1 Ekim’de TBMM’nin açılmasıyla birlikte iki yasa teklifi vakit kaydetmeden Meclis başkanlığına sunuldu. Bunlardan ilki “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” (Teklif), diğeri ise Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’dir. Bu yazımızda çeşitli vergi kanunlarında değişiklikler öngören ilk Kanun Teklifinin içeriğinden bahsedeceğiz. Teklifin yeni vergiler getirmek yerine mevzuatta tartışmalı olan ve uygulamada bazı sorunlara yol açan konuları çözecek maddeler içerdiğini söyleyebilirim. Bu açıdan paketi olumlu karşılıyorum. 64 maddeden oluşan Teklifin içeriğine baktığımızda başlıca aşağıdaki düzenlemeleri içerdiğini görmekteyiz.
1- Sayısı 850 bin civarında olan ve kazançları basit usulde tespit olunanların bu kazançları gelir vergisinden istisna edilmektedir. İstisna kapsamına alınan bu kazançlar için beyanname verilmeyecek, başka gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir. Basit usule tabi mükelleflerin kimler olduğu Gelir Vergisi Kanununun 47 ve 48. maddelerinde belirlenmiştir. Berber, terzi vb. gibi küçük esnaf olarak tabir edilenlere getirilen bu istisna bütçe üzerinde çok etki yaratmayacak önemli bir adımdır.
2- Teklifte, internet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcılar üzerinden içerik paylaşarak gelir elde eden sosyal içerik üreticilerinin bu kazançları ile akıllı telefon, tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançların gelir vergisinden istisna edilmesi yer almaktadır. Bu istisnadan yararlanılabilmesi için Türkiye’de kurulu bir bankada hesap açılarak bu faaliyete ilişkin gelirin bu hesap aracılığıyla elde edilmesi gerekmektedir. Bankalar, bu hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden %15 oranında stopaj yapıp Maliye’ye ödeyecekler. Cumhurbaşkanı söz konusu oranı sıfıra indirmeye ve %30’a kadar artırmaya yetkilidir. Ayrıca bu kazançlara konu teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmiştir. Diğer taraftan, hasılatı banka üzerinden elde etmeyenler ile belirtilen kazancı gelir vergisi tarifesinin dördüncü dilimini (2021 yılı için 650 bin TL) aşanlar istisnadan yararlanamayacaktır.
Bu düzenlemeyle son dönemde sosyal medya fenomenleri ve Youtuberlara yönelik incelemelerle gündeme gelen dijital mecralardan gelir elde edenlerin vergilendirilmesi konusu açıklığa kavuşturulmaktadır. Söz konusu incelemelerde ve verilen bazı özelgelerde bu gelirlerin ticari kazanç olduğu yönünde eleştiriler yapılmış ve konu yargıya taşınmıştı. Ben bu gelirlerin serbest meslek kazancı olduğunu değerlendirmekteyim.[1] Teklifte yer alan gerekçe İdarenin ticari kazanç yorumunu benimsemiş olup bu durum hatalıdır. Gerekçede istisnanın olmadığı durumlarda bu kazançların ticari kazanç olarak vergilendirileceği belirtilmektedir. Gerekçenin bu şekilde kabul edilmesi halinde İdarenin önceki incelemelerdeki hatalı yorumu meşruiyet kazanacak olup Plan Bütçe Komisyonunda bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir. Ayrıca sınırı (gelir vergisi tarifesindeki dördüncü dilimi) aşan hasılatın tamamının istisna dışında tutulması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Söz konusu sınırı aşan tutarın serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekir. Komisyonda veya genel kurulda bu yönde bir değişiklik yapılmasını ümit ederim.
3- Teklifteki bir diğer düzenleme, çiftçilere kamu kurum ve kuruluşlarından yapılan tarımsal destekleme ödemelerinin gelir vergisinden istisna tutulmasıdır. Ayrıca bu destek ödemelerinden gelir vergisi stopajı da yapılmayacaktır.
Çiftçinin zor günler yaşadığı bu dönemde bu istisnayı oldukça anlamlı buluyor, istisnanın sadece kamu kurum ve kuruluşlarından alınan desteklerle sınırlanmaması gerektiğini düşünüyorum.
4- Teklif ile öngörülen diğer bir düzenleme, dördüncü geçici vergi beyannamesinin kaldırılarak gelir ve kurumlar vergisi beyan ve ödeme sürelerinin birer ay geri alınmasıdır.
Dördüncü dönem geçici vergi beyannamesinin kaldırılması uzun süredir talep edilmekteydi. Bildiğim kadarıyla direnç Maliye’den değil TÜİK’ten kaynaklanmaktaydı. Bu beyannamenin kaldırılacak olması özellikle mali müşavirlerin iş yükü üzerinde önemli bir etki yaratacaktır. Düzenleme sonrasında gelir vergisi Şubat ayının 25’i akşamına kadar (mevcut uygulama devam ettirilirse Şubat ay sonuna kadar) beyan edilip Şubat ve Haziran aylarında iki taksitte ödenecektir. Kurumlar vergisi ise hesap döneminin kapandığı ayı izleyen üçüncü ayın 25’ine (genel olarak Mart ayı) kadar (mevcut uygulama devam ettirilirse Mart ay sonuna kadar) beyan edilip beyan edildiği ayın sonuna kadar ödenecektir.
5- Teklifte vergiye uyumlu mükelleflerin kanayan bir yarasına merhem sürülmektedir. Öngörülen değişiklik ile vergiye uyumlu mükellef vergi indiriminden yararlanma koşullarından birisi olan indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki iki yılda haklarında “tarhiyat yapılmamış olması” koşulu, “yapılan tarhiyatların kesinleşmesi” olarak değiştirilmektedir. Ayrıca söz konusu süre içerisinde kesinleşen tarhiyatın Kanundaki indirim tutar sınırının (2021 yılı için 1.5 milyon TL) % 1’inden az olması durumunda da indirimden yararlanma şartları ihlal edilmiş sayılmayacaktır.
Böylece, mükelleflerin vergi incelemesi sonucu tarhiyatla karşılaşmaları halinde vergi indirimi uygulamasından yararlanmaları söz konusu tarhiyatın kesinleşmesine kadar devam edecektir. Bu düzenlemenin uzlaşma başvurularını azaltıcı etkisi olabilecektir.
6- Hazine ve Maliye Bakanlığına fiziki ortamdan bağımsız olarak elektronik ortamda vergi dairesi kurmaya (dijital vergi dairesi), vergi dairelerini diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirleme, vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda kurulan vergi daireleri tarafından da yerine getirilmesini temin edecek düzenlemeler yapma yetkisi verilmektedir.
7- Vergi mahremiyetinin kapsamına Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’nın hizmet alımı yoluyla çalıştırılanlar ile hizmet alımı yapılanların ortak ve yöneticileri de eklenmektedir.
Söz konusu düzenleme kapsamına Vergi Denetim Kurulunun hizmet aldığı kişi ve kurumlar da eklenmelidir.
8- Yurt dışında bulunanlara yapılacak tebligat usulünde değişiklik yapılmakta, vergi dairesi başkanlıkları/defterdarlıkların elçilik ve konsolosluklara GİB aracılığıyla değil de doğrudan gönderim yapabilmesi sağlanmaktadır.
9- İlanen yapılacak tebligatların 3.600 TL’yi aşması halinde vergi ve vergi cezaları açısından GİB, diğer alacaklar açısından ise ilgili idarenin resmi internet sitesinde duyuru yapılacaktır.
10- GİB, düzeltme işlemlerini bağlı olunan vergi dairesi dışındaki vergi daireleri tarafından yapılmasına izin verebilecektir. Böylece bağlı olunan vergi dairesinde değişikik olması halinde yapılan düzeltme işlemlerindeki karışıklıkların önüne geçilebilecektir.
11- Vergi incelemelerinin mükellefin işyerinde yapılacağına ilişkin düzenleme değiştirilerek incelemelerin esas olarak dairede yapılabilmesine imkan tanınmaktadır. İncelemenin dairede yapılacak olması iş yerinde tespit ve çalışma yapılmasına engel olmadığı gibi talep ve işyerinin müsaitliği halinde inceleme işyerinde de yapılabilecektir. Bu düzenleme ile teknolojinin yoğun kullanıldığı ve uzaktan çalışmanın yaygınlaştığı bu dönemde işyerinde inceleme yapma zorunluluğu kaldırılmaktadır. Aslında bu düzenleme ile fiili durum yasal zemine oturtulmaktadır.
12- Vergi incelemesine başlandığını belgeleyen ve inceleme başlama tarihi olarak referans alınan “incelemeye başlama tutanağı” kaldırılarak yerine inceleme elemanının mükellefe incelemeye başlandığı hususunu belirten yazı getirilmektedir. Bu değişikliğin nedeni olarak tutanağın imzalanmasının tarafların irade ve öznel koşullarından kaynaklanan gecikme ve bu gecikmenin kamusal faaliyetler ile mükelleflerin iş ve işlemlerinde aksamalara yol açması gösterilmiştir. Özetle denetimin hızlandırılması amaçlanmaktadır.
13- Maliye, kamu kurum ve kuruluşları tarafından kendisine yazılı veya elektronik olarak yapılan bu bildirimleri mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul etmeye yetkili kılınmaktadır. Böylece, Maliye’nin kamu kurumlarından elde edebileceği bilgileri mükelleflerden tekrar istemesine gerek kalmayacaktır. Mükellefin ve mali müşavirlerin iş yükü açısından önemli bir düzenleme!
14- Elektronik defter için Maliye’den berat alınmasının ve elektronik diğer defterlerin Maliye tarafından onaylanmasının bu defterler açısından tasdik yerine geçeceği, ayrıca elektronik belgelerin taşıması gereken zorunlu bilgileri ihtiva etmemesi halinde bu belgelerin hiç düzenlenmemiş sayılacağı düzenlenmektedir.
15- Yararlanılması yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartma bağlanan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri konularda, tasdik raporunun ilgili mevzuat ve süresinde içerisinde ibraz edilmemesi durumunda, mükellefe tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir süre verilmesi ve bu süre içinde verilmesi halinde tasdik raporunun zamanında verilmiş sayılacağı düzenlenmektedir.
16- Gider pusulası düzenlenecek hallerin kapsamı genişletilerek en geç 7 gün içinde düzenlenmesi gerektiği belirtilmekte ve ödemenin banka, ödeme kuruluşu, PTT aracılığıyla yapılması halinde bu kurumlarca düzenlenen belgelerin (dekont vb.) gider pusulası yerine geçeceği belirtilmektedir.
17 - Elektronik defter beratı ve elektronik muhasebe fişine ilişkin tanımlar Kanuna eklenmekte; defter ve belgelerin elektronik ortamda ibraz edilebilmesi yasal zemine kavuşturulmaktadır.
18- Özellikle hisse senetlerinin değerlemesinde kullanılan alış bedeli, kanundaki değerleme ölçüleri arasına eklenmekte ve satın alma bedeli olarak tanımlanmaktadır.
19- Bilançoda birçok varlığın değerlemesinde kullanılan “maliyet bedeli”nin kapsamı yeniden belirlenmektedir. İlk dikkat çeken husus, varlıkların elde edilmesi veya değerinin artırılmasıyla doğrudan ilgili noter, harç, mahkeme, değer tespiti, komisyon ve danışmanlık giderlerinin maliyete eklenmesinin zorunlu tutulmasıdır. Bu masraflar mevcut durumda isteğe göre gider olarak dikkate alınabilmektedir. İkinci önemli değişiklik ise, stoklar ile diğer iktisadi kıymetlerin iktisabında oluşan kur farkı ve finansman giderlerinin maliyete eklenmesi konusunda daha önce Genel Tebliğler ile yapılan idari düzenlemelerin Kanun metni haline getirilmesidir. Bu değişikliğin, genel gerekçede belirtilen uluslararası muhasebe standartları ile yakınsamaya uygun olmadığını söyleyebilirim. Diğer taraftan, varlığın edinimi sırasında yüklenilen ÖTV, indirilemeyen KDV, BSMV ve KKDF giderleştirilmesi veya maliyete eklenmesi serbest olmaktadır.
20- Enflasyon düzeltmesi sonrasında kaldırılan ve iki kez geçici maddelerle yapılmasına müsaade edilen yeniden değerleme uygulaması kalıcı hale getirilmektedir. Teklif, değer artışı üzerinden %2 vergi ödenmesi suretiyle bilançodaki amortismana tabi varlıkların ilk kez yeniden değerlemesine imkan tanıdıktan sonra yeniden değerleme uygulamasını enflasyon düzeltmesinin yapılmadığı yıllarda mümkün kılmaktadır. Bu uygulamadan yararlanmak, mükelleflerin tek seferde yapacakları tercihe bırakılmaktadır.
21- İsteyen mükelleflere aktife yeni kaydedilecek varlıklar için her yıl aktifte kalınan gün sayısına göre amortisman ayırabilme imkanı getirilmiştir. Binek otomobilleri bu kapsamda olmayıp mevcut uygulama devam edecektir.
Ayrıca mükellefler Maliye’nin ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak (diğer ifadeyle Maliyenin belirlediği amortisman oranlarından yüksek olmamak) üzere amortisman süresini, her yıl aynı olmak şartıyla, serbestçe belirleyebileceklerdir. Ancak bu süre Maliye’nin belirlediği sürenin iki katını ve 50 yılı aşamayacaktır. Mükellefler yıl veya gün esası bakımından yaptıkları seçimi değiştiremeyeceklerdir.
22- Yapılan protesto veya yazılı talebe rağmen bir defadan fazla istenen ama ödenmeyen 3.000 TL’nin altındaki alacaklar için icrai takip veya dava açmaya gerek olmadan şüpheli alacaklar karşılığı ayrılabilecektir. Ayrıca şüpheli alacak karşılığı ayırma imkanı işletme hesabı esasına tabi mükelleflere de tanınmaktadır.
23- Maddi duran varlık yenileme fonu uygulamasına ilişkin olarak, öteden beri Maliye’nin hatalı uygulaması istikrar kazanmış yargı kararları doğrultusunda değiştirilmektedir. Buna göre iktisadin kıymetin satılması sonrasında fona alınan tutarın (satış karı) satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilecektir. Ayrıca, pasifte geçici bir hesapta tutulan karın (yenileme fonunun), finansal kiralama yoluyla edinilenler de dahil olmak üzere iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin amortismanlarına mahsup edileceği belirtilerek yeni alınacak iktisadi kıymetlerin sayısında sınır olmadığı vurgulanmaktadir.
24- Yukarıda maddi varlık yenileme fonunda yapılan değişikliklerin benzeri ziyaa uğrayan varlıklar için alınan sigorta tazminatları hakkında da yapılmıştır. Buna göre pasifte fona alınan tazminat fazlası (alınan tazminatın zarara uğrayan varlığın değerini aşan kısmı) tazminatın alındığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilecek ve iktisa edilen bir veya daha fazla varllığın amortismanından mashup edilebilecektir.
25- Vergi ziyaı ve usulsüzlük cezalarında tekerrür maddesi yeniden düzenlenmiş, artırılan ceza tutarının kesinleşmiş cezadan (birden fazla ceza varsa en yüksek tutardakinden) daha fazla olamayacağı düzenlenmektedir.
26- Elektronik defter ve kayıt uygulamalarındaki kayıt düzenine uyulmaması fiilleri birinci derece usulsüzlük cezasının kapsamına eklenmiştir.
27- Gider pusulasının hiç düzenlenmemiş sayılması durumuna, belge basımında bildirim görevini yerine getirmeyen matbaa işletmelerine, süresinde YMM tasdik raporunu ibraz etmeyenlere yönelik özel susulsüzlük cezası öngörülmektedir. Son durumda kesilecek ceza 50.000 TL’den az ve 500.000 TL’den fazla olmamak üzere, yararlanılması tasdik raporunun ibrazı şartına bağlanan tutarın %5'i oranında olacaktır.
28- Pişmanlık ve ıslaha ilişkin maddede değişiklik yapılarak mükelleflerin, haklarında yapılmakta olan vergi incelemesi ya da yapılan takdire sevk işlemine ilişkin vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlıkla beyanname verebilmesi mümkün hale getirilmektedir.
29- 5.000 TL’yi aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınmış ve VUK’un 376’ncı maddesindeki indirimden yararlanma imkanı getirilmiştir.
30- Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına aykırı olarak vergilendirilen veya vergilendirileceğine dair kuvvetli emareler olan mükelleflerin anlaşmaların “karşılıklı anlaşma usulü” hükümlerine göre Gelir İdaresi Başkanlığına başvurabilmesi imkanı getirilip bu başvuruya ilişkin süre, usul, başvurucunun dava açma hakkına ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır.
31- VUK’un geçici 30. maddesinde düzenlenen yeni makine ve teçhizat için Maliye tarafından belirlenen faydalı ömür süresinin yarısı (dolayısıyla amortisman oranının iki katı) dikkate alınarak uygulanması imkanı 31.12.2023 tarihine kadar uzatılmıştır.
32- Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, Damga Vergisi Kanunu uygulamasmda resmi daire kapsamma alınmaktadır. Böylece bu başkanlıkların imzaladığı kağıtların damga vergisi karşı tarafça ödenecektir.
33- Sermaye Piyasası Kanununun 31/B maddesi kapsammda teminat yoneticisinin taraf oldukları dahil olmak üzere sermaye piyasası araçlarının ihracına konu teminatlara ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar ile genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.
34- Tütün mamülleri ile otomotillerdeki ÖTV oranında Cumhurbaşkanına tanınan yetki artırılarak ÖTV oranını 3 katına kadar artırma yetkisi verilmektedir.
35- Traktörler, ATV (her türlü arazide kullanılan araç) ve UTV (çok amaçlı hizmet aracı) ile motorlu karavanlar ÖTV Kanunu’na ekli II sayılı listeye eklenmiştir. Pandemi döneminde talebi artan karavanlara %45 oranında ÖTV getirilmesi dikkat çekici.
36- Varlık yönetim şirketlerine kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince uygulanan damga vergisi, harç ve KKDF istisnası sürekli hale getirilmekte, diğer taraftan söz konusu şirketlere tanınan banka ve sigorta muameleleri vergisine ilişkin istisna kaldırılmaktadır.
37- Kurumların nakit sermaye artırması halinde uygulanan %50 olarak uygulanan indirim oranı, sermaye ödemesinin yurtdışından getirilen nakitle karşılanması halinde %75 olarak uygulanacaktır.
38- Yatırım teşvik belgesi bazında yatırım harcamasına yatırıma katkı oranının uygulanmasıyla belirlenen tutarın % 10'luk kısmı, kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar talep edilmesi şartıyla, özel tüketim vergisi ve katma deger vergisi hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilecektir.
Bu düzenleme ile yapılan yatırım harcamaları nedeniyle hak kazanılan yatırıma katkı tutarlarının mükellefe geri dönüşünün hızlandırılması sağlanacaktır. Ancak düzenleme, mevcut veya yeni teşvik belgeleri kapsamında 1.1.2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım harcamalarına uygulanacaktır.
Torba yasa ile getirilen düzenlemeler genellikle mükelleflerin lehine, uyuşmazlığa neden olan bir çok konuyu sonlandıracak nitelikte olması nedeniyle olumlu gözükmektedir. Diğer taraftan getirilen istisnalar ile cezalara ilişkin olarak halihazırda yaşanan tartışmalarda İdarenin görüşlerinin haklı olduğuna dair ifadeler (gerekçeler) yanlış ve adaletsizdir. Bu gerekçelerin aynen kabul edilmesi halinde mevcut uyuşmazlıkların mükellefler aleyhine sonuçlanması beklenir. Ancak olması gereken yorum, bu düzenlemeler öncesinde olmayan veya tartışmalı olan hükümlere göre yapılan tarhiyatların ve kesilen cezaların haksız olduğudur. Zira kanun koyucu getireceği yeni düzenlemelerle daha önce olmayan bir cezayı ihdas etmekte veya vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ya da nasıl vergilendireleceği net olmayan bir kazanç ve istisna türünü tanımlamaktadır. Sözlerimi, her ne kadar Anayasa uyarınca milletvekilleri tarafından Meclise sunulsa da, Teklifin ve gerekçelerin İdare tarafından kaleme alındığına vurgu yaparak noktalıyorum.
Sözün özü: Her amel, sahibinin niyetine göre değerlendirilir.