konu. Maliye nasıl yapar bilemiyorum ama, sadece deprem bölgesinde kullanılacak çadırlardaki KDV oranının yüzde 18’den yüzde 1’e düşürülmesi talebi, son derece haklı ve hızla hayata geçirilmesi gereken bir talep.
Bazı ürünlerde haksız artış yapanlar tespit edildi!
Depremzedelerin acil ihtiyaç duyacağı ürünler başta olmak üzere ürün fiyatlarında haksız artış yapan mükellefler hakkında çalışma başlatılmıştır. Toplam 586 mükellefin, bahsi geçen ürün fiyatlarında 6 Şubat 2023 Pazartesi günü ve sonrasında haksız fiyat artışına gittiği tespit edildi. Haksız fiyat artışı yapanlarla ilgili Maliye ve Ticaret Bakanlıklarına çok iş düşüyor! Gerçekten bunlarla mücadele edilmesi lazım.