✓ Yabancıya yurt içindeki tasarruf sahibi de katıldı. Dövizin yatay seyri ve mevduat faizinin yüksekliği vatandaşı bir anlamda carry trade uzmanı yaptı. Şimdiye kadar "Dövizim de dövizim" diyenler bile TL'ye geçip faizden yararlanmaya bakıyor.
✓ Ama unutulmasın; her şeyin bir sonu vardır. Carry trade de öyle yıllar yılı sürdürülebilecek bir uygulama değildir ve zamanında terketmeyi bilmek gerekir.
Parası olanlar bugünlerde pek bir mutlu. Cepte ister Türk parası olsun, ister döviz, fark etmiyor, yeter ki para olsun! Bugünler paradan para kazanmak, en azından görünürde kazanç sağlamak için çok uygun bir dönem haline geldi.
Geniş bir kesim yaptığının ne olduğunu pek fark etmese, en azından adını koyamasa da bir anlamda carry trade yapmaya başladı.
Geçen haftanın verileri henüz yok. Önceki bir aya, 12 Nisan- 10 Mayıs arasındaki bir aya bakıyoruz; bankalardaki döviz tevdiat hesaplarında 8.5 milyar dolarlık bir azalma yaşandı. Bu tutarın 4.6 milyar doları gerçek kişilerin, 4 milyar doları tüzel kişilerin hesabındaki azalmadan kaynaklandı.
Kur korumalı mevduatta bir ara neredeyse durmak üzere olan gerileme özellikle son iki haftada çok hızlandı. KKM, 26 Nisan-10 Mayıs arasındaki iki haftada tam 62 milyar lira azaldı. Yaklaşık 2 milyar dolarlık bir azalma. KKM’de son dört haftada kaydedilen gerileme ise 74 milyar lira.
Sahi ne oluyor; döviz hesaplarından ve KKM’den çıkan para, ki o da bir anlamda döviz, nereye gidiyor?
Adres belli ve çok açık; bu para ağırlıklı olarak TL cinsi mevduata gidiyor.
KKM’deki 2 milyar dolar karşılığı tutar zaten TL mevduat kapsamında görünüyordu ama biçim değiştirdi.
KKM’deki bu azalmayı da katarsak döviz hesabındaki azalma 10.5 milyar dolar. Yani yaklaşık 326 milyar lira.
Bu dönemde bankalardaki TL mevduatta kaydedilen artış ne kadar, 305 milyar lira.
Paranın nereden nereye gittiği çok belli değil mi...
Bu yönelişin nedeni açık
Mevduata verilen faiz aylık net yüzde 4 dolayında. Merkez Bankası’nın tüm bankaların ortalamasını alarak derlediği ve 10 Mayıs’taki durumu gösteren oranlar şöyle: (Bu oranlar yıllık birikimli ve stopaj kesintisi düşülmemiş.)
“Bir aya kadar vadeli yüzde 55.97, üç aya kadar vadeli yüzde 68.18, altı aya kadar vadeli yüzde 62.97, bir yıla kadar vadeli yüzde 49.86, bir yıl ve daha uzun vadeli yüzde 44.26.”
Bu oranlar 10 Mayıs’tan sonraki dönem için geçerli olacak. Ama gelin biz biraz geri dönelim ve dövizi tercih edenin mi, yoksa TL’ye geçenin mi karlı çıktığına bakalım...
İki örnek; son üç ay ve son bir ay...
Üç ay önceye gidelim...
■ Tarih 9 Şubat. Merkez Bankası’na göre üç ay vadeli mevduatın ortalama yıllık bileşik faizi yaklaşık yüzde 51. Üç aylık net getiri yüzde 5 olan stopaj düşüldükten sonra yaklaşık yüzde 11 düzeyinde. (Brüt faizi hesaplayıp stopajı düşmek de aynı sonucu verir.)
■ Üç ay önce 100 bin lirasını bu faizden mevduata yatıran 10 Mayıs'ta 11 bin lira faizle 111 bin lirayı cebine koyuyor.
■ Şimdi de dolar hesabını yapalım. Dolar 9 Şubat’ta 30.54, 10 Mayıs’ta ise 32.18. Artış oranı yaklaşık yüzde 5.5.
■ 9 Şubat’ta 100 bin lira karşılığı doları olanın 10 Mayıs’taki dolarının TL karşılığı 105.5 bin lira.
■ Üç ayda TL’de 11 bin, dolarda 5 bin 500 lira getiri. Dolar ve TL getirisi arasında yarı yarıya fark var. Son bir ayın hesabı...
Peki son bir aydaki durum ne?
■ 12 Nisan’da üç aya kadar vadeli mevduatın yıllık bileşik faizi yaklaşık yüzde 66. Mevduatın ağırlıkla 32 gün vadeli olduğunu dikkate alarak bu vade dilimini kullanmayı tercih ediyorum. Stopaj yine yüzde 5, buna göre 32 gün vadenin faizi yaklaşık yüzde 4.3.
■ 12 Nisan’da 100 bin lirasını bu faizden yatıran 10 Mayıs’ta 4 bin 300 lira faiz kazancıyla cebine 104 bin 300 lira koyuyor.
■ Dolara gelince... 12 Nisan’daki kur 32.01, bir ay sonra 10 Mayıs’taki kur 32.18, artış yalnızca yüzde 0.5; üstelik o artışın da alış-satış farkıyla sıfırlanma olasılığı yüksek. Diyelim net yüzde 0.5 kazanç var, tasarruf sahibi 100 bin lira karşılığı doları için bir ay sonra ancak 500 lira kâr edebiliyor ve cebinde artık 100 bin 500 lira var.
■ TL cinsi tasarrufun getirisi 4 bin 300 lira, dolar tasarrufunun getirisi 500 lira, aradaki fark çok büyük.
İyi güzel de bu devran ne zamana kadar sürebilir?
Carry trade, çok basit olarak “Düşük maliyetli bir varlığı yüksek getirili bir varlığa yatırıp farktan kazanç sağlamak” olarak nitelenebilir. Türkiye’deki yüksek faizden para kazanmak için gelenlerin yaptığı da budur zaten.
Buraya getirilen paranın bir maliyeti, en azından vazgeçilen bir getirisi var.
Yurt dışında örneğin yüzde 5 kazanç sağlayacak bir paranın o getirisinden vazgeçilir, çünkü Türkiye’de çok daha yüksek kazanç elde edilecektir.
Elinde hiç para olmayanlar da, çoğu o durumdadır zaten, yurt dışında düşük faizle borçlanıp Türkiye’de yatırım yaparak aradaki farktan para kazanır.
İşte bizim vatandaşımız yaptığı da düşük getiriden vazgeçip daha yüksek kazanç sağlayacağı araca geçmektedir. Son dönemde olan budur.
Dövizden TL’ye geçerek daha fazla para kazanmak şu dönem için mümkün ama bu hesapta enfl asyon yok. TL’den elde edilen para reel bir kazanca işaret ediyor mu, etmiyor mu; o ayrı bir konu.
Bu tercihte bulunurken şu soruya yanıt aranıyor: “Daha çok kazanmak için dövizde mi kalmalıyım, TL’ye mi geçmeliyim?”
Şu anki koşullar belli, oranlar ortada.
Ama o soru var ya o soru; zihinleri sürekli kemiriyor:
“İyi de bu koşullar ne zamana kadar böyle kalacak?”