“Uzun ve Çirkin” bir resesyona hazır mısınız?

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Merkez bankalarının peşi sıra faiz arttırdıkları bir dönemde ekonomist Nouriel Roubini bu hafta yaptığı bir söyleşide, 2022 sonunda başlayacak ve 2023 boyunca devam edebilecek “uzun ve çirkin” bir resesyondan bahsetmiş. 2008 krizinde doğru çıkan öngörüleri nedeniyle Roubini’nin bu “kehaneti” de birçok kesim tarafından ciddiye alınıyor. Aslında resesyon beklentisi yeni bir şey değil; neredeyse altı aydır piyasalar bu olasılığı fiyatlandırıyor. Yeni olan bu resesyonun kısa süreli ve ılımlı olmak yerine “uzun” ve “çirkin” olacağı.

Roubini’nin ve diğer ekonomistlerin çizdiği tablo piyasalar için bir gri gergedan durumudur.

Roubini Siyah Kuğu metaforunu çok kullanırdı ama bundan iki yıl önce ilk defa ufuktaki “Beyaz Kuğular”dan söz etmişti. Beyaz Kuğu ile piyasanın görüş açısında olan risklere işaret etmişti. Siyah Kuğu metaforunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Gerçekleşmeden önce hiçbir işaret vermeyen ve gerçekleşme ihtimalleri çok düşük olan ancak gerçekleştiklerinde muazzam etki yaratan olaylar için kullanıyoruz. “Siyah Kuğu”dan sonra ortaya çıkan bir de “Gri Gergedan” var. Siyah Kuğu varlığından haberdar olunmayan olaylar için kullanılır. Gri Gergedan ise varlığından haberdar olunan ancak “benim başıma gelmez” gözüyle bakılan olaylara deniyor. Michele Wucker 2016’da yazdığı “The Gray Rhino” (Gri Gergedan) kitabında gerçekleşme olasılığı yüksek olan ve gerçekleştiğinde yüksek etki yapacak olan ancak ihmal edilmiş tehditler için kullanmış. Küresel enflasyon dalgası aslında gri gergedan için iyi bir örnekti. Enflasyonun tarihi zirvelere çıkacağını hemen hemen herkes biliyordu ama geçici olacağı beklentisi ile kimse önlemini almadı.

Şimdi yaklaşmakta olan gri gergedanın adı ise resesyondur. Tarihi zirvelere yükselen enflasyon karşısında merkez bankaları vermeleri gereken tepkiyi veriyorlar; yani faizleri yükseltiyorlar. Özellikle dünyanın en büyük parasal kuruluşu olan Fed beklenmedik ölçüde güçlü bir artırım süreci başlattı. Dün de yine hatırı sayılır bir artış yaptı. Aynı şekilde İngiltere ve Avrupa Merkez Bankası da faiz artırım sürecine girdi. İsveç bile bu hafta bir puan ile beklenenin çok üzerinde bir artırım yaptı. Daha birçok merkez bankası kararlı bir şekilde para politikasını sıkıyorlar. Bu adımlar, adımı atan ülkelerdeki enflasyonu frenleyip aşağı çekecektir. Ancak geçmiş örnekler böylesine güçlü faiz artırım süreçlerinin büyük olasılıkla resesyon ile sonuçlandığını gösteriyor. Bu defa da öyle olacak.

Merkez bankaları sadist mi?

Peki merkez bankaları resesyona girileceğini bile bile neden faiz artırırlar? Haklı bir soru bu. Artırıyorlar, çünkü başka çareleri yok. Merkez bankalarının seçeneği kısıtlı. Çünkü enflasyonun yüksek seyretmesinin toplum için maliyeti çok yüksek. Özellikle sabit ücretliler ve düşük gelir grupları enflasyondan ciddi zarar görüyorlar. Yüksek enflasyon dönemlerinde belirsizlik artıyor; gelecek endişesi doğuyor; bireyler ve firmalar uzun vadeli karar almaktan kaçınıyorlar. Herkesi rahatsız eden bu durumdan kurtulmak için para politikasında gereken adımları atmak fiyat istikrarının önemini bilen merkez bankaları için zorunluluk haline geldi. Ekonominin bir durgunluğa ya da resesyona girmesi pahasına da olsa bu adımlar atılmalı ve görünen o ki; atılmaya da devam edilecek. Hatta yaşanacak kısa süreli bir resesyon, dezenflasyon sürecinin doğal bir sonucu ve ama aynı zamanda ekonomideki “düzeltme”nin de bir adımı olarak görülüyor. Roubini Fed’in enflasyonu hedefi olan yüzde 2’ye indirmesinin ekonomide sert bir iniş olmadan mümkün olmadığını söylüyor. Dolayısıyla bundan sonraki toplantılarda Fed faiz artırmaya devam edecek.

Bu resesyonun uzun ve çirkin olmasına yol açacak faktör ise durgunluğa giren ekonomileri canlandırmak için hükümetlerin manevra alanlarının çok sınırlı olması. Atılacak her adım hem borç sorunu hem de zaten yüksek olan enflasyonun daha yükselmesi riski ile karşılaşacak. Roubini söyleşisinde, faiz oranları yükseldikçe  ve borç ödeme maliyetleri arttıkça, “birçok zombi kurumu, zombi hane halkı, şirket, banka, gölge banka ve zombi ülke ölecek… Yani kimin çıplak yüzdüğünü göreceğiz" demiş. Piyasalarda özellikle New York Borsası’nda yüzde 40’a varabilecek sert bir düzeltme olabileceğini öngörmüş. Eğer böyle bir resesyon dalgası yaşanırsa bunun gelişmekte olan piyasalara ve gelişmekte olan ekonomilere yansıması daha derin olacaktır. Bu ülkelerin bazılarında finansal krizler yaşanabilir. İşsizlik çok yüksek seviyelere çıkabilir; stagflasyon ve hatta depresyon yaşanabilir. Bunlar da resesyonun “çirkin” yüzüdür…

Tüm yazılarını göster